Bölüm 9

443 20 1
                                    

Selam...

Nasılsınız bakayım? Siz konuşmuyorsunuz ama ben sormaktan vazgeçmeyeceğim.

Yıl bitmek üzereyken o klasik soruyu bende sorayım. Yeni yıldan beklentileriniz neler?

İyi okumalar miniklerim...

                                     🌞

Sanki cennetten düşmüş bir melek bizim evimiz de yatıyor. Bir insan uyurken nasıl bu kadar masum olabilir.

Cenin pozisyonunda, elleri yanağının altında, sağ tarafına dönük bir şekilde yatıyor. Sessiz adımlarla gidip saçlarını kokladım.

Bebeğimin saçları çikolata gibi kokuyor. Kendi gibi tatlı bir kokusu var.

Mırıldanmaya başlayınca kapı eşiğine geri döndüm hızla. Benden korkmasını istemiyorum.

Kaşlarını çatınca iyi bir rüya görmediğine emin olduğum için sesimi yumuşak tonda tutarak, uyanması için seslendim.

Birkaç seslenmemden sonra "abi beni kurtar" diye bağırıp, sıçrayarak uyandı. Hızla başucuna gidip diz çöktüm.

Sarılamamak ne kadar berbat bir şey böyle.

"Geçti miniğim, korkma abin yanında, güvendesin."

Bana dolu gözlerle bakıp "abi bana sarılır mısın" diye sorunca şaşırmayı bir kenara bırakıp hızla yatağına oturup sımsıkı sarıldım. Başını göğsüme koyup, o minicik ellerini belime sardı.

Sırtını okşayıp, saçlarını koklayarak öptüm defalarca. Kaç kere öptüğümü, kaç kere teşekkür ettiğimi sayamadım.

Onun bana abi dediğini duydum ya bundan sonra ölsem de gam yemem.

"37 kere özür diledin, 73 kere de öptün abi" deyip kıkırdayınca kalakaldım. Ama hangi sebepten kalakaldım bilmiyorum.

O naif sesiyle yeniden abi demesine mi yoksa üşenmeden saymasına mı?

Ben ilk rüyanın etkisiyle abi dedi sandım ama meğerse miniğim beni en sonunda kabul etmiş. "Neden şaşırdın abi" demesiyle silkelenip kendime geldim.

"Sana abi dememden rahatsız olduysan bir daha demem" deyip gözlerini doldurunca kendime kızdım.

Ellerimi sıkılmalık yanaklarına koyup alnını kokusunu içime çekerek sımsıkı öptüm.

"Doldurma hemen gözlerini miniğim. Abi demen beni o kadar mutlu etti ki kelimelere dökemiyorum. Sadece şaşırdım Pars beyden sonra abi demene. Bir de saymana."

"Ha o mu? Hastalığımın belirtilerinden biri. Saymadan yapamıyorum."

Burnunu hafif bir şekilde ısırınca gülerek "ya abi" deyince yanaklarını öpüp "abiye ya denmez küçük cadı" deyince kıkırdadı.

Gülümsemesini görmek, ona sarılıp doya doya öpmek ne güzel bir hismiş.

"Hii! Sen beni öptün, hem de sarıldın. Yıkanmam lazım" deyip hızla kollarımdan çıktı. Banyoya koşarak girdi.

İçeri girdikten sonra başını kapıdan çıkarıp öpücük atıp içeri geri kaçtı. Gel de yeme bu kızı.

Hepimiz banyo yaptığımız ve evi dezenfekte ettiğimiz için rahatlıkla masaya gelecek olan miniğimi bekliyoruz.

Banyo da bir saat on dakika kalıyor her seferinde. Vücudunun halini çok merak ediyoruz.

"Günaydın, günaydın abim" deyip şakıyarak gelen miniğimle masamız şenlendi. En azından benim için şenlendi.

Miniğim tam yerine oturacakken tabağa düşen çatal sesiyle yerinde sıçradı.

Başımı bizimkilere çevirince kahkahama mani olamadım. Hepsi şok olmuş ifadeyle bakıyor bize.

Yanımda oturan miniğim temas etmemeye dikkat ederek kulağıma "yanlış bir şey mi dedim abi" diye kısık sesle sorunca başımı sağa sola doğru salladım. Bir yandan da kahkahamı durdurmaya çalıştım.

"Bana abi demenin şokundalar miniğim. Birazdan kendilerine gelirler."

"Nasıl ya?"

"Ne abisi?"

"Önce abi mi dedi?"

Gururlar aileme bakıp miniğime göz kırpıp önünde ki tabağı doldurmaya başladım. Bir yandan da bizimkilere takılmadan edemedim.

"Kıskanmayın canım ailem. Nazar değdireceksiniz kardeşimle abisine."

Hepsi birden homurdanmaya başladı. Koskoca adam, altı çocuğun babası bana burun kıvırdı.

Yemekten kalkmak üzereyken annem "oturun çocuklar" deyince geri yerimize oturduk. Babam boğazını temizleyip söz girdi.

"Gözümün nuru, Ardıl abinin kız arkadaşı sayesinde sana bir doktor bulduk. Senin de iznin olursa seni görmesini istiyoruz."

"N-ne zaman?"

"İznin olursa randevun bir saate."

Bir anda ayağa kalkıp "olmaz" diye bağırınca hepimizin yüzü asıldı.

Hay aksi ya! Nasıl unuturum çıkamadığını.

"Miniğim istersen eve çağıralım ha, ne dersin?"

"Nasıl yani, eve gelebilir mi?"

"Sen istersen gelebilir tabi gözümün nuru. Ama neden gitmek istemiyorsun anlamadık."

Herkes başını onaylar anlamda sallayıp babama hak verince miniğim iç çekti. Kendini kalktığı sandalyesine geri bıraktı bıkkın bir şekilde.

Bu gündüz dışarı çıkamama olayı her ne ise onu çok yıpratıyor belli ki.

Bana söylediklerinin aynısını söyleyip onlardan da zaman istedi. Benim sabırsız kardeşim Ardıl şimdi söyle diye baskı yapınca Erdeniz kafasına hafif bir şekilde vurdu susması için.

Miniğimin gözünün dolduğunu görünce özür diledi ama nafile. Bir özürle kırgınlık geçmez ki.

Akşam gelmeyi kabul eden doktorla rahat bir nefes aldık. Bir kişimiz dışında.

Biraz kısa oldu affedin yazarınızı. Diğer bölümde telafi edeceğim.

Sevgiyle kalın ❤️

Cehennemde Doğan GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin