Ömer

19.2K 444 79
                                    

Çiçekçiler Mahallesi'nin tek içki servis edilen mekanı Kamelya Meyhanesi'nde sıradan bir geceydi.

Tekel olmanın nimetlerinden faydalanamayan salaş ve ucuz mekanda hemen hemen tüm masalar doluydu.

Ayın ilk günleri, çoğunluğu işçi sınıfı olan mahallelinin maaş günleri olduğundan meyhanenin sahibi Süleyman Abinin yüzü gülüyordu. Ay sonuna doğru, tuzu kuru denebilecek esnaf ve evde karısından azar yemekten bıkan alkolikler hariç birini bulamazdınız burada.

Fiyat performans oranına uygun olarak, kirli tabakların masalarda biriktiği, küllüklerin en son saatler önce boşaltıldığı meyhanede sobanın kenarındaki masada üç genç oturuyordu.

Gençlerden iri yarı, dalgalı saçlı, yeşil gözlü olanı radyodan kısık sesle yükselen Türk Sanat müziği eserlerini takmadan bir şarkı mırıldanıyordu.

Zaaflarına bir gece
Hatalarına bir nilüfer
Sevgisizliğine bir kalp verdim
Artık geri ver
Geri veremezsin aldıklarını

Masadaki üç kişilik arkadaş grubu bir zamanlar dört kişiydi. Aralarından biri bir yıl önce evlenmiş ve bir diğerinin yıkımı da o zaman başlamıştı.

Ömer, Cihat, Hakan ve Erdi çocukluk arkadaşıydı. Daha ilkokulda çocukları haraca bağlarlardı, okulu asar diğer mahallelerle kavgaya girerlerdi. Lisede ve devamında da sürdü bu arkadaşlık ve serserilik yumağı.

Aralarından sadece Cihat iki yıllık bir bölüm bitirdi ve mahalledeki ucuz arsaların cazibesine karşı koyamayan İbrahim Beyin kurduğu, birçok branşı barındıran poliklinikte işe girdi. Hasta kayıt kısmında işe başlayan Cihat'ın yakışıklılığı dillere destandı.

İbrahim Beyin kızı Cansu da kayıtsız kalamadı Cihat'a. Önceleri kızın ilgisine karşılık vermeyen Cihat, zamanla mantığını kullanmaya başladı.

Bir sevdiği vardı çocuğun ama gelecekleri yoktu. Zaten sevdiğinin kim olduğunu öğrenirlerse sonları olurdu bir nevi.

Ömer ise her şeyi göze almıştı, her zamankinden daha çok çalışıyor ve ailesinin geleceğini güvenceye aldıktan sonra Cihat'ı alıp gitmeyi planlıyordu buradan.

Babasının ölümünden sonra adamın işlerini, annesi ve kız kardeşinin sorumluluğunu devralmak zorunda kalmış, Cihat'ın en yakın arkadaşı olarak onunla aynı şehirde üniversite okumaya gidememişti.

Umutsuzluğun içinde kurmayı başardığı tüm hayallerinin giderek sönüşünün başlangıcıydı bu.

Çocuğun özleminden delirdiği günlerde arabasına atlayıp onun okuduğu şehire gidiyor, aynı günün akşamı dönüyordu. Hayatın önüne koyduğu zorluklara rağmen inadına çabalamaya devam etmişti.

Bu ziyaretlerin birinde daha fazla dayanamadı Cihat. Açıldı Ömer'e, o gece yılların özlemini çocuğun dudaklarında giderdi.

O gece mahalleye döndüğünde hayatı farklı bir yöne gitti Ömer'in. İçi içine sığmıyordu. Demek Cihat da onu seviyordu Cihat onundu. Tek amacı ikisi için bir gelecek kurmak oldu o günden sonra.

İşler onun planladığı gibi gitmedi. Cihat bir gece buluşma yerleri olan Ömerin galerisinin arkasındaki odaya geldi ağlayarak. Gözlerini ondan kaçıran çocuk "Ben nişanlanıyorum dediğinde" donup kalmıştı Ömer.

Hayatında inanamadığın, başına hiç gelmez sandığın o kötü anlardan birini yaşayan insanın şokuyla tek kelime etmeden donup kalmıştı.

Bakmaya doyamadığı güzel yüze bir yumruk geçiremedi. "Daha dün koynumda değil miydin sen ne nişanı?" diyemedi.

Olayın şokuna rağmen ortalığı ayağa kaldırmadı. Kovdu oğlanı. Hiçbir gerekçe, açıklama, acındırma dinlemedi.

Kırgınlığı, hayal kırıklığı o kadar büyüktü ki öfkesini gösterecek gücü bile kalmamıştı omuzlarında. Yıkılmıştı.

Bu mahalleden kurtulmak herkese nasip olmazdı. Evlenenler baba evine bir boğaz daha getirmiş olurdu genellikle. Cihat için ise işler böyle gelişmedi.

Ömer'den haberdar olan kız Cihat'ı o mahalleye geri göndermedi. Ailesini görme bahanesi de olmasın diye çocuğun tüm ailesini de başka bir semte taşıttı.

İstediğini almaya öyle alışkındı ki Cansu, sevdiği adamın bir erkeğe aşık oluşunu küçük bir pürüz gibi gördü. Cihat onun olsun yeterli geldi kız için. Nasılsa evlenmişti artık onundu. Ömerden uzaktı.

Cihat, yıllarca yediği içtiği ayrı gitmeyen insanlarla sadece bir telefon aracılığıyla iletişim kurmaya başladı zamanla. Bahanesi de işlerinin yoğunluğu oldu. Kayınpederinin inşaat şirketinde yönetici oluvermişti çocuk.

Ömerin bu hikayede ki yeri böylelikle tamamen son bulmuştu.

Mahallede 27 yıl önce açılan poliklinik sadace Cihat ve Ömerin değil eczacı Haluk Bey ve ailesinin de kaderini etkilemişti.

Cihat, Cansuyla tanışırken Ömer terk edilişiyle kalmıştı. Bir diğer mahalle sakinlerinden biri olan Haluk Bey ve ailesini de iyi yönde etkilemişti.

Polikliniğe yakın olmak, eczanelerinin bulunduğu apartmanda dükkanın üst katındaki küçük dairede oturan Soydan ailesinin durumunu öyle düzeltti ki eczacı Haluk Bey güzel bir semtten ev aldı kısa sürede. Oğlu Çağdaş da o güzel semtte doğdu. Ömer ile Çağdaş'ın yolları da hiç kesişmedi böylece.

Eğer başka yerde başka bir zamanda ve başka bir insanla tanışsaydı Ömer belki her şey daha farklı olurdu. Bu hikayenin yalnız kalanı Ömer olmazdı belki de.

Medya: Ömer

Medya: Ömer

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Acının İlacı (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin