Ben Emel. Emel Işık...
Şu yaşıma kadar hayatta istediğim herşeye sahip oldum. Çocukluğumdan bu yana herkes etrafımda pervane oldu. Canımın istediği şeyler bekletilmeden o an oldu.
İstediğim kıyafetler benim için dikildi. Sevdiğim yemekler yapıldı. Anlaştığım kişilerle arkadaş oldum. Zorlandığım derslerden sınava girmeden geçtim.
Herşey benim içindi... sandım ki herşey benim İstediğim gibi gidecek.
Hiç zorluk görmedim diyemem zorluk ne bilmiyorum diyebilirim.
Birinden hoşlanıyorsam eğer o kişi çoktan benden hoşlanıyor olurdu. Aşk acısı ne bilmem, platonik aşk nedir bilmem. Terk edilmedim. Hep terk ettim.
İstediğim herşey ama herşey altın tepsilerle önüme sunuldu.
Ve ben tüm bunları hiç ama hiç sorgulamadım.
Bunların parası nerden geliyor? Babam Ne iş yapıyor? Annem neden öldürüldü?
Bu soruların cevaplarını asla aramadım.
Ben mutluydum. Yani mutlu olduğumu zannediyordum.
Sandım ki her istediğime hemen sahip olurum. Meğer benim de toslayacağım duvar varmış. Bana yan gözle bakmaya tenezzül dahi etmeyen birileri varmış.
Alper Kaya...
Onu ilk gördüğümde bana yan gözle dahi bakmaması içimi mahvetti. Oysa her adamın dönüp bakacağı türde bir güzelliğe sahiptim. Uzun boyum, düzgün fiziğim cüretkar kıyafetlerimle dikkatini çekmediğim kimse yoktu. Yani ben öyle zannediyordum.
Ama o bakmadı. Bir kez bile.
Onu ilk gördüğümde okulun bahçesindeydik. Öyle dikkat çekiciydi ki onu görmemek imkansızdı. Gözlerimi üzerinden hiç çekmeden bir süre ona doğru baksamda, kafasını dahi çevirmedi. Sonra ona doğru yürüyen bir kızı gördüm. O kız ninelere benzettiğim bir kızdı. Tesettürlüydü.
Arabaya doğru ilerlediler. Arabanın içinden orta yaşlı bir kadın çıktı. İnip nineye benzettiğim kıza sarıldı. Alperin o kıza bakışını gördüğümde titredim. Sevdalı gibi bakıyordu. Ara ara gözlerini kaçırsa da ben gözlerimi ondan ayırmadığım için onun nasıl baktığını anladım. Kız da utangaç birine benziyordu. Zaten sessiz sakin biriydi.
O gün tanıdım onu. Ve kazıdım aklıma. Araştırdım. PÖH olduğunu öğrendim. Gittiği her yerde, adımını attığı her anda peşindeydim. Günler aylar geçmişti ve ben deli bir sevdaya kapılmıştım.
Aşk mı hırs mı bilemiyordum. Ta ki doğum günü partime gelene kadar. Adını gördüğüm an anladım. Geliş normal bir geliş değildi. Çünkü o benim gibi insanların partilerine katılacak biri değildi.
Korumaları uyardım. Yanında gelen biri olursa ikisini de araştırmasını istedim. Ve beklediğim gibi oldu dinleme cihazı yerleştirmişlerdi.
Ondan öncede onu dansa davet ettim. İlk kez karşısına çıkıyordum. Ve biliyordum ki şimdi beni görecekti. Hayır demesi imkansızdı. Ama yine reddetti.
Sinirden deliye döndüm. Yerleştirdikleri dinleme cihazını babama söyledim. Partiye polis gelmiş dedim. İsim vermedim. Kamera kayıtlarını da sildirdim. Babam hep tetikte durdu. Ve bir şekilde sıyrıldı.
Bense aklımdan çıkaramadığım Alper için son hamlemi oynadım. Ona yakın olmak için Kara denen adamın tüm gizli işlerini haber vermeye karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RAHNÜMÂ
Teen FictionRahnümâ : Yol gösteren, kılavuz... Kendine Gel!! Adlı kitabın ikincisidir...