Bölüm 24

316 9 4
                                    

Ramazan-ı şerif mübarek olsun. Rabbim tuttuğumuz oruçlarımızı kabul etsin 🤲

Üç gündür hastaneden hiç ayrılmadık. Üç gündür Güneş'in odasının önünde nöbetleşe duruyoruz.

Doktor odadan çıkarken Güneş'in hiçbirimizi istemediğini odaya girmememiz gerektiğini tembihledi.

Eskiye dönmemek için babam hemen Gaye hanımı aradı. Durumunu anlattı. Gaye hanım müsait anında geldi. İçeri girdikten beş dakika sonra dışarı çıktı. Güneş onu da istememiş.

Ne yapacağımızı sorunca "zamana ihtiyacı var, hastalığını kabul etmekte zorlanıyor olabilir. Güneş güçlü bir kız. Sizi kendini hazır hissedince yanına alacaktır" deyip gitti.

Gidişinin üzerinden iki gün geçti ama hala hiçbirimizi istemiyor.

Elimiz kolumuz bağlandı. Pars abimi bile istemedi yanında. Abim öyle olunca tekrar sinir krizi geçirdi. Bir gündür de onu uyutuyoruz.

Annem çok etkilendiği için Erdeniz abim ve Egemen abimle beraber eve yolladık. Babam Pars abimin odasında ben de Güneş'imin odasının önündeyim.

Odanın önünde volta atarken aklıma fikir geldi. İleri de ki hemşireden kâğıt kalem rica ettim.

Aklımda ki fikri uygulamaya koyuldum. Kâğıda yazar yazmaz hemşireye teşekkür ettim.

Hızla Güneş'le ilgilenen hemşirenin yanına gittim. Kâğıdı ona verdim ve Güneş'e vermesini rica ettim.

Eğer bizimle konuşmak istemiyorsa en azından yazar diye düşündüm.

Kâğıda "annesinin canının içi, babasının gözünün nuru, Pars abisinin miniği, Erdeniz abisinin dünya güzeli, Egemen abisinin Güneş'i, Ardıl abisinin küçük kardeşi. Ne olursa olsun, ne yaşarsan yaşa biz senin daima yanındayız. Sen bizi görmek istemesen de biz kapının önünden bir an olsun ayrılmıyoruz.

Ne olur kendini mahrum etme bizden. Seni çok seviyoruz. Bize dönmeni bekliyoruz küçük kardeşim. Bizi daha fazla sensizlikle sınama" diye yazdım. Umarım işe yarar.

Hemşire odaya girdikten birkaç dakika sonra hıçkırarak ağlayan Güneş'in sesiyle odaya daldım. Ne olacaksa olsun artık. Dayanamıyoruz onun bu haline.

Beni görünce abi deyip daha fazla ağlayınca kollarımın arasına aldım. Göğsümde hıçkırarak ağlamaya başladı. Ben de sımsıkı sardım onu.

Sırtını sıvazlarken, saçlarına sayısız öpücükler konduruyorum. Bebek kokusunu hastanenin kötü kokusu bile örtememiş.

Üç günde ne kadar özlemişim. Kesik nefeslerinin arasında sürekli özür diledi.

"Özür dileme canım. Biz senin yanındayız. Seni çok seviyoruz. Ne olursa olsun yanında olacağız."

Başını göğsümden kaldırdı. Kehribarları kıpkırmızı olmuş güzel gözlümün. Yüzünün her bir kısmını öptüm. Alnını, yanaklarını, gözlerini, burnunun ucunu. Koklayarak öptüm. Öpücüklerim işe yaramış olacak ki gülümsemeye başladı.

Neler olduğunu sorunca yüzü asıldı. Kendini hızla geri çekti. Eskiye dönmesin diye sımsıkı sarıldım.

"Yemin ediyorum eğer istemezsen kimseye demem. Yeter ki anlat abine güzel gözlüm. Anlat ki yarana merhem olsun abin. Korkma bizden ne olur. Yanlışta yapsan daima senin yanında olacağız. Yeter ki kendinden mahrum etme bizi."

Anlattıklarını pür dikkat dinledim. Ne kadar öfkeden kudursam da dışıma yansıtmadım. Daha fazla korkmasına sebep olamam.

Anlattıklarını dinledikten sonra aramızda kalacağını bir tek izni olursa Erdeniz abime anlatacağımı söyledim.

İlk başta itiraz etti. "Bana güveniyor musun" diye sorunca başıyla onayladı beni. Bana, bize güvenmesi bizi çok mutlu ediyor.

"Sen her şeyi abine bırak güzel gözlüm. Herkesi tembih edeceğim. Kimse sana gelip hiçbir şey sormayacak. Sen de kendini bizden mahrum etmeyeceksin. Anlaştık mı küçük kardeşim?"

"Anlaştık abiciğim. Dinlediğin, yanımda olduğun için teşekkür ederim. Sizi üzdüğüm için de özür dilerim."

Burnunu sıkıp "özürlük bir şey görmüyorum ben, güzel bir kahvaltının çözemeyeceği hiçbir şey yok" deyip göz kırptım. Mesajımı anlamış olacak ki sevinçle onayladı beni.

Güneş'in bizim için bir şeyler yapması bizi çok mutlu ediyor. Eğer yaparsa ailemizin mutlu olacağını söyledim.

Aslında bir gülümsemesine de mutlu oluyoruz. Ama Güneş'te bizim için çaba gösterince mutlu oluyor. O yüzden böyle dedim. Yoksa onu yormak isteyeceğim son şey bile olamaz.

Yatağına yatırıp, üzerine örttüm. Uykuya dalana kadar da bir an bile bırakmadım elini. Ağlamaktan ve verilen ilaçlardan etkilenmiş olacak ki on beş dakika olmadan uyuyakaldı. Alnına buse kondurup sessiz bir şekilde çıktım odadan.

Hızla Erdeniz abime Güneş'in anlattıklarını yazdım. Bir de hemen gelmelerini.

Mesajı yolladıktan sonra babamların olduğu odaya girdim. Babamla Pars abimi sarılırken yakaladım.

"Bastım sizi."

"Ardıl oğlum, hiç şaka yapacak durumda değiliz. Lütfen."

"Yo, bence gayet de o havadayız."

Pars abim dişlerinin arasından "Güneş böyleyken nasıl eğlenelim" deyince sevinç sebebimi anlattım. Tabi sırrımızı söylemedim.

Abim ve babam hızla kalkmaya yeltenince onları durdurdum. Bana sebebini sorunca onlardan Güneş'e hiçbir şey sormamalarına dair söz aldım.

Abim "o iyi olsun da sikmişim sebebini" deyip hızla çıktı odadan. Babam başımın üzerinden öpüp teşekkür edince gururlandım.

Umarım bir daha beni evin uçarı çocuğu olarak görmezler. Ben de artık abiyim canım.

Ailemize yeniden neşe geldi. Hepimiz çok mutluyuz Güneş'e tekrar sarılabildiğimiz, görebildiğimiz için. Pars abim pek sevinemedi o ayrı. Güneş nasıl bir kinciyse olaydan önce ki durumu unutmamış.

Abime "sana hala kırgınım ama çok özlediğim için şimdilik kırgınlığımı unutacağım ama eve gidince yine kırılacağım" deyince hepimiz kahkaha attık Güneş'in söylediklerine.

Aklınca trip atacak abime. Biraz da Pars abim sürünsün. O bize az nispet yapmadı ilk zamanlar.

Kendi kendimi gaza getirip Güneş'e "arkandayım abim senin, istediğin kadar süründür abimi" deyince Pars abim enseme acıtmayacak şekilde vurdu. Güneş tepki verince öpücüklerine kaldığı yerden devam etti.

Onu yeniden görünce Güneş'i baya bir öpücüğe boğduk. Nasıl olsa hastanedeyiz. Büyük ihtimalle kendini pis hissediyor. Bizde birazcık bu fırsatı kullanıyoruz. Gerçi cimcime halinden gayet memnun. Kahkahaları tüm odayı dolduruyor.

Umarım en kötü günlerimizin sonu her daim mutlulukla biter. 

Sevgiyle kalın ❤️

Cehennemde Doğan GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin