Bölüm 18

298 11 3
                                    

Yatağımdan ayrılmak istemesem de sabah çalan alarmın uyuz sesiyle uykumdan uyanmak zorunda kaldım. Abilerim 07.00'da uyanır her zaman. Kahvaltı da 08.30 da yapılır.

Babam dakik olmayı sever ve hep uygularmış. Alıştığım için garipsemiyorum artık.

Ama herkesten önce uyanmak beni zorlayacak gibi görünüyor. 06.00 da kalkmak yerine abilerimle aynı saatte uyanmayı tercih ederdim ama kısmet böyleymiş.

Şifonyerimden siyah iç çamaşırlarımı, gardırobumdan da pudra rengi eşofman takımımı alıp banyoya girdim.

Gürültü yapmamaya özen gösterdim. İki beden büyük eşofman takımı giyinmek eski ailemden kalma bir durum. Annem hep böyle giyindiğim için her renk eşofman takımı, sweatshirt almış. İki beden büyük olmasına dikkat etmiş.

Banyomu yapıp üzerimi giymeden yaralarım için merhemimi sürdüm. Kapı kilitli olduğu için rahatım. Beş dakika bekleyip üzerimi giydim. Abime eczacı merhemin biraz emilmesi için beklemeli demiş.

Rutin işlerimi girmeden hallettiğim için saçımı havlu ile nemini aldım. Bornozumun peşine kirli sepetine attım. Rahatlamış bir şekilde çıktım banyodan.

Odamın kapısını kapatmak üzereyken gelen ses yüzünden geri çıktım. Tüm abilerim hem tuvalet hem de banyo kapısının önünde birbirlerini itekliyorlar.

Aşağıda olduğum için bu ana şahit olamadım hiç. Ardıl abim demişti her sabah tuvalet için sıra kavgalarını. Şimdi de o ana şahitlik ediyorum.

"En büyüğünüz benim lan! Öncelik benim."

"Yok ya, başka? En küçüğünüz de benim. Haliyle mesanem sizinkinden küçük. Öncelik benim olmalı o zaman."

"Allah'ınızı seviyorsanız öncelik benim olsun. İshal oldum altıma edeceğim."

Egemen abimin söylenmesine ben de dahil hepimiz "ıy" diye tepki verdik. Pekte komik olmuyormuş kavgaları midem kalktı ya!

Benim sesimi duyunca tüm bakışlar bana döndü. Ama ben onların halini görünce kahkaha attım.

Ardıl abim Erdeniz abimin sırtında, Pars abim Egemen abimi yüzünden tutarak iteklemeye çalışıyor. Egemen abim, abimin elinden kurtulmaya çalışırken bir yandan da alt pijamasının arka kısmını baş ve işaret parmağıyla çekerek abime yalvarıyordu.

Beni görünce hepsi toparlanmaya çalıştı ama Ardıl abim kalça üstü düşünce kahkahaya boğuldum. Gözlerimden yaşlar geldi.

Merdivenden inen annemle babam anlamayan bakışlarla baktılar bizlere. Yanıma gelirken babam "nefes al babam, gülmekten çatlayacaksın" diye uyardı.

Annem gülme sebebimi sorunca Ardıl abimi ve abimleri gösterdim. Benimle beraber annemle babam da gülmeye başladı.

Ardıl abim sırt üstü, elleri ve ayakları havada kalacak şekilde düşmüştü. Toparlanmaya fırsatı olmadan annemler gelmişti çoktan.

Egemen abim hala elini çekmedi pijamasından. Abilerim homurdanmaya başladı kahkaha atmamıza.

Biz gülerken Pars abim banyoya, Erdeniz abim de tuvalete girdi hızla. Ardıl abimle Egemen abim de ağlamaklı oldu. Kesik nefeslerimin arasında Egemen abimin yanına gittim.

Temas etmemeye dikkat ettim. Kulağına fısıldayarak "misafir odasında da klozet var abiciğim" deyince beni sevdiğini söyleyerek elini ayırmadan penguen gibi yürüyerek indi merdivenlerden. Sürekli "altıma kaçıracağım" demesine kayıtsız kalamadım.

Annemler de Ardıl abime üzülmüş olacak ki kendi banyolarına girmesine izin verdi.

Evde bu kat harici sadece misafir odası ve kendi odalarında ebeveyn banyoları var. Ev biraz küçük olduğu için ki bence saray gibi, her odaya banyo yapma imkânı yokmuş.

Babam Ardıl abimin arkasından "çok kokutma banyomuzu" diye bağırdı. Abim de "inadıma kokutacağım işte, kardeşime rezil ettin beni" diye bağırarak cevap verdi. Biz de hallerine gülerek indik alt kata.

Saçlarımı kurutmayı sevmediğim için daha doğrusu saç kurutma makinesine dokunamadığım için hiç kurutmadım bu zamana kadar. Islakken topuz yaparım genel de. Kendi kendine kurudu hep.

Tekli koltuğa otururken bir yandan da cebimden siyah lastik tokamı çıkardım. Oturduktan sonra belime kadar gelen, uzun kumral saçlarımı atkuyruğu yapmak üzereyken annemin dur diye seslenmesiyle saçlarımı geri bıraktım.

"Canımın içi evimiz tertemiz. Artık saçlarını toplamasan? Başın ağrıyacak. Dayanamıyorum o kadar sıkı bağlamana."

"Tamam, anneciğim bundan sonra bağlamam."

Havadan attığı öpücüğüne aynı şekilde karşılık verdim. Kahvaltı hazır olmasına daha bir saat var. Genelde biz de televizyon izleyerek geçiririz o vakti. Ama bugün nedense ne annem ne de babam açmadı televizyonu.

"Anneciğim, babacığım televizyonu açmayı unuttunuz."

Babam bana cevap verecekken odaya giren abilerimden dolayı susmak zorunda kaldı. Abilerim bana ayrı annemizle babamıza ayrı "günaydın" diyerek yerlerine oturdular. Pars abim yanıma, diğer abilerim de diğer üçlüye.

"Gözümün nuru sana bir şey sormak istiyoruz ama rahatsız olursan söylemeni istiyoruz. Küsmek, darılmak yok. Anlaştık mı?"

Babamı başımla onayladım. Odada ki herkes biliyor galiba. Hepsi gerildi babamın konuşmasıyla.

Her zaman en önce beni düşünen Pars abim "biraz erken değil mi" diye babamıza sorunca, babam onaylamaz anlamda başını salladı.

Abime olan bakışları bana döndü tekrar. Diğerleri hiç çekmedi bakışlarını üzerimden. Çok gerildim. Bir şey mi yaptım ki bilmeden?

"Hastalığından dolayı konuyu açmak istemedik ama daha dayanabileceğimi sanmıyorum. Sabırsız bir baban olduğu için affet.

Kızım seni bizden kim kopardı. Bu zamana kadar neler yaşadın? Düşünmekten kafayı yiyeceğim. Anlat babana meleğim. Anlat ki baban halletsin onu."

Ölümle burun buruna gelmek ne demek şimdi anlamış oldum. 

Sevgiyle kalın ❤️

Cehennemde Doğan GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin