Yıllar önce
Batuhan, Süleyman ile birlikte sahilde ki bankta oturuyordu. Az önce yaşadığı şeyin gerçekliğinden halen emin olamasa da yanında ona destek veren dostunun " Gerçekti, Batum." söylemleriyle gülümsemekten kendini alamadı.
" Vay arkadaş aşka bak. Biz daha bakışımızı kaçıracak birini bulamadık." diyerek içinden söylenen Süleyman, bir türlü Batuhan'ın hâlini anlayamadı.
" Bana çikolata al dedi. Ya ben sana çikolata nasıl almam. İste fabrikasını kurarım." diyen Batuhan aldığı birkaç paket çikolatayı sahilde ki çocuklara dağıtmıştı. Elinde kalan son iki çikolatanın biri Süleymanın diğeri ise kendisinindi.
" Allah razı olsun. Biz de faydalandık. Çokta severim."
Süleyman hızlıca açtığı çikolatayı tam ağzına götürüp afiyetle yiyecekken göz göze geldiği minik çocuk ile durmuştu.
" Ya fazladan var mı? Mendil satan çocuğa verelim mi diyecektim?"
Batuhan elinde hiç açılmamış paketi onlara doğru bakan çocuğa uzatıp
"Almaz mısın?" diye sordu. Çocuk başını hayır anlamında sallarken Batuhan ayaklandı ve yanına gitti." Ama neden? Tüm çocuklar çikolatayı sever."
" Sağol abi. " diyerek yanlarından uzaklaşan çocuğun telaşlı bir hâli vardı. Süleyman da açtığı çikolata paketini yiyememiş oturduğu banktan kalkıp Batuhan'ın yanına gelmişti. Ne olduysa orda olmuştu zaten.
Batuhan çocuğun hâline üzüldüğünden gözlerini ondan alamaz oldu. Çocuk her mendil satma girişiminde sahilde ki parkın orda ki salıncağın arkasına bakıyor, sonra tekrar mendil satmaya devam ediyordu.
Bu böyle bir süre devam etti. Batuhan ve Süleyman da çocuğu izlemeye devam ettiler. Çocuk sahilde ki parktan uzaklaşmaya başladığında hiç mendil satamamıştı. Batuhan tam tüm mendilleri alacakken salıncağın arkasında birden türeyen adamın biri çocuğu ensesinden tuttuğu gibi çekip iki tane tokat attı.
Süleyman neye uğradığı şaşırmıştı.
" Ş*refsiz."
" Görürsün lan sen!"
" Dur, kardeşim dur. Öfkeyle kalkan zararla oturur." diyen Batuhanın içi cız etsede olayı anlaması uzun sürmemişti.
" Götürüyor çocuğu. Gidiyorlar."
" Tamam biz de gidelim peşinden."
" Bana uyar, Batum. Gidelim."
İki dost çocuğun ve onu itekleyen adamın peşinden görünmemeye çalışarak gittiler. Vardıkları yer depo tarzı bir yerdi. Dışarıdan normal gözüken bu yerin içi dehşet vericiydi. Kimsesiz çocuklar vardı. Ve onlardan biri de sahilde ki çikolata sevmeyen çocuktu.
Hiç çocuklar çikolata sevmez miydi?
" Girelim dalalım."
" Süleyman azıcık sakin yahu. Öğrenciyiz biz farkında mısın? Polis değiliz yani."
Süleyman derin bir iç çekti.
" Ah ulan! Polis olsaydım... Ahh... "
" Nasip bu işler kardeşim de konumuz bu değil. Neyse şimdi önce sakin olalım. Neler döndüğünü anlayalım. Sonrasına bakarız."
Süleyman el mecbur onaylamak zorunda kalmıştı. Deponun etrafını usul adımlarla dönen ikili küçük bir pencerenin önünde buluştu. Buradan içerisi gözüküyordu. Sahilde ki çocuk gibi birkaç tane daha vardı. Herkes sattıklarının hasılatını az önce ki adamın eline sayarken iki tanesi de çocuğu öldüresiye dövüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RAHNÜMÂ
Teen FictionRahnümâ : Yol gösteren, kılavuz... Kendine Gel!! Adlı kitabın ikincisidir...