Adsız Bölüm 38

72 1 0
                                    

İyi okumalar miniklerim

İğrenç geçen günün üstünden 2 gün geçti. Çok fazla içtiğim için babam beni otele yerleştirdi. Aslında kendi evime gidecektim ama Şeyma orada olduğu için otelde kalmak zorunda kaldım. Öğlen uyanabildim ancak.

Uyanır uyanmaz ayılamadan Şeyma'yı aradım. Gitmek istediği yeri sordum. İzmir'e gitmek istediğini söyledi. Ben de iki güne gideceğini, bizden kimseyi görmeyeceğinin garantisini verdim. Bana çekinerek "abi Güneş ve Beren'le konuşsam senin için sorun olur mu" diye sordu.

Benim güzellerimin kalbi sevgi dolu olduğu için yengelerine de sevdirmişler kendilerini. Ne zaman isterse görüşebileceklerini söyledim. Teşekkür edip kapattı telefonu. Kapanır kapanmaz Mehmet'i aradım. Mehmet benim sağ kolum. Kardeşim sandığım sikikten daha kardeş oldu bana. O yüzden gözüm kapalı güvenirim ona.

Ona Şeyma'ya yeni hat almasını, numarayı benden başka kimsenin bilmemesini tembihledim. Onu kapatır kapatmaz avukatı aradım. Şirketin avukatına güvenmediğim için bulduğum en güvenilir avukatı aradım. Ona durumu anlattım. Karşılıklı anlaşılırsa tek celse de halledilebileceğini söyledi. Teşekkür edip kapattım telefonu.

Tam babamı aramak üzereyken kızım beni aradı. Telefonu açar açmaz "babam" deyip ağlamaya başlayan kızımla elim ayağım boşaldı. "Ne oldu güzel kızım, anlat babana hadi" diye elimden geldiğince sakinleştirmeye çalıştırdım. Kesik nefeslerinin arasından "dün her şeyi duydum" deyince ayaklarım boşaldı. Dizlerimin üstüne düştüm.

Kızım duymasın diye yollamıştım odasına. Nasıl duydu ki? Kapı dinleme huyu yok diye biliyordum. Ben ne yapacağım şimdi? Ağlayarak "yanına gelmek istiyorum, ne olur baba, al beni bu evden" deyince bittim. Ailemizde en çok bana düşkün olduğu için annemin bana yaptıklarını öğrenmesin diye uğraştım. Öğrenirse annemle konuşmaz biliyorum kızımı. Ki öyle de oldu. Evde bile durmak istemiyor.

"Geliyorum güzel kızım, baban hemen geliyor" deyip hızla çıktım odadan. Yıkanmaya bile vakit bulamadım. Yoldayken babamı aradım hemen. Babamın kapıya diktiği şoföre hızlı gitmesini söyledim. Babam telefonu açınca nerede olduğunu sordum.

"Evdeyim oğlum ne oldu? Sesin çok kötü geliyor" devamını dinlemeden "hemen Güneş'in odasına git, dün geceyi öğrenmiş, ben gelene kadar sen git yanına" dedim. "Sikeyim, kapat" deyip suratıma kapattı. Ah be! Benim güzel kızımı güya her şeyden koruyacaktım. Kendi sorunlarımdan daha koruyamıyorum ki.

Kesin annem bunun içinde beni suçlar. Kızıma beni düşman ettin diye. Umarım yanılırım da kızım annemize sırt çevirmez. Araba durur durmaz hızla anahtarla eve girdim. Koşarak yukarı çıktığımı gören önce "ne oluyor" diye sordu. Sonra da peşimden koştular. Kim olduklarıyla ilgilenemeyecek kadar korkuyorum. Benim yüzümden annemizi silmesinden korkuyorum. Yeniden suçlanmaktan çok korkuyorum.

Bizim odalarımızın olduğu kata çıkar çıkmaz Güneş'in acı çığlıklarını ve ağlamalarını duydum. Onunla beraber annem ve babamın da sesi geliyordu. Güneş'in odasının açık kapısından girer girmez gördüğüm görüntüyle donakaldım.

Annem Güneş'in yanına gitmeye çalışıyor Güneş'te "git buradan" diye bağırıyor. Babam da Güneş'i zapt etmeye çalışıyor. Babam bağırarak "kendine gel Pars" deyince Güneş "babam" deyip hıçkırarak ağlamaya başladı. Babamın kollarından çıkmak için daha fazla çırpınmaya başladı. Babam "tutamıyorum" deyince annemin yanından hızla geçip kızımı kollarımın arasına aldım.

Göğsümde hıçkırarak ağlamaya başladı. Onunla beraber ben de tutamadım kendimi. Başımı boynuna sokup, sessiz sessiz döktüm acılarımı. Annem ağlayarak "özür dilerim" dedi. Dizlerinin üzerine düştü. Erdeniz "anne" diye bağırınca göz ucuyla baktım birbirine sarılan anne oğula.

Biz onlar için bu haldeyken o hala, oğluna sarılıyor ya ölsem de affetmem o ikisini. Beren "ne oluyor burada, bize de bir şey deyin artık" diye bağırınca babam "dünkü her şeyi duymuş" dedi sadece. Bize sarılan kollarla kardeşlerimin desteği beni biraz olsa da iyi hissettirdi.

Kızım görmeden hızla gözyaşlarımı sildim. Diğer tarafa bakmadan bizi saran kollara minnetle baktım. Kızım boğuk sesle "götür beni buradan" diye sayıklamaya başladı. "Miniğim bana bak bakayım" dememe başını sağa sola sallayarak cevapladı.

Yutkunmaya başladım. Boğazımda ki yumru konuşmama izin verdiği kadarıyla "beni üzecek misin" diyebildim. Hemen başını kaldırdı göğsümden. Gözlerini sildim. Kızarmış boncuk gözlerine öptüm. İçli içli ağladı. Canım yandı ağlamasına.

"Anlat bana miniğim. Kim sana ne söyledi?"

Babamı üzmemek için babam diyemiyorum. Kızımda bildiği için sorun etmiyor demememi. Başını sağa sola sallayıp "kendim duydum" deyince babama baktım hemen. Babam da çaresiz gözlerle bakınca omuzlarım düştü. Babam bile çaresizken ben ne yapacağım şimdi.

Güneş'i yatağına oturttum. Ben de dizlerimin üzerine çöktüm ayakucunda. Ellerini tuttum. "Ağlama bir tanem, konuş, anlat abine ne duyduğunu" diyebildim sadece. Sık nefesler almaya başladı. Annem tekrar özür dileyince Güneş ellerimi çok fazla sıktı. Bilinçli yapmadığını biliyorum ama acıtıyor.

Babama annemi işaret ettim. Anlamayınca ellerimizi gösterdim. Beni başıyla onayladı. "Erdeniz anneni dışarı çıkar" deyince annem "hayır Kaya, evlatlarım beni affetmeden gitmem" deyip daha fazla ağlamaya başladı. Ellerimin acısı katlanamayacağım kadar acıyınca Güneş'i kucağıma alıp hızla çıktım odadan. Kendi odama getirdim. Kimse gelmesin diye de kapıyı kilitledim.

Yatağa oturdum. Güneş'i de kucağıma oturttum. Sımsıkı sarıldım sakinleşene kadar bekledim öylece. Nefesleri düzene girmeye başlayınca rahatladım. Umarım bu olay yüzünden eski hastalığı nüksetmez. Doktoru nüksedebileceğini olabildiğince sevginizi gösterin demişti. Eskiye döneriz diye ödüm kopuyor.

"Anlat babana hadi. Kapı dinlemediğini biliyorum. Nasıl duydun babam?"

"Şeyma yengemi evden korumayla giderken görünce meraklandım. Kovuldu sandım evden. Aşağı indim hemen. Odadan içeri girdiğim de herkes sana dönük olduğu için beni göremediniz. Seni o hal-halde gördüm. Söylediklerini duydum. Gidelim baba, ne olur? Durmak istemiyorum bu evde."

"Neden gitmek istiyorsun babam? Burası bizim evimiz. Nereye gideceğiz?"

"Onlara her baktığım da sen geleceksin aklıma. Nefretim iyice büyüyecek. Kötü şeyler derim diye korkuyorum. O yüzden gitmek istiyorum babam. Ne olur gidelim. Duramam bu evde."

"Şştt! Annemizden, abinden nefret edemezsin güzel kızım. Aile arasında nefret olmaz..."

"O benim abim falan değil! Ben bana söylediklerini bile sindirememişken sana söyledikleri, o iğrenç küfürleri nasıl sindirebilirim. O kötü birisine dönüştü. Nefret ediyorum ondan."

"O senin kötü de olsa abin güzel kızım. Abini silemezsin" deyince ağlamaya başladı. Sikeyim ya! Ne yapacağım şimdi? Benim yüzümden onlardan nefret etmesine dayanamam.

Cebimden telefonumu çıkarıp Güney'e yedek anahtarımın yerini söyledim. İçeri tek girmesini de ekledim. Güney psikolog olduğu için o halleder umarım. İki buçuk saate yakın Güneş'le konuştu. Biraz daha sakinleşince uyuyakaldı. Uyur uyumaz aşağı indik Güney'le beraber.

İnerken teşekkür edecekken "beni hala tam olarak kabul etmediğini biliyorum abi ama ben de ailedenim, aile arasında teşekkür olmaz, ben aileme iyi gelmek için yaptım, gözüne girmek istediğim için değil" deyince minnetle baktım. Tüm kötülüğüme rağmen hala beni sevip sayması gözümde ki değeri kat be kat artıyor.

Derin nefes alıp merakla bekleyen ailemin yanına geldim odaya. Kazamız mübarek olsun. 

Sevgiyle kalın ❤️

VPN aracılığıyla bölüm atmaya çalışıyorum. Hikayemi yarım bırakmak istemiyorum. Sizler de umarım okuyabilirsiniz.

Cehennemde Doğan GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin