26.Bölüm

440 46 107
                                    

Çiftlikte de yok, hiçbir yerde yok. Zehra'yı bulamıyorum. Bulamadıkça sinirleniyorum. Kaçırılmasının ardından geçen 48 saat de elimde olan yalnızca bir hiç...

Ellerimi başımın arasına alıp düşünmeye başlıyorum. Nerde olabilir. Kim kaçırabilir.

Biri bize oyun oynuyor. Cihan Sarp üzerinden yapıyor bunu. Cihan... Her yeri aradık ona ait her mülkü tek tek taradık. Ama yok...

Zehrama ait hiçbir iz yok. Ve ben delirmek üzereyim. Saat gecenin 3'ü. Uyumuyorum iki gündür uyumuyorum.
Zehram ne hâldedir, bilmiyorum.  Hâlâ hayatta olmasını umuyorum.

Hâlâ hayatta olmasını...

Gözlerim kapanıyor... Belli belirsiz gördüğüm rüyamda Zehram beyazlar içinde maviş maviş bakıyor bana.

" Alperim ben hazırım Ya sen?" diye soruyor çekinerek. Sonra anlıyorum gelinlik üzerinde ki. Gelinliği ile rüyamı güzelleştiriyor. Rüyamda benim gelinim oluyor.

Aralıyorum gözlerimi. 10 dakika kadar içim geçmiş. Zehram diyorum ne güzeldin rüyamda. O hayal meyal gördüğüm o anda.

Gerçek olur mu diye geçiriyorum içimden.

Gelinim olur mu?

Sabahı ediyorum böylece. Namazımı kıldıktan sonra evden çıkmak üzere hazırlanırken telefonuma gelen bildirim sesleriyle duraklıyorum.

Önemli bir haber olabilir.

Bildirimleri açınca sandığımın aksi çıkıyor.

Emel : Merhaba Alper

Emel : Uzun zaman oldu görüşmeyeli

Emel : Açıkçası özledim

Emel : Sen beni unuttun ama

Emel : Ben seni unutmadım

Emel : Nasıl unutabilirim ki

Emel : Seni unutmak mümkün mü

Görmemiş gibi yapıp kapatıyorum mesajları. Hâlâ neden engellemediğimi sorguluyorum önce. Önemsemiyorum sanırım.

Fakat sonra beklemediğim birşey daha oluyor Emel defalarca arıyor beni. Açmıyorum. Açmak dahi istemiyorum.

Emel : Açmıyorsun ya Zehra'nın kaybolduğunu duydum. Sana bulabileceğimi söylesem açar mıydın acaba???

O an gaflete düşüp hemen arıyorum onu. Ulaşılamıyor... Tekrar tekrar arıyorum, ulaşamıyorum.

İçime bir sıkıntı giriyor. Farkına vardığım gerçeklikle yüzleşiyorum.

***

Karanlığa alışmış gözlerim birden aydınlanan odayla kamaşıyor. Gözlerim bu durumdan oldukça rahatsız. Bir süre açamıyorum. İşittiğim topuk sesi ile birinin gelmekte olduğunu anlıyorum. Duyduğum ilk ses topuk sesi oluyor.

Gözlerim beyaz ışığa maruz kalmak istemediği için ve başımda şiddetli bir ağrı olduğu için kıpırdamadan duruyorum. Dilimde bildiğim tüm dualar hiç durmadan Rabbimi zikrediyorum. Ancak böyle rahatlıyorum.

Topuk sesini daha net duymaya başladığımda gelen kişinin bana yaklaşmakta olduğunu anlıyorum. Gözlerimi aralamaya çalışsam da başarılı olamıyorum. Zira uzun süre karanlığa maruz kaldığı için, fazlaca ışığa alışamıyorum.

Artık tamamen dibimde olan topuk sesi duruyor. Yerini nefes sesi alıyor. Birkaç kez nefes alıp ağzımda ki bantı sertçe çekiyor. Dudaklarımın kanadığını hissediyorum.

RAHNÜMÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin