Elinde şemsiyesi ve göğsüne sıkıca yasladığı ağzı kapalı, sarı renkli plastik bir kapla nefes nefese dükkandan içeri giren kız heyecanlı bir sesle konuşmaya başladı.
"Ömer... Abi...Geç kaldım... Çok özür dilerim"
"Mine sakin ol tamam, bu havada kimsenin acil araba ihtiyacı doğmamıştır. Açtım işte ben kızım ne olacak"
"Ama ben hiç geç kalmam ya" diye dudak büktü Mine.
"Bugün özel bi gün mü yoksa?"diye güldü Ömer imayla
"Buraya gelmeden Hakanın işyerine uğradım da poğaça yapmıştım onu bıraktım. Bize de getirdim hem sıcak sayılır hâlâ" dedi kabı Ömerin önüne uzatarak.
"Oo Hakan baya şanslı ha. Şımartma kızım bizimkini ilk günden." Kabı hevesle açıp bir ısırık aldı güzel kokulu poğaçadan.
"Abi çay getireyim mi"diye mutfağa yönelen kıza döndü.
"Eline sağlık Mine fazla varsa Halide Ablaya götürebilir miyim çok sever de, ben de orda içerim çayı artık"
"Var tabi abi, al istediğin kadar"
" Sağol Mine, favori yengemsin artık"
Yenge lafından duyduğu hoşnutlukla yanakları pembeleşti kızın. Hâlâ Hakanla beraber olduklarına inanamıyor gibiydi dün gece geç saatlere kadar mesajlaşmışlar, gecenin kalan saatleri de kızın mesajları tekrar okumasıyla geçmişti. İçi içine sığmıyordu dışarıdaki yağmur ve koyu renk bulutlar bile söndüremiyordu onun şu an dünyayı gördüğü parlaklığı.
Ömer de peçeteyle birkaç kat sardığı poğaçalar elindeyken dışarı çıkıp birkaç adımlık yolu koşarak aştı ve hızla eczaneye attı kendini.
"2 dakikada ıslandım amın.... Aa Merhaba Gülser Teyze"
Çağdaş gülmemek için dudaklarını ısırırken kadının omuzunun arkasından öpücük attı ona Ömer.
"Merhaba evladım nasılsın bakalım annen kardeşin nasıl?"
"İyiler Gülser Teyze sen nasılsın gençleşiyosun her gün valla"
"Aman sen de, gençliğimiz kalmış bizim" diye güldü kadın neşeyle. "İyiyim Ömercim, insülin iğnelerini almaya geldim işte Çağdaş oğlum da onları veriyodu"
"Oğluuun güzeel" diye mırıldandı Ömer.
Sonra elindekiler aklına geldi. Kokusu dükkana yayılıyordu zaten. "Al teyze poğaça vereyim sıcak daha."
"Ömer biliyosun yasak bana diyabetim var"
"Al al bir şey olmaz eve yürürken yakarsın onu" diye teşvik eden Ömere "napıyosun sen, olmaz" gibisinden kaşlarını kaldırıyordu Çağdaş nafile bir şekilde.
Kadın Ömere döndü ve "Ver bakalım hadi" dedi ve büyük bir ısırık aldı hamur işine olan talihsiz zaafıyla.
"İki poşet, 2 aylık ilacın Gülser Teyze. Kendine iyi bak b12 yi d vitaminini de ihmal etme olur mu?"
"Sağol sarı oğlum, babana çok selam söyle. Ömer sana da iyi günler, kim yaptıysa güzel yapmış poğaçayı teşekkür et" dedi imalı bir gülüşle.
O dükkandan çıktığında yüzünü buruşturdu Ömer. "aman geç kalma hemen çöpçat hemen çat, teyzem benim."
"Sahi kim yaptı bunları" dedi sevgilisinin yanına gelen Çağdaş.
"Mine Hakan'a yapmış bana da verdi. Ben de kapıp sana koştum işte" diye gülümsedi sarışına.
Yüzünde muzip bir ifadeyle "Gel içeri de ağzına vereyim" diye mutfağı işaret etti başıyla
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı (BxB)
Fiction généraleMahallenin 30 yıllık eczacısı Haluk Bey eczanesini oğlu Çağdaş'a devretmek zorunda kalır. İşinden nefret eden Çağdaş için ise bu mahalleye, özellikle dükkan komşusu Ömer'e alışmak oldukça zor olacaktır