" Ona aşıksın."
Hiç duymamış gibi yapıp adımlarımı hızlandırdım. Beni gören Zehra ve Enes aynı anda bana baktılar.
" Alper?" diyerek sorarcasına bakan Enes'e değil de Zehra'ya doğru konuşmaya başladım.
" Gidiyoruz!"
" Bir dakika bizim daha konuşacaklarımız bitmedi. Hayırdır?"
Enes'in bana doğru söyledikleri ile iyice gerildim. Zehra ise sessiz kalmıştı.
" Benim acil işim çıktı. Zehra da bana emanet. " dediğimde Enes gülümsedi.
" Tanıştığıma tekrar çok memnun oldum. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle." diyerek küçük bir kağıdı Zehra'ya uzattı.
Alma! Alma!
Zehra kağıdı alıp " İyi günler," dediğinde ardımda yürümeye başladı.
Bense sinir küpüydüm.
Seni çok gergin gördüm Alpercim. Kıskandın sanırım.
Hiç susmayan iç sesimle mücadele ederken peşimden gelen kişinin papatya kokusunu hissetmemeye çalıştım.
Sessizce arabaya yürüdük. Ama o binmedi.
" Buraya kadar getirdiğin için sağol, ama binemem. Otobüsle döneceğim." diyerek gözlerime bile bakmadan konuşmaya başladı.
" Zehra!" derken sesim olduğundan sert çıkmıştı. Neden sinirliydim bu kadar.
" Lütfen." dediğinde içim gitti. Yinede tek gitmesine izin veremezdim.
" Sen bana emanetsin, yalnız bırakamam."
Söylediklerimle kaşları çatılsada konuşmaya devam etti.
" İlk defa yalnız değilim. Ayrıca çocuk da değilim. Sende abim değilsin." dediğinde adeta dilim tutulmuşçasına dinliyordum onu.
Son söylediği ile gözlerimin içine doğru hayal kırıklığı ile baktı ve arkasını dönüp ilerledi. Benimse dudaklarımdan dökülen itiraf denginde ki sözler şunlar olmuştu.
" Sende benim kardeşim değilsin."
***
Zehradan
Otobüse bindim. Cama başımı dayayamadım. Mümkün değildi öyle gitmek. Kulaklığımı çıkarıp taktım ve bu aralar çok dinlediğim şarkıyı bulup açtım.
Yürek sancısı - İpek Karabağır🎶🎶
Şarkının melodisi içime işlerken, sözleri kalbime dokunuyordu. Camdan dışarıyı seyrettim. İnsanlar koşturuyordu. Kimisi gülüyor,kimisi mutsuz,kimisi telaşlıydı...
Herkesin bir derdi vardı işte.Sonra gökyüzüne çevirdim bakışlarımı bulutlar bir araya gelmişlerdi. Yağmurun habercisiydi. Yanıma şemsiyede almamıştım.
Aferin kızım, aferin Zehram.
Gözümün önünden gitmeyen o görüntüyü silmek istedim hafızamdan. Olmadı. Israr ettikçe iyice kazındı.
Otobüsten iner inmez yağmurda çiselemeye başlamıştı. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Tabi yağmurda hızını arttırmıştı. Bir yandan da gök gürlüyordu. Öğlen saati olmasına rağmen hava epey kararmıştı. Bol ferace elbisemi yere değmesin diye tutmaya çalışıyor, bir yandan da hızlı yürümeye çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RAHNÜMÂ
Teen FictionRahnümâ : Yol gösteren, kılavuz... Kendine Gel!! Adlı kitabın ikincisidir...