Hastaneden çıkarlarken eli sargıdaki Çağdaş bitkince yürümeye çalışıyordu.
"İyi misin çok acıyo mu canın?" diye sordu Yavuz endişeli gözlerle bakarken.
"İyiyim ağrı kesiciler sağolsun. Şans yüzüme gülmüş ilk kez sinir hasarı falan yok. Sadece dikiş. Boşuna ortalığı ayağa kaldırdın hastanede"
" Çağdaş çok endişelendim napayım ya. Benim sorumluluğundaydın resmen"
" Sağol tekrardan. Biraz kimsesizim işte napalım" dudaklarında acı bir tebessüm vardı çocuğun.
" Önemli değil, ne zaman ihtiyacın olursa burdayım demiştim. Al bakalım telefonunu, Ömer aradı açmadım. Sinirlenmesin seninki dedim.Halide Ablayla konuştum. Mesaj geldi birkaç tane de"
" Sinirlense ne olur ya? O kendine baksın önce. Neyse seni de işinden alıkoydum, bi taksi bulayım da gideyim"
" Saçmalama Çağdaş ya hadi eve bırakayım seni" diye arabanın kapılarını açtı.
Çağdaş koltuğa oturduktan sonra aklına gelen şeyle ceplerini yokladı panikle, "off anahtarım yok ki eczanede kaldı."
Yavuz " Tamam sakin ol gidelim alalım." diyerek arabayı çalıştırdı.
Çağdaş biraz düşündü " Gitmişken orda kalırım ya. Zaten ordayım da bayadır"
" Mahallede ev mi tuttun yoksa?" dedi Yavuz şaşkın bakışlarla.
"Eczanenin üst katında bizimkilerin eski dairesi var orda kalıyodum."
" Vay be Çağdaş, konforundan da vazgeçtin ha aşk için"
" Her şeyden vazgeçerim de o geçmişinden vazgeçememiş olabilir"
Yavuz kaşlarını çattı garipseyerek " Nasıl yani?"
" Eski sevgilisiyle görüştüğünü bana söylemeyi unutmuş da nedense. Ben de eski sevgilisinden öğrendim işte bi dolu nispet ve manipülasyon eşliğinde"
" Sonra bu yüzden de elini kestin, pardon parçalamaya çalıştın daha doğrusu"
Masumca baktı sarışın " öyle oldu evet"
" Kendin diyosun manipülasyon diye. Düşmeseydin tuzağa"
" Ömere sordum afalladı ama kabul etti görmüş onu"
" Adam bi noktada dürüst olmuş işte"
" Dalga geçme be"
" Tamam ya kızma. Yani çok dahil olmak istemiyorum ama bi dinleseydin bu kadar çıldıracağına. Gerçi klasik Çağdaşsın işte can çıkar huy çıkmazmış"
" Nasılım ben?" dedi gözlerini diktiği adama.
" Delisin biraz ya hani. Şu anki bakışların da öyle mesela" dedi ortamı yumuşatmaya çalışarak.
Kalan yol dertleşerek daha doğrusu Çağdaş'ın yakınmaları eşliğinde geçti.
Eczanenin önüne park ettiklerinde galerinin önünde Ömer'in arabasını gören Çağdaş kalbinin öfkeden mi özlemden mi bilemez halde deli gibi atmasına engel olamadı.
"Sağol Yavuz, buradan sonrasını hallederim."
"Kepenkleri nasıl açacaksın Çağdaş? yardım edeyim işte."
"Of yarı sakat olduğumu unutmuşum" diye homurdandı.
"Hadi son bi iyilik yap be Yavuz yeterince zahmet verdim zaten "
"Artık sorun değil demekten bıktım ya. Gel hadi açayım." dedi bıkkınlıkla bir nefes veren Yavuz.
İkisi arabadan inip eczaneye yürürken Ömerin galerisinin ışığının yandığını fark etti çocuk. Gözü oraya dalmışken Yavuzu duymamıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı (BxB)
Ficción GeneralMahallenin 30 yıllık eczacısı Haluk Bey eczanesini oğlu Çağdaş'a devretmek zorunda kalır. İşinden nefret eden Çağdaş için ise bu mahalleye, özellikle dükkan komşusu Ömer'e alışmak oldukça zor olacaktır