"Günaydın abla" diyerek dükkana giren Çağdaş hızla ellerini birbirine sürtüyordu, gerçekten çok üşümüştü.
"Günaydın Çağdaşcım burnun kıpkırmızı olmuş hâlâ araban yok herhalde"
"Arabam olmadığı gibi taksi de yoktu abla toplu taşıma kullandım kalan yolu da yürüdüm. Gün çok güzel başladı yani anlayacağın."
Montunu çıkararak askıdan aldığı önlüğünü giydi tezgahın arkasına geçti.
"Hayırdır bu işkoliklik ne önce bir şeyler içseydin" dedi kadın şaşkın bakışlarıyla
"Yok abla haftasonu hep kafama takıldı yarım bırakmıştım fatura işini de."
Resmen yalandı haftasonu iş aklına bile gelmemişti. Ömerin galerisinin önünde oyalanıp içeri bakmaya çalıştığını farkedince acilen kafasını meşgul etmesi gerektiğine karar vermişti. Bayılmasa da çalışmanın böyle bir zihnini ele geçirme yeteneği vardı.
"Haftasonu, haftasonunda kaldı ve bitti" diye kendini telkin etti. Ömerin olmaması da işine gelirdi zaten. Adamın yüzüne bakarken kızarmadan nasıl duracağını bilmiyordu. Yine Ömer'i düşündüğü gerçeğiyle yüzünü buruşturdu.
Gelen giden müşteriler ve eczanenin işleriyle uğraşırken öğlen olmuştu bile.
"Çalışkan arı bak bana yemek vakti geldi. ne yiyelim?" diye seslendi ona Halide.
"Aç değilim abla sana afiyet olsun"
"Diyette falan mısın sen?"
"Yoo canım istemiyor ne bileyim"
"Ben çıkıyorum o zaman. Sen burdaysan bankadaki işimi de halledeyim biraz gecikirim"
"Tamamdır" diyip bilgisayarın başına geri döndü. Kulaklıkları takılıyken müzik dinliyordu bir yandan da.
Kapı açılma sesini duymadığından yakınına kadar gelmiş Ömerle göz göze gelince irkildi.
Yeşillerini ona dikmiş sırıtıyordu Ömer
"Ne oldu korktun mu?"
"Dalmışım da" dedi gözlerini ondan çekerek.
"Hoşgeldin ne vardı?"
Ömer cebinden para çıkarmaya koyuldu. "Borcumu ödemeye geldim"
"Acelesi yoktu ya" sesindeki heyecanı anlayabilecek kimse olmadığı için şanslı hissetti o an.Adamın yüzüne bakarken utanıyordu biraz; ama normal davranması bir gereklilikti şimdi.
"Olsun ölürüz kalırız borçlu gitmeyelim"
Neden ölüyordu şimdi mesela? Arabesk kültürüyle harmanlanmış biriydi gerçekten de adam.Çağdaşın hiç aşina olmadığı bir mizaç ve hayat tarzı yani. Ecel ve bela hep kapımda tehlikeliyim havaları biraz komikti ama ilginçti de.
"250 tl buyur"
"Tamamdır. Nasıl bileğin daha iyi misin?"
"İyiyim biraz acısa da basabiliyorum. sağol iyi geldi ilaçlar"
"Rica ederim görevim yani tam olmasa da görevim işte"
Ömer gülümsedi "iyi geldi ya ona bak"
"Senin araba ne durumda?"
"Serviste hala"
"Ee getir bakalım diyorum. Haa güvenmiyosan başka"
"Yok neden güvenmeyeyim bacağın öyle olunca yük olmak istemedim" kendini açıklama yapmak zorunda hissetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı (BxB)
Ficción GeneralMahallenin 30 yıllık eczacısı Haluk Bey eczanesini oğlu Çağdaş'a devretmek zorunda kalır. İşinden nefret eden Çağdaş için ise bu mahalleye, özellikle dükkan komşusu Ömer'e alışmak oldukça zor olacaktır