Bölüm 7

478 18 2
                                    

Selam...

Yeni bölümle karşınızdayım. Umarım severek okuyorsunuzdur.

Oy, yorum istemiyorum sizden evet ama en azından bir küçük beğenip beğenmediğinize dair bir tepki verirseniz çok sevinirim.

Dilenci değilim be bir küçük merak ediyorum düşüncenizi.

İyi okumalar...

                                                                                       🌞

Odamdan çıkınca evin sessizliği beni huzursuz etti. Herkes nerede ki acaba? Çoktan banyo yapmaları lazımdı. Saat daha geç değil. Uyumaları da mümkün değil. Acaba bu sefer uzun mu kaldım banyoda.

Normal de yıkanmam bir saat sürer. Vücudumun her bir noktasını hiçbir yere temas ettirmeden yıkamak biraz zorluyor. Herhangi bir temasta, temas eden yeri tekrar yıkadığım için en az bir saati buluyor yıkanma sürem.

Belki Pamuk teyze bilir diye mutfağa baktım ama burada da kimse yok. Mutfaktan tam çıkacakken yukarıdan gelen çığlıkla yerimde sıçradım. Birine bir şey mi oldu ki?

Bir şey derler diye hiç yukarı ki katlara çıkmadım geldiğimden beri. Şimdi çıkıp baksam bir şey derler mi ki? İkinci çığlığı duyunca düşünmeden koştum bir üst kata.

Merdivenleri ikişer ikişer çıktım. Tam karşımda ki kapısı açık odaya yöneldim. Tam kapıdan girecekken Pars beyin "girme" demesiyle yerimde durdum. Düşünmeden hareket edersen böyle tepki alırsın işte Güneş hanım.

"Düşürme hemen yüzünü miniğim. Yanlış anladın beni. Girme dedim çünkü henüz hiçbirimiz banyo yapmadık."

Utançla başımı yere eğdim. Beni istemediğini düşündüm yine. Çığlık sesi duyunca geldiğimi, yoksa sormadan yukarı çıkmayacağımı deyince aldığım tepkiden sonra hızla kaçtım oradan.

"Hastalığını umursamam yersin bu terliği. Burası senin evin neden sorasın."

Ardıl beyden öğrendiğime göre isabeti tuttururmuş. Bir de çok acıtıyormuş. Canımı sevdiğim için oturma odasına kaçtım gülerek.

Hayatımda hiç anne terliği yemedim. Nasıl bir his hiç bilmiyorum. Gerçi Ardıl bey beni korkuttuğu için tatmak istemiyorum artık.

Yukarıdan ilk Pamuk teyze indi. Ondan öğrendiğime göre Pamuk teyze ve Hayal hanım çığlık atmış. Daha doğrusu Hayal hanımın çığlığına gitmiş Pamuk teyze.

Hayal hanım ona ne dediyse artık o da mutluluktan çığlık atmış. Sormaya hakkım olmadığı için ne dedi de sevindin diye soramadım tabi ki.

Yarım saat sonra içeri ilk Egemen bey girdi. Beni görünce çattığı kaşları düzeldi ve bana gülümseyip yanımda ki berjere attı kendini.

Tam ondan içeri pat diye girdiğim için özür dileyecekken "bunun için bir daha herhangi birinden özür dilersen Güneş'im annemizi üzerine salarım" deyince kahkahama mani olamadım. Annesi duysa kesin yerdi terliği.

Odaya giren Hayal hanımı görünce derin nefesler almaya başladım gülmemi durdurabilmek için. "Neye bu kadar güzel güldün canımın içi" diye sorunca bakışlarımı tedirgin olan Egemen beye çevirdim.

Annesinin sorusuna "fıkra anlattım da ona güldü" diye yalan söyleyerek cevapladı.

Tabi ki annesi bu yalana inanmadı ama üstelemedi de. Yalan konusunda Egemen bey gerçekten kötüymüş. Artık birbirine fıkra anlatan mı kaldı Allah aşkına.

Cehennemde Doğan GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin