Bölüm 15

368 13 1
                                    

İyi okumalar miniklerim...

                                   
                                   🌞

Güne mutlu başladım demeyi çok isterdim. Bugün yine seansım var. Gaye hanımla konuşmak beni rahatlatıyor.

Ama her konuşmamızda geçmişe gitmek, eski anıları anlatmak beni çok yoruyor. Ruh yorgunluğu, beden yorgunluğundan çok daha kötüymüş.

Oflayarak yataktan kalkıp, rutin işlerimi hallettim. Bugün banyo yapmak istemediğim için yaralarıma özel yapım merhemimi sürdüm.

Banyoya girmeden önce aldığım krem rengi eşofman takımımı giyip, çıktım banyodan.

Kahvaltı masasında bekleyen Yalçın ailesi beni görünce şaşırdı. Her sabah bir saat banyo yaptığım için daha erken gelmem şaşırttı haliyle. Kahvaltı bile tam olarak hazır değildi.

"Canımın içi, bugün erkencisin? Bir şey yok değil mi?"

"Bugün banyo yapmaya gerek görmedim" deyince abim hariç hepsi şaşkın bakışlarla baktı.

Abimin bu durumdan mutlu olduğu parıldayan kehribarlarından belli oluyor. Onlar gibi aşırı tepki vermiyor neyse ki.

Kahvaltı hazırlığını hızlandırmak için Kaya bey hariç hepimiz bir işe giriştik. Ardıl ve Erdeniz bey kalan kahvaltılıkları masaya koyuyor. Abim ve Pamuk teyze patates, biber kızartmasıyla, domates sosu yapıyor.

Hayal hanım ve ben de peynir ve maydanozlu gözleme yapıyoruz. Egemen de çay yapma görevini üstlendi.

Abime Kaya bey neden kalkmak istediğinde hep bir ağızdan olmaz diye büyük tepki verdiklerini sordum. O da bana babalarının aşırı dikkatsiz olduğunu söyledi. Adam bir su bardağı almaya çalışırken beş bardağı aynı anda düşürüp paramparça etmiş.

Bir başka günde misafirleri gelecekmiş. Hayal hanımın sadece misafirlere özel çıkardığı yemek takımı varmış. Hiçbirisi mutfağa sokmadığı için masayı ben kurayım diye düşünmüş.

Takımın olduğu konsoldan almaya çalışırken tüm takımı düşürmüş. O gün bugündür ev işleri Kaya beye yasaklanmış. Hayal hanım çıldırmış takımı paramparça olunca. Adamı iki gün odalarına almamış.

Kedinin ciğere baktığı gibi izliyor Kaya bey her birimizi. Haline üzüldüğüm için gizliden yanıma çağırdım. Peynir ve maydanozu karıştırmasını isteyeceğim sadece.

Nereden gördüğünü bilmediğim Hayal hanım tiz bir sesle "hayır Kaya" diye bağırdı bir anda. Kaya bey de bana melül melül bakıp kalktığı yere geri oturdu.

Ben henüz gözleme yapmayı bilmediğim için iç harcını hazırlayabildim sadece. Onu da hazırladığım için bana iş kalmadı.

Hayal hanıma ne yapabileceğimi sorunca dışarıda ki korumalardan biri her sabah ve akşam kapıya ekmek bırakırmış. Bana onu almamı söyledi.

Dudak büzerek çıktım mutfaktan. Hayal hanımın hastalığımı unutması biraz kalbimi kırdı. Bilerek yapmadı biliyorum ama kırıldım işte.

Portmanto da ki aynanın önüne benim için lateks eldiven koydular. Daha doğrusu evin her odasına koydular. Eldiveni almak için kutuya doğru yönelecekken gördüğüm şeyle sağ gözümden akan damlayı tutamadım.

                                                                                                        ***

Pamuk teyze de ki görev pişirme, bende ki de doğramaydı. Ben kendi görevimi hallettiğim için ellerimi yıkayıp kuruladım.

Sonra da kedinin ciğere baktığı gibi bizi izleyen babamın karşısında ki sandalyeye oturdum. Adamcağız kızıyla bir şeyler yapmayı çok istiyordu. Ama annem bir türlü izin vermedi.

Bir ara ayarlayayım da benim evde gerçekleştirsin isteğini. Miniğim de ne kadar demese de gözlerinden belli oluyordu babamla birlikte mutfağa girmek. Sahi miniğim nereye kayboldu?

"Anne Güneş nerede?"

Babam miniğime seslenme şeklime kızdığı için onun yanındayken adıyla seslenmek zorunda kalıyorum.

Ağzımdan yanlışlıkla minik kızım çıkmıştı bir gün. Bana öyle sert bakmıştı ki bu yaşıma gelmeme rağmen korkudan titremiştim. Annemi de kıskanır bizden ama miniğimi daha fazla kıskanıyor.

"Kapıdan ekmeği getirmesini istemiştim. Hiii! Unuttum hastalığını. Kaya. Ben berbat bir anneyim."

Sonlara doğru ağlamaklı olan annemi gören babam annemin yanına gidip teselli etti. Babamın peşine de kardeşlerim.

Bende gitmek istedim ama miniğimin annemden daha çok ihtiyacı var bana. Büyük adımlarla çıktım mutfaktan.

Mutfaktan çıkıp sağ tarafa dönünce olduğum yerde kalakaldım. Miniğim portmantonun pufuna oturmuş içli içli terliğe sarılarak ağlıyor. Onu öyle görünce yutkunamadım.

Annem üç sene önce internette isim yazılı ev terlikleri görünce kendisi de yaptırmak istedi. Erkeklere siyah ev terliği, beyaz renkte isim yazılı, kendisine ve diğer terliği de krem rengi, siyah renkte isim yazılı özel yaptırdı.

Güneş'te eve ilk geldiği zamanlar da kapı kontrolü yaparken o terlikleri gördü. Etraf loş ışık olduğu için misafir odasında onu izleyen beni göremedi ama ben onu gördüm. Terliklere bakıp şuan olduğu gibi içli içli ağlamıştı.

O gece uyumalarına rağmen onları uyandırıp anlatmıştım her şeyi. Annem bugün olduğu gibi o gece de berbat bir anneyim diye ağlamıştı.

Annemle babamı tanımasam bilerek üzüyorlar diyeceğim ama öyle insanlar da değil.

Hala Güneş'in kızları olmasına alışamadıkları için terlik olayı gibi küçük şeyleri unutmaları normal. Ama hastalığını unutması ben bile üzdüyse miniğim ne hissetti tahmin bile edemiyorum.

Mutfak kapısının önünde dikilmeyi bırakıp "miniğim" diye seslenip yanına gittim hızla. Kızarmış gözlerine inat yüzü mutluluk saçıyordu.

"Abiciğim, artık benim de evim var. Bak artık benim de adım yazıyor."

"Kurban olsun abin sana" deyip sımsıkı sarıldım yaralı miniğime. 

Sevgiyle kalın ❤️

Yeni romanımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım onu da tıpkı Cehennemde Doğan Güneşi sevdiğiniz gibi seversiniz. Bu sefer yorumlarınızı istiyorum. Düşüncelerinizi çok merak ediyorum.

Yeni romanımı merak edenleri Çirkin Ördek romanıma davet ediyorum.

Cehennemde Doğan GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin