38.Bölüm

365 37 75
                                    

Yıllar yıllar öncesiydi. Ayşe ilk evladına gebeydi. En yakın dostunun evladı doğmuş, 2 aylık olmuştu. Ama babası şehit olmuştu. Onun acısı ile çırpınan yüreği bir de hamileliği kaldıramamıştı. Zorlu bir gebelik geçiriyordu. Sürekli midesi bulanıyor, pek bir şey yiyemiyordu.

Her defasında ağlamaktan içi dışına çıkıyordu. Sare hiç görmediği kadar kötüydü. Ve Ayşe de hiç olmadığı kadar çaresiz...

Böyle bir hamilelik geçirmişti. Bebeklerinin cinsiyeti belli olmuştu. Erkekti. Adını şimdiden belirlemişlerdi. Enes koyacaklardı.

Doğuma az zaman kala hastanede heyecanlı bir çiftti onlar. Ayşe ve Süleyman... İlk göz ağrıları, ilk bebekleri... Hemşireler, hastanede ki herkes heyecanla Enes bebeğin gelmesini bekliyordu.

Doğum başlamıştı. Zorlu bir doğumdu. Ayşe'nin hayati tehlikesi söz konusuydu. Öyle demişlerdi, öyle demek zorunda kalmışlardı. Doğum bitmişti. Ayşe'nin sağlık durumu iyiydi ama Enes bebeği kaybettiklerini söylemişlerdi.

Ayşe evladını bir kez bile koklayamamıştı. Koklasa anlardı. Bilirdi...

İmtihan bu ya ilk evlatlarını kaybetmişlerdi. Bir süre, uzunca bir süre Ayşe kendine gelemedi. Evine kapandı. Ama sonra eşinin varlığı ve Zehra'nın müjdesi ile tekrardan hayata tutundu.

İmtihan bu ya...

***

Kafalar karışıktı. Bir yanda Emel'in söyledikleri herkese ağır gelirken, Diğer yandan Süleyman'ın oğlunun öldüğünü söylemesiyle hepsi neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemez hâldeydi.

" Baba benim abim mi vardı?"

Zehra çaresiz, Zehra umutsuz, Zehra hayal kırıklığı içinde sordu bu soruyu babasına. Yıllar önce kaybettikleri oğullarının acısını bir kez daha yaşadı, Süleyman. Başını sallamakla yetindi. Tek bir kelam etmedi. Edemedi.

Alper de şaşkındı. Zira o da bilmiyordu. Emel duyduklarından emindi.

" DNA testi." diyerek konuya açıklık getirdi Emel.

" DNA testi yaptırın. "

Herkes şok bir vaziyette baktı. Kimseden çıt çıkmıyordu. Tam o esnada çaldı telefon. Alper'in telefonu...

" Nee!"

" Uyandı mı?"

" Geliyoruz!"

Herkes bu sefer umutlu gözlerle Alper'e doğru döndü.

" Uyanmış mı?" Bunu soran Ebrar'dı. Zira gözleri çoktan dolmuştu. Alper başını salladı. Gülümsüyordu. Bunca sırrın konuşulacağı zaman şuan değildi. Kardeşi gözlerini açmıştı. Uyanmıştı.

Hepsi bir koşu yoğun bakım ünitesinin oraya geldiler. Sare mutluluktan ağlıyor, Ayşe de onu teselli ediyordu. Süleyman aklına düşen şüphe tohumunu bir kenara itti.

Şimdi sırası değildi...

Ebrar camlı kısımdan onlara doğru yorgun bakışlarla bakan sevdiğine baktı. Uzun uzun baktı, derin derin baktı.

Özlemişti...

Onun kendisine bakmasını çok özlemişti. Meğer ne kıymetliydi. Sevdiğin adamın gözlerine bakıyor, bakabiliyor oluşu...

Alper gülümsüyor gözlerini kırpıyordu. Sare de eli camlı kısımda sanki yaralarını sarıyordu.

Zehra ise abisi olma ihtimaline karşı bir Enes'e bir de yan tarafında hiçbir şeyden haberi olmayan annesine bakıyordu.

RAHNÜMÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin