32.Bölüm

400 35 51
                                    

Alper'den

Baba...

Babam...

Ne güzel bakıyorsun öyle bana. Kalın çerçeveli camın ardından... Bu fotoğrafının yeri bende hep ayrı, seni ilk tanıdığım fotoğraf bu.

Sanki hep böyle gülümsüyormuşsun gibi. Annem çekmiş fotoğrafı biliyorum. Zaten ondan bu gözlerin de ki sevgi...

Babam...

Ben birine sevdalandım. Adı Zehra.

Kim diye sormayacak mısın?

Can dostunun kızı. Süleyman Amca'nın.

Babam...

Bu akşam onu istemeye gideceğiz. Ailemiz büyüyecek. Keşke aramızda olsaydın demiyorum. Aramızdasın biliyorum.

Seni çok seviyorum...

Seni çok seviyoruz...

Babamın fotoğrafının karşısında gözlerim dolu konuşurken odaya annem girdi. Öyle güzel olmuştu ki. Babam onu böyle görse ne düşünürdü acaba. Hâlâ çok güzeldi.

Hiç yaşlanmamıştı sanki. Yinede yüzünde o hasretin izleri vardı. Babama olan hasretinin izleri...
Usulca yanıma geldi. Başını sağ koluma dayadı.

Sessiz kalmıştı. Bende birşey demedim. İlk kez babamın bu kadar yanımda olmasını istemiştim. Yinede dillendiremedim. Beni tek başına büyütmüş anneme yapamadım bunu. Gerçi ona sorsam " Ben seni tek büyütmedim?" derdi.

Ruhu yanında, sevdası kalbindeydi. Babam hiç gitmemiş, annem de hiç tek kalmamıştı sanki.

***

Zehra'dan

Evimiz de hiç olmadığı kadar güzel bir telaş vardı. Bugün kurulacak yuvamızın ilk adımı atılacaktı. Çocukluğumdan bu yana kendimi ondan başkasıyla hayal etmediğim adam ile.

Alper'imle...

Her namazımda onun için, bizim için dua etmiştim. Rabbimden, hüzünlü gözlerine ışık olabilmeyi istemiştim. Herşeyin vakti var derler ya. Bizim için vakit bugünmüş meğer...

Dün yaşadığım evlilik teklifi... İçinde pek çok derin mânâ taşıyan bir andı benim için. Defalarca yaşamak isteyeceğim bir an.

Akşam için giyeceğim elbiseyi alamadığımdan, dolabımdan elbise seçmeye çalışıyordum. Annemin kapıyı tıklatması ile içeri girmesi bir oldu. Karar veremiyordum. Elimde tuttuğum iki elbiseyi göstererek, " Sence hangisi?" Diye sordum.

Yanıma geldi ve elbiseleri dolaba geri yerleştirdi. " İkisi de değil." dediğinde yüzümü ekşittim. Artık karar vermek zorundaydım. Geç kalıyorduk. Ve ben daha hazır değildim.

" Anne seçmem gerek, geç kaldık!"

Ben huysuz huysuz söylenirken annem ise " Sabır kızım, biraz sabır. " diyordu.

Dolabın karşısında öylece kalakaldım. Annem çoktan odadan çıkmıştı. Neden gelmişti, niye gidiyordu. Çok geçmeden içeriye girdi elinde bir kutu vardı.

" Anne o ne?" Diye sordum. Akşam için  birşeyler mi almıştı? Belki de birlikte almıştık. Birkaç gündür heyecandan olsa gerek aldıklarımı da unutmuştum.

RAHNÜMÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin