Yarım saat sonra,kazanılmasında tamirciyle yaptığı görüntülü görüşmelerin de büyük payı olan zaferini kutlamak için odaya girdi Ömer.
Çağdaş battaniyesine sımsıkı sarılmış halde uyuyordu hâlâ. Onu görünce gülümsemeden edemedi yine. Kendisine inadıyla kök söktürme potansiyeli yokmuş gibi masumdu uyurken.
Bir süre dalıp onu izledi ve "Ömer yandın galiba oğlum" diye mırıldandı kendine kendine.
Gideceğini haber vermek için yanına gitti hafifçe yanağına dokunarak seslendi çocuğa.
"Çağdaş kombiyi hallettim. Birazdan ısınırsın şimdi de gidiyorum"
Çağdaş gözlerini hafifçe aralayıp ona baktı mavileriyle. Ömer bu bakışlara maruz kalmaktan keyif aldığını fark etti. "Sabahları bu çocukla uyanmak nasıl olurdu acaba?" düşüncesi konuverdi aklına o an.
"Gitme" diye mırıldanıp uykuya döndü Çağdaş.
Ömer bu talep karşısında ne yapacağını bilemedi. Belki uykusunun arasında öylesine dudaklarından dökülmüştü, belki karşısındakinin Ömer olduğunu bile anlamamıştı sarışın.
Olsun, gidemedi Ömer yine de. İçeri girip üzerine bir örtü arayıp Çağdaşın karşısındaki koltuğa yerleşti ve uyurken onu izleyerek düşüncelere daldı.
Korku ve heyecan karışımı içini kaplarken bundan keyif aldığını hissetti. Duyguları körelmemişti her şeye rağmen. Çağdaşı beklemişti sanki ruhu uzun zamandır.
Sabah
"Ömer uyansana burda uyunur mu ya? Off yatağa geçseydin keşke" sesleriyle uyandı.
"Yavaş yavaş ve az kelime" diye homurdandı Ömer. Daha tam uyanamamıştı ve asla bir sabah insanı değildi, tabi şu an sabahsa. Bedeninin saati asla öyle hissetmiyordu çünkü.
Bu talebe göz devirdi Çağdaş ama daha kısık sesle konuştu.
"Burada uyumuşsun" dedi sorgularcasına
Kısık gözlerle ona baktı Ömer "hııı"
"Sabah oldu ama"
"Bırak olsun ellemeee"
"Tamam, uykucuyuz galiba, şu koltuktan kalkıp yatağa geç hadi, her yerin tutulmuştur."
"Aaah boynum"
"Demiştiim, müneccim değilim ama... Of Ömer ya neden yaptın böyle bir şey"
Acıyla uykusu açılan Ömer çocuğa baktı. Bir yandan da elini boynuna götürmeye çalışıyordu çaresizce.
"Gitme dediniz çünkü beyefendi"
Çağdaş gözlerini kıstı anlamaz şekilde kafasını salladı iki yana "Ne zaman dedim ya?"
"Uykunun arasında dedin Çağdaşcım"
"Hadi ya. Sen de dinledin mi hiç sorgulamadan?"
" Dinledim, ne var olamaz mı bakma öyle"
Hoşnutca güldü sarışın "Olabilir, yani olmuş hatta. Gel hadi yatağa geç biraz daha uyu o zaman, hak ettin"
"Kalkabilirsem tabi" diye söylendi
"Çok mu kötü boynun?" Gözlerinden okunuyordu endişesi.
Ömer kafa sallamaya çalıştı refleksle ama bu mümkün değildi. Tek kişilik koltukta dev cüssesiyle sıkışmış garip bir şekilde uyuyakalmasının sonucu olarak kötü tutulmuştu boynu ve sırtı da ağrıyordu.
"Bekle o zaman geliyorum şimdi" diye kapıya yöneldi Çağdaş.
"Nereye gidiyorsun? Montun da yok" diye seslendi Ömer arkasından
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı (BxB)
Genel KurguMahallenin 30 yıllık eczacısı Haluk Bey eczanesini oğlu Çağdaş'a devretmek zorunda kalır. İşinden nefret eden Çağdaş için ise bu mahalleye, özellikle dükkan komşusu Ömer'e alışmak oldukça zor olacaktır