"Hoşgeldin Hakan Abi" dedi Mine sesinindeki heyecanı bastırmaya çalışarak.
"Hoşbulduk Mine nerde bizimki?"
"Notere gitti abi onu bekleyecekmişsin öyle söyledi"
Hakan koltuğa yayıldı arkadaşının işyeri kendininmişcesine rahattı burda.
"Satış mı alış mı?" diye sordu Mine'ye
"Satış" dedi Mine gülümseyerek ve ekledi "Sonunda yani"
"Ooo bu akşam yemeklerimiz Ömerden o zaman" dedi keyifle.
"Çay kahve ister misin abi?"
"Aman kızım geçen sefer elin kesildi her yer cam oldu biz temizledik korkuyorum senden istemeye"
"Aşkolsun abi bi kere oldu ya" dedi kız utanarak.
"Tamam tamam iki çay içelim eşlik et bana hadi."
Olur hemen getiriyorum diyerek içeri gitti kız içi içine sığmazken.
Çağdaş'tan
Halide Abla'ya acele etmesini söylesem radarlarını açmasına sebep olurum diye gözlerimi ona dikerek düşünce gücüyle evine gitmesini sağlamaya çalışıyordum.
Gözleri bir Yavuz'da bir bendeydi zaten. Keyifsiz tavrımı heyecana mı yormuştu bilmiyorum; ama yapacağım tatsız konuşma yüzünden resmen midem kasılıyordu.
Kaç yıllık arkadaşıma bana ilgin mi var diye soracaktım. Olumlu cevap almak istemiyordum çünkü Yavuz benim için sadece dost olabilirdi ve kalbini kıracaktım. Olumsuz cevap alırsam kafamda kurduğum anlamına gelirdi, bu da arkadaşlığımız için başka bir çöküş demekti. Benim gibi kendi kendine gelin güvey olan birini hayatında istemezdi sanırım.
Yavuz, Tamer ve ben üniversitede çok yakındık. Daha doğrusu onlar arkadaşken Tamerin sevgilisi olarak dostuyla tanışmıştım ve iyi bir arkadaş grubu olmuştuk.
Tamer Amerikaya yerleştikten sonra Yavuzla da kopmuşlardı. Yavuz da benim Türkiyeye döndüğümde görüşmek istediğim tek kişi olmuştu. Sonuçta yaşadığım her şeye tanıktı, üzüntümü öfkemi gizlememe gerek yoktu onun yanında. Beni toparlamaya çalışıyordu hatta bana hiç tecrübem olmadığı halde iş vermiş maddi sıkıntımı da azaltmaya çalışmıştı. Yavuza borçluydum ama ona bir kalp borçlu değildim.
Sonunda beklediğim sihirli kelimeler Halide Ablanın dilinden döküldüğünde rahatlamıştım
"Gençler ben çıkıyorum size iyi akşamlar."
"Abla bırakmamı ister misin gideceğin yere? Çağdaş eczaneyi bırakamaz ama ben boşum yani"
"Sağol Yavuzcum çok centilmensin ama şurdan otobüse biniveriyim hiç zahmet etme."
Rahatsızca kıpırdandım. Birini gideceği yere bırakma isteği bir tek bana özgü değildi. Sadece yardımsever biriydi belki.
Kafamda kurduklarımla ve Halide Ablanın gazıyla Yavuz'a karşı tavır mı almıştım yoksa. Peki Ömerden rahatsız olma sebebi neydi? Sen de Ömer'den nefret ediyordun ilk haftalarda dedi iç sesim.
"Peki abla nasıl istersen"
Halide Abla, kırmızı kabanını giymiş elinde çantasıyla dışarı çıkarken el salladı bize. Ve Yavuzu onaylar biçimde bakıyordu bana.
Bakışlarından duyduğum rahatsızlıkla başımı eğdim ve kapının kapanma sesini önüme bakarak bekledim. Başımı güçlükle kaldırdığında Yavuzla göz göze geldik
"Eee Çağdaş anlat bakalım sorun ne?"dedi oturuşunu düzelterek
"Dur bi kepenkleri kapatayım ışıkları kısayım müşteri gelmesin. Nöbetçi değilsem satış yapamam." Bahanem bana zaman kazandıracaktı kendimi toparlamam için
"Bu işin de raconu var ha" dedi Yavuz tedirgin görünmüyordu ya da profesyonel bir poker oyuncusuydu bilemiyordum.
Ona daha yakına çektim sandalyemi ve direkt konuya girdim.
"Bana söylemek istediğin bir şey var gibi geliyor bir süredir."
" Hıım ne gibi?"
"Yavuz, belki ben yanlış anlıyorum ki yanlış anlamışsam yüzüne nasıl bakarım onu da bilmiyorum ya."
"Devam et"dedi ciddi bir ifadeyle
" Tamam bir kerede sorayım. Benimle mi ilgileniyorsun?"
Gülümsedi anlayışlı bir ifadeyle
" Bugünün geleceğini biliyordum. İnkar etmek istemiyorum. Evet sana karşı hislerim var""Kabul ettiğin için teşekkür ederim dürüstlüğe o kadar ihtiyacım var ki hayatımda ama..."
" Ama dan sonra gelecek şey belli gibi"
" Yani evet, ben arkadaşlıktan öte bir şey düşünmedim seninle. Senin düşünmene sebep olan bi davranışım varsa da özür dilerim"
"Yok aksine sen çok nettin. Şu Ömer denen kıroyla bile ilgilisin ama beni asla görmüyordun şaşırmadım"
"Konunun Ömerle ilgisi ne şimdi?" ayrıca sesini alçalt biraz.
" Seni tanıyorum Çağdaş o kadar iyi izledim ki seni yıllardır. Tamer'le ben aynı anda gördük seni. O yönelimini çoktan kabullenmişti bense kızlara eğilimliydim o yüzden kapışmadık bile. Rakip olarak aklına bile gelmedim daha doğrusu. Tamer hamle yaptı ben de en yakın arkadaş olarak yanınızdaydım. Seni tanıdıkça ben de emin oldum seni istediğimden. Başka erkeklerle denedim ama bir erkek olması değildi mesele, seni istiyordum sadece. O kadar mutluydunuz ki kalbime gömdüm yıllar da öyle geçti işte."
"Ben bilmiyordum" diye kekeledim.
"Belli etmedim. Belli eder etmez de anladın zaten ve rahatsız oldun değil mi?" Gözleri hüzünlü bakıyordu.
"Yani kusura bakma böyle korumacı tavırlar falan benlik değil, seni dostum olarak kodladı beynim ötesine geçmez biliyorum kendimi"
"Tamam seni anlıyorum tahmininden farklı bir cevap vermedin bana. En kötü cevap bile belirsizlikten iyidir diyelim. En azından açık olduk. İşe de gelmezsin sanırım, hasta falan değilsin biliyorum"
"Yakalandım" dedim gülümseye çalışarak onu üzmüş olmak beni de mutsuz ediyordu.
"Sorun yarım kalmasın Ömer ne alaka demiştin ya. Ondan hoşlandığını görebiliyorum.Ondan bahsederken gözlerin parlıyo,bana onu koruyorsun falan. Bugün onu gördüğünde heyecanlandığını anlamak zor değildi"
"Belli ettiğimin farkında değilim" dedim ilk kez birine hislerimi itiraf ediyordum sesli dile getirmek daha da ürkütücüydü.
" Seninle başka bir adama olan hislerini tartışacak kadar güçlü hissetmiyorum henüz" dedi anlayışlı bir ifadeyle.
"Ben özür dilerim Yavuz ters davrandığım için de, her şey için işte" dedim gittikçe güçsüzleşen sesimle.
"Önemli değil ben artık gideyim. Rahatsız olmazsan arada uğra. Ne zaman ihtiyacın olursa yanımda olacağını zaten biliyorsun"
" Hep yanımda oldun zaten teşekkür ederim"
"Rica ederim her zaman" diyerek yerinden kalktı ve kepenkleri kaldırarak çıktı.
Arkasından bir süre baktım. Aracında bir süre oturdu ve sonra arabasını çalıştırıp uzaklaştı. İçten bir şekilde hislerini açıklamıştı ve kırgın şekilde çıkmıştı burdan.
Biten arkadaşlığımız içindi üzüntümün bir kısmı da. Yapayalnız kalmış gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı (BxB)
Ficción GeneralMahallenin 30 yıllık eczacısı Haluk Bey eczanesini oğlu Çağdaş'a devretmek zorunda kalır. İşinden nefret eden Çağdaş için ise bu mahalleye, özellikle dükkan komşusu Ömer'e alışmak oldukça zor olacaktır