Haluk Bey emektar Ford aracına binerek uzaklaşırken Çağdaş'a da arkasından bakmak düşmüştü.
Tedirgince eczaneye girdi. Halide Ablası, yaşına rağmen vazgeçmediği kırmızı oje sürülü parmaklarının arasında sanki bir yaşam iksiri tutuyormuşcasına muhtaç bakışlar attı kadına Çağdaş.
Bankonun arkasına geçti, her şey o kadar hızlı gelişmişti ki kendine ait bir önlüğü bile yoktu. Babasının yedek önlüğünü giydi mecburen, omuzları sıkışmıştı önlüğün içinde. Kendisi buraya nasıl uyumsuzsa önlüğün bedeni de vücuduna o kadar uyumsuzdu işte.
İş öğrenme konusunda stajını daha ciddiye almadığı için pişman olabilirdi aslında; ama burada kalmayı düşündüğü süre 1 haftadan fazla değildi. Babasını zarara sokmadan, adamın kendi fikriymişcesine kendisini azad etmesini umuyordu.
Mesul müdürle henüz tanışmamıştı onun yanında bir yıl yardımcı eczacı olarak bulunması bekleniyordu. Sonra ise ölmeden bir gün önceye kadar ilaç satacaktı herhalde eczacı ünvanıyla.
"Çağdaş dalmışsın ne oldu?" dedi Halide anlayışlı gülümsemesiyle.
"Hı? Efendim abla ne demiştin" diye yanıtladı bıkkın bir sesle
"Bi sorun mu var dedim Çağdaşcım"
"Sorun çok abla. Burda olmak istemiyorum, en başından eczacı olmak istemiyordum zaten. Şimdi babam hasta olunca başka hiçbir seçenek yok gibi oldu ama kumpasa getirilmiş gibi hissediyorum, ne bileyim. Hayırlı evlat kriterlerine uymuyorum biliyorum ama bu da benim hayatımdı ya"
"Bize iki kahve yapayım ve konuşalım olur mu Çağdaş? Çok dolmuşsun gerçekten"
"Tamam abla ben de bize kokteyl hazırlayım derdim de eczacılar görev başında içmiyodur herhalde."
"Deli çocuk" diye kafasını salladı kadın ve kahve yapmak için içerideki küçük mutfağa girdi.
O sırada kapıdan giren genç kız bankoya yaklaştı ve beğeniyle Çağdaş'ı süzdü. Çağdaşın umrunda bile olmayan bakışlardı bunlar.
"Merhaba" dedi iyice incelttiği sesiyle.
"Merhaba hoşgeldiniz nasıl yardımcı olabilirim" buraya kadar barmenliğe benziyordu işi
"Güneş kremi bakıyordum da" flörtöz şekilde konuşuyordu kız.
"Ulan ilaç bile satmıyorsun be Çağdaş" diye söylendi içinden."Güneş kremi ha, tam benlik iş cidden sağol baba."
Gururuna yenilip Halide Ablasına da seslenemedi, küçük bir çocuk gibi hissetti bir an. Buraya kilitlenmiş oluşuna öfkelendi. Fark ettiği durum karşısında dudakları kıvrıldı. Planının ilk aşaması için zemin müsaitti şu an.
"Hımmm kasım ayındayız ama"dedi ve ukalaca kaşlarını kaldırdı Çağdaş
"Pardon?" dedi kız afallamış ama üstten bakar şekilde.
İç çekti. "Hanımefendi diyorum ki güneş mi var ?"
"Beyefendi güneş kremi kışın da kullanılır bilgisini geçtim, ki bu bilgi sanırım sizde yok, daha önemlisi ne alacağıma ne hakla karışırsınız?
"Mantıksız bir şey söylemedim ki. Hem bu bilgiyi nereden aldığınızı öğrenmek de isterim" dedi meydan okurcasına
"Kaynaklar var araştırmalar var" dedi kız özgüveninde bir eksilme olmadan
"Allah allah makale okudunuz herhalde ya da tahmin edeyim tiktokda video vardır bu konuda"
Tiktok ifadesinden sonra yüzü düşmüştü kızın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı (BxB)
Ficción GeneralMahallenin 30 yıllık eczacısı Haluk Bey eczanesini oğlu Çağdaş'a devretmek zorunda kalır. İşinden nefret eden Çağdaş için ise bu mahalleye, özellikle dükkan komşusu Ömer'e alışmak oldukça zor olacaktır