Sevgilisinin sıcak nefesini ensesinde hissederek güne başladığı için şanslı hissetti Çağdaş.Bir elini çocuğun beline atmış ve vücudunu ona yaslamış olan Ömer ise hâlâ derin bir uykudaydı.
Gece planladıklarından çok farklı gelişmelere sahne olsa da şu anki huzurun yanında önemsizdi hepsi. Ömeri uyandırmamaya gayret ederek yavaş hareketlerle bedenini ona çevirdi.
Sevgilisinin uzun siyah kirpiklerini, bir kısmı alnına dökülen kısa saçlarını izledi. İnip kalkan geniş göğsüne baktı ve kendi tshirtünü onun üzerinde görünce gülümsedi. Siyah dümdüz bir tshirtle bile bu kadar yakışıklı görünmesi Ömeri olmayanlar için haksızlık olabilirdi. Bir iki günlük sakalında gezdirdi parmaklarını, Ömer muhtemelen gıdıklanıp uykusunda hafifçe kıpırdandığında ise gülümsedi.
Gözlerini hafifçe aralayan Ömer ona dikilen ve aşkla bakan mavilerin sunduğu manzaranın güzelliğinden büyülenip mırıldandı "Seni seviyorum."
"Bu ne güzel bir günaydın deme şekli böyle. Ben de seni Ömer, çok..." dedi Çağdaş ve adamın dudaklarına küçük bir öpücük kondurmadan edemedi.
Öpücük beklendiği üzere derinleşmeye başlarken çalan telefon dikkatlerini dağıttı. Ömer umursamadan öpmeye devam etmek istese de arayanın ısrarcılığı ikisini de huzursuz etmişti. Dudaklarını çocuktan uzalaştırırken içinden arayana sövmeden edemedi. Ekranda Hakan arıyor yazısını görünce göz devirdi "bok vardı Hakan" diye söylendi ve yanıtladı aramayı.
" Efendim Hakan. çabuk söyle işim var derken ellerini Çağdaşın sıyrılmış sweatshirten görünen çıplak karnında dolaştırıyordu bir yandan da.
Çağdaş ise onu zor durumda bırakmaktan aldığı keyifle eşofmanının üstünden aletini okşamaya başlamıştı. Elleri hareket ettikçe Ömerin sesindeki iniş çıkışlar farkedilir hâle geliyordu.
" Oğlum kızma, unutmadım tabi ya. nelerle uğraştık bilemezsin. hem bugünün planı mıydı o? "
" Tamam gel anahtarı vereyim. Hayır camdan atamam burda kaldığımı anons eder gibi olur.çık yukarı al anahtarı hadi. Çağdaş da çıkamaz cama işi var"
Telefonu kapatıp derin bir nefes verip dudaklarını ısırdı. "Yavrum kumaşın üstünden bile aklım gitti. Çok fenasın"
"Kaldıralım o kumaşları aradan" diye göz kırptı Çağdaş ve elini Ömerin eşofmanının beline attı.
"Aşkım anahtar vermem lazım dur da sakinleşeyim ne olursun. " dedi önünü işaret ederek
"Ne anahtarı?"
" Bizim aşık Minenin masasına çiçek koyacakmış işte. Sen soktun ya aklına bu fikri."
" Oha hemen uygulamaya geçmiş." diye şaşırdı Çağdaş.
"Aynen, geliyorum şimdi o güzel poponu yataktan ayırma" diyerek boynuna bir öpücük kondurdu ve yerinden kalktı Ömer.
Çağdaş yatakta uzanmış halde beklerken Ömer gideli 20 dakikadan fazla olmuştu. Beklerken sıkılmış, prezervatif tercihini birkaç defa değiştirmiş kayganlaştırıcıyı komodinin üzerine koymuştu bile ama bu birkaç saniyelik oyalanmalar hâlâ beklemekte olduğu gerçeğini unutmasını sağlamıyordu.
Burda boş boş durmaktansa bir duş almanın iyi geleceğini düşünerek banyoya yöneldi.
Ömer nihayet geri geldiğinde sevgilisini yatakta bulamadı. "Yavrum geç kaldım diye kızdın mı?"
" güzelim neredesin?" diye seslenerek evde onu arayan Ömer suyun sesini takip ederek oğlanın banyoda olduğunu anlayınca rahatladı. Onun dünyalar güzeli inatçı sevgilisi kızıp evi terk etmiş olsa hiç ama hiç şaşırmazdı aslında; ama şanslı günüydü ki hâlâ burdaydı çocuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı (BxB)
Ficción GeneralMahallenin 30 yıllık eczacısı Haluk Bey eczanesini oğlu Çağdaş'a devretmek zorunda kalır. İşinden nefret eden Çağdaş için ise bu mahalleye, özellikle dükkan komşusu Ömer'e alışmak oldukça zor olacaktır