Bölüm 20

320 13 2
                                    

Miniğimin anlattıkları hem bazı şeyleri anlamamıza yardımcı oldu. Hem de öfkeden delirmemize. Küçücük çocuğa nasıl böyle bir şey yaşatır. Hem de bize öfkesi yüzünden.

Babam hızla çıktı odadan. Peşinden de ağlayarak annem çıktı. Babamın öfkesinden korkan minik kızım Egemen'e sığındı. Gözlerinde ki yardım çığlıklarını görmemek için kör olmak gerekiyor.

Ayağa kalkmaya gücüm olmadığı için iki kolumu da kaldırdım. Gelip sarılması için. Kollarımı açar açmaz ağlayarak sığındı göğsüme. Miniğim göğsümde hıçkırarak ağlarken ben de sırtını sıvazladım sakinleşmesi için. Saçlarını sevdim.

Başımı boynuna gömüp bebek kokusunu soludum. O şerefsizlere savaş açabilmek için kızımdan güç almam lazım.

Egemen, Erdeniz ve Ardıl da gelip sarıldı miniğimle bana. Sevgi yumağı olduk. Sevginin iyileştirici gücüne inandık hep. Bizim sevgimiz sayesinde güçlenip ayağa kalkacak minik kızım.

Miniğim yıkanıp ağlamanın verdiği etkiyle çabucak uykuya daldı. O uyuyana kadar ne ben ne de abileri başından bir an olsun ayrılmadık. Ne kadar minik kızımı izlesem de aklım hep anlattıklarında ve babam da.

Babam büyük ihtimalle minik kızımı bulsunlar diye tuttuğu mafyaları devreye sokacak. O piçi bulsunlar diye.

Miniğim uyuyunca soluğu babamın yanında aldık. Annem çalışma masasının önünde ki sandalye de oturmuş ağlıyordu. Babam da odada volta atıyordu.

Bizi görünce kapıyı kapatmamız için işaret etti. En son giren Ardıl kapıyı kapatırken ben de annemin karşısında ki sandalyeye oturdum. Erdeniz de annemizi sakinleştirmek için yanına gidip sarıldı.

Babama annemi yollaması için işaret ettim. İşaretimi anlamış olacak ki anneme sarılan Erdeniz'i homurdanarak itip yerine kendisi aldı. Saçlarına öpücükler kondurdu sakinleşmesi için.

"Ruhum bugün kendini çok yıprattın. Benim birkaç arama yapmam lazım. Sen gidip kızımızı kontrol et. Sonra da dinlen."

Annem hırsla gözlerini silip babamın kollarının arasından çıkıp ayağa kalktı. İşaret parmağını babama sallayarak "o şerefsizi bulmadan yatağa gelme Kaya" diye kızarak hızla çıktı çalışma odasından.

Arkasından şaşkın bakışla bakan babamı bırakarak.

"Sanki ben suçluyum amına koyayım! Piç yüzünden karımdan, yatağımdan oldum iyi mi?"

Güldüğümüzü gören babam homurdanarak oturdu sandalyesine. Telefonuna yönelecekken elimle durdurdum babamı. Kaşlarını çatarak baktı bana ne oluyor dercesine.

"Size anlatmam gereken bir şey var. Daha doğrusu yıllardır sakladığım bir şey var sizden."

"Ne sakladın bizden abi?"

Onlara hacker olduğumu, Amerika da ki hacker arkadaşım Alper'i, halaoğlu Murat'ın bundan haberi olduğunu, bazı suçluları bulmasında yardımcı olduğumu söyledim. Hepsi ağzı açık bir şekilde dinledi beni.

"Sen şimdi bana o döl israfını bulabileceğini mi söylüyorsun?"

"En fazla birkaç güne bulmuş olurum. Sen arkana yaslan ve ailemize destek ol. O şerefsizi bana bırak."

"Bul onu bana oğlum. Tek parça halinde getir onu bana. Murat'a bırakmadan, polis onu bulmadan önce bul o piçi bana!"

                                                                                                         ***

Bayadır yorgun uyanmıyordum. Sanki gece üstümden fil sürüsü geçmiş gibi. Hiç enerjim olmadığı için banyo yapmamaya karar verdim.

Aldığım ilaçlar ilk zamanlar böyle yaparmış. En fazla on beş yirmi gün sürermiş. Bu illet hastalıktan kurtulayım da isterse üç ay sürsün bu halim.

Rutin işlerimi halledip beni kahvaltı masasında bekleyen ailemin yanında aldım soluğu. Benim gibi onların da tüm enerjisi çekilmiş gibi. Bir tek babam farklı ruh halinde. Sürekli homurdanıyor anneme bakarak.

Kendimi gülmemeye zorlayarak her birine "günaydın" deyip yanaklarına tüy kadar hafif öpücük kondurdum. Bu küçük temas beni rahatsız etmiyor artık.

Benim güldüğümü gören ailemin de yüzü gülmeye başladı. Pars abim ve babamın arasında ki boş sandalyeye oturdum.

Babama yönelip neden homurdandığını sorunca hepsi birden gülmeye başladı. Demek ki bir tek bilmeyen benim.

Böyle olunca kalbim kırılıyor. Kendimi dışlanmış gibi hissediyorum. Ama sonra Pars abim sanki içimi okuyormuş gibi şuan olduğu gibi açıklayınca tüm kırgınlığım uçup gidiyor.

"Annem dün gece babamı odaya almamış. Bugün ondan bu kadar huysuz."

Abimin açıklamasına ben de gülünce babam sen de mi brütüs der gibi bakıp iyice homurdandı.

Kahkahamızı bölen zil sesi oldu. Pamuk teyze kapıyı açmaya gitti. Kapı açılma sesinin ardından bir çift topuk sesiyle irkildim. Benimle beraber ailem de. Dışarıdan içeri dezenfekte olmadan girdi çünkü.

Kapıda mankenlere taş çıkartacak kadar güzel kadını görünce Pars abim bir anda ayağa kalktı. Onunla beraber hepimiz kalktık.

"Nefes?"

"Sevgilim."

Sevgiyle kalın ❤️

Cehennemde Doğan GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin