Bölüm 22

323 12 2
                                    

Bu nasıl bir ağrı böyle. Sanki birisi kasıklarımı canlı canlı ikiye kesiyor gibi.

Normalde de sancılı geçer reglim ama bu ağrı çok başka. Annem doktora sorunca biraz daha rahatladım. Hastalıklarımdan sonra bir de kadınsal hastalık çekmek istemem.

İlacım ağrı yapabilirmiş, eğer istersek değiştirebileceğimizi söyledi. Doktorun aramasını kapatıp hemen babama anlattı durumumu. Utandığım için gerek yok desem de umursamadı inatçı annem.

"Biz senin aileniz canımın içi. Aile içinde utanma olmaz. İyi günde de kötü günde de aile birbirine destek olmak için var. Eğer utanıp saklarsan nasıl destek oluruz sana."

Konuşmaya gücüm kalmadığı için havadan öpücük atabildim sadece. Annem hemen geliyorum deyip hızla çıktı odadan.

Annem sayesinde utanma duygusuna dair hiçbir şey kalmadı.

Aile ne demek bilmedim ki hiç. O aile de her şeyi kendi başıma hallettim. Ağrılarımı da kendi kendime çektim. Canımın acısını da kendi kendime hallettim.

Ben anneme babama ya da abilerime ağrım var demeyi, bana yardım edin demeyi tatmadım hiç. İster istemez bazen bocalıyorum.

Annem evde ki herkese regl olduğumu söylemiş galiba. Ailemde ki herkes birer birer uğradı yanıma. İyi olup olmadığımı sordular.

Nefes denen kadın bile uğradı yanıma. Ona hiçbir şekilde ısınamadığım için abla demek gelmiyor içimden.

Şuan saat 22.36 ve bir tek Pars abim gelmedi yanıma. Sevgilisi yeni geldi onunla vakit geçirmek istemesini anlarım. Ama hiç mi merak etmiyor beni.

Nasıl olup olmadığımı sormuyor bile kimseye. Bu durum kalbimi çok kırdı. Ben her zaman arkamda olacağını sanmıştım.

Canı sağ olsun, ne diyebilirim ki.

Gözlerim kapanmak üzereyken hızla açılan kapı yüzünden yerimde sıçradım. Damağımı kaldırırken kapıdan bana sırıtarak bakan abime kaşlarımı çatarak baktım. Genetik kaş çatmak ben ne yapabilirim ki.

"Korktun mu gülüm?"

"Yok, Ardıl abiciğim öylesine damağımı kaldırdım."

"Sus kız abiyle dalga geçilmez. Hadi gidiyoruz. Merak etme her yer gıcır gıcır oldu."

Nereye diye soracakken kucağa alınmamla sesim içime kaçtı. Abim beni kucağında üst kata çıkarırken saçlarımı öpüp koklamayı ihmal etmedi.

Artık sarılırken ya da temas ederken kendimi pis hissetmiyorum. Ama sadece aileme karşı. Hala dış dünya benim için fazlasıyla kirli.

"Bebek gibi kokuyorsun bacım, doyamıyorum kokuna be."

Abimin bana bacım diye hitabına gülmeye başladım. Tıpkı mahalle kabadayıları gibi hitap etti.

Bacım nedir Allah aşkına.

Benimle beraber abim de güldü. Sebebini sorduğumdaysa "abilerin her yaptığı sorgulanmaz" deyince kahkaha attım.

Üst kata çıktığımız da kapımın önünde duran topluluğu görünce kahkaham anında kesildi. Neden odamın önünde toplandılar ki?

"Allah neşenizi bozmasın Güneş'im."

"Sağ ol abisi, sağ ol."

"Ardıl!"

Egemen abimin Ardıl abime kızmasıyla abim küçük çocuk gibi başını boynuma gömdü.

Aile üyelerim de bana sırnaşmasını kıskanmış olacak ki onlar da aynı abim gibi tepki verdiler. Ama Egemen abimin ki gibi sert değiller.

Ardıl abim "çekilin de girelim artık" deyince konuşma fırsatı bana geldiği için neler olduğunu sordum.

Abim beni odama götürürken kimseden çıt çıkmadı. Annem ve babam kapımın hemen önünde oldukları için kapımı onlar açtı. Açarken saçlarımı öpüp, kokladılar.

Kapı eşiğine geldiğimde Nefes'i görmek tüm mutluluğumu içime kaçırdı. Neden benim odamda ki şimdi bu.

Biraz daha odama girince gardırobuma yaslı duran Pars abimi görmek beni garip hissettirdi.

Tüm gün evde miydi yani. Neden yanıma gelmedi o zaman.

                                                                                                        ***

Tüm günümü miniğimi rahat ettirecek malzemeleri aramakla geçti.

Siyah polar pijama takımı ve çorap, her çeşit çikolata, ağrısına iyi gelecek bitki çayları, sarılıp uyuyabileceği sarı renkli pelüş ayı, masaj aleti, en sevdiği renk olan yeşil renkte papatya desenli nevresim takımı, kedi desenli pelüş sıcak su torbasıyla, ısıveren regl kemeri aldım.

Tüm gece yanına sokulup beraber uyuduk mu hiçbir şeyi kalmaz miniğimin. Ya da ben öyle sanıyorum.

Ardıl'ın kucağında kaşlarını çatarak bakıyor bana. Sebebini bildiğim için susmak zorunda kaldım.

Tüm gün beni beklediğini, odasına gelen her aile bireyine beni sorduğunu biliyorum. O kadar bekledi ki beni Nefes'e bile sormuş.

"Abi beni indirir misin?"

Gözlerini bir an olsun gözlerimden ayırmadı. Ardıl'la konuşurken bile bana baktı. Ardıl onu yere indirince, gözlerinde ki hayal kırıklığıyla bakıp hiçbir şey demeden çıktı odasından.

O bakışı görmektense bana saydırıp, sövmesini tercih ederdim.

Tüm aile üyemiz odaya girdi hızla. Bir tek Ardıl gitti peşinden. Her biri bana ne olduğunu sorsa da benden hiçbir yanıt alamadılar.

Benim yerime Nefes konuştu. Üç yıllık ilişkim de ilk kez minnet duydum ona.

"Ben demiştim size değil mi sürpriz patlayacak diye."

"Kaya! Oğlumuz zaten kötü bir de sen üzerine gitme."

Babam kınayıcı bakışlarıyla bakıp çıktı odadan. Diğer aile üyelerimse beni teskin etmeye çalıştı ama boşa çaba.

Ben kendimi berbat hissediyorum. Bana bey dediği zamanlar da bile bu kadar acımamıştı canım.

Tüm gece bir an bile yummadım gözlerimi. Kış bahçesin de misafir odasının penceresine dönük bir şekilde oturdum.

Işığı açarsa koşup yardıma gitmek için uyumadım. Gerçi o bakışı ne zaman gözümü kapatsam gözümün önüne geldi. Uyumamamın diğer etkisi de bu yüzden.

Berbat bir abiyim ben. Benden abi falan olmaz miniğime. Sürekli kırıyorum onu. Benim gibi biri sevilmeyi hak etmiyor. İyi bir şey yaptığımı sanırken bok ettim her şeyi.

Uyuyakalmış olacağım ki ince, tiz bir sesin acı dolu çığlığı doldurdu evi. Gözlerimi açtığımda çimlerin üzerinde feryat eden miniğimi görmem bir oldu. 

Sevgiyle kalın ❤️

Azıcık yorum ya da mesaj atın canım. Sohbet edelim biraz. Sessizlik can sıkıcı ya. Ses verin bakayım.

Cehennemde Doğan GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin