Çağdaş'ın sesini duyunca dükkandan çıktı Ömer. Oğlanı kapı önünde elinde köfteyle görünce gülmeden edemedi. Önünde ise sarman ve iri bir kedi göbeğini açmış yatıyordu çocuğun.
"Napıyosun burda?"
"Sevg... ay Ömer,kedi aç gibi ya ayaklarıma dolanıyo kendi yemeğimden getirdim ben de"
"Yerim ulan seni" diye mırıldandı gülerek. Ve kediye dikkatle baktı. "Aa Cevat lan bu"
"Tanıyo musun?"
"Hee, kasabın kedisi Deli Cevat işte."
"Aman dikkat et" demesine kalmadan Çağdaşın tırmalanması bir oldu.
Acıyla geri çekildi çocuk elinden hafif kan süzülüyordu.
Ömer yanına adımladı hemen, alçak sesle konuştu. "Yavrum iyi misin?"
"İyiyim kanattı biraz. Of ne bileyim ya köftesini önüne koyayım dedim tırmaladı birden"
"Ah be güzelim deli dedik ya. Mahallenin köpekleri onu görünce yol değiştirir Cevat'ın köftesine uzanmayacaktın."
"Bilemedim işte. Bu mahalle sakinleri tarafından ikinci defa şiddete uğruyorum" elindeki hafif yanmaya rağmen keyifle güldü Ömer'e
Kızardı adam o gün aklına gelince. Sevgilisinin incittiği yerlerini tek tek öpmek istiyordu. Tek tek öpmek deyince de başka fikirler aklına geldi ve arzuyla dolduğunu hissetti.
Birkaç gündür aynı evde beraber uyuyorlar ve aldığı kararı sert bir disiplinle uygulayarak sarılmaktan ve masum birkaç öpücükten öteye gitmiyordu.Çağdaşın girişimleri de güçlü bir defansa maruz kalıyordu. Bu düşüncelerini bir kenara bırakıp o âna odaklandı.
"Ne yapacaksın şimdi?" endişeyle, çizilmiş eline bakıyordu sevgilisinin.
"Temizlerim yarayı,bantlarım bir şey olmaz"
"Olmaz öyle, aşı falan yok mu sende vur kendine"
"Bende ne arar kuduz aşısı, sağlık kurumlarında oluyo. Cevatın aşıları yok mudur ki?"
"Çağdaş burası sizin mahalle değil yavrum. Sokak kedileri yemek bulamıyo yok bi de aşılatacak insan bulsunlar."
"Hadi götüreyim seni de baksın bi doktor."
"Bir şey olmaz ya" diye tekrarladı Çağdaş omuz silkerek.
"Riske atmam sevgilimi yürü. Şurdaki polikliniğe gidiverelim." diye kolundan tutup arabaya yönlendirdi oğlanı.
"Ömer panik yapma tamam önce Halide ablaya söyleyeyim, üstümü değiştireyim."
"Hadi çabuk ol o zaman" dedi yerinde sabırsızca kıpırdanarak.
Arabaya binip çalışır hale getirdi.Çağdaş eczaneden çıkıp arabaya yaklaşırken gözleri hâlâ çocuğun üzerindeydi.
Derin bir nefes verdi "Baştan söyleyeyim poliklinik Cihatın kayınpederinin. Hiç uğramadım bayadır ama senin için giderim seve seve. Sonra gizli saklı iş olmasın. İstiyosan başka yere de götürürüm ama bir an önce işimiz bitsin istiyorum."
Biraz olgunluk zamanı gelmişti diye düşündü Çağdaş. İçindeki rahatsızlık hissini bastırdı ne olacaktı ki Cihat tedavi edecek değildi ya.
"Olsun gidelim, hastane hastanedir."
"Tamam yavrum" diye gülümsedi Ömer keyifle. Çağdaşın böyle gereksiz detayları kafasına takmamaya başlaması güzeldi. Oğlanın kafasında hiçbir çelişki, güvensizlik olmasın istiyordu. Tertemiz bir sayfaydı Çağdaş, o yüzden özenle yazmak istiyordu ilişkilerine dair her şeyi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının İlacı (BxB)
General FictionMahallenin 30 yıllık eczacısı Haluk Bey eczanesini oğlu Çağdaş'a devretmek zorunda kalır. İşinden nefret eden Çağdaş için ise bu mahalleye, özellikle dükkan komşusu Ömer'e alışmak oldukça zor olacaktır