28. Bölüm

1.2K 111 10
                                    

Hande Baladın

Gözlerimi açtığımda saat 9'a geliyordu bugün tatilin son günüydü. Bir aksilik olmazsa öğleden sonra yola çıkacaktık. Simge geç yatmış olmalıydı yoksa şimdiye çoktan kapıma dayanırdı. Telefonumu alıp whatsapp'a girdim. Zehra'ya kahvaltıya gitmeyi teklif edecektim ama dün gece o kadar garip bir geceydi ki ne yazmam gerektiği konusunda en ufak fikrim yoktu. Klasik bir giriş en güvenli yol gibi duruyordu.

" Günaydın."

Acaba çok resmi ve sade mi olmuştu?. Gerçi daha beni affettiğini söylememişti üzerine gidip bunaltmanın da bir anlamı yoktu. Telefonum titrediğinde hemen elime aldım.

" Günaydın."

" Acaba bu sabah kahvaltıda bana eşlik etmek ister misin diye merak etmiştim."

Bu defa cevap çok daha hızlı geldi.

" Kızlara sözüm var, hatta birazdan çıkacağım üzgünüm. Belki sonra?."

Yüzüm düştü, ama en azından açık kapı bırakıp daha sonra gidebiliriz demişti.

" Anlaştık. Aslında dün geceden sonra bu sabah ilk gördüğüm yüz seninki olur diye umuyordum."

" Belki yeterince hızlı olursan lobide görebilirsin."

Hızla yataktan kalkıp banyoya koştum. Yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçalarken bir yandan da üzerimi değiştiriyordum. Hızla hazırlanıp telefonumu yataktan geri aldım ve koşarak odadan çıktım. Asansörü bekliyordum ama ne zaman hızlı olmanız gerekse o asansör gelmek bilmezdi. Tekrar koşarak merdivenlere yöneldim tüm hızımla son kata geldiğimde Zehra, Ebrar ve gereksiz insan Hale dışarı çıkıyorlardı.

" Zehra "

Nefes nefese seslendiğimde bana döndü. Kızlara bir şeyler söyleyip bana doğru yürüdü, önümde kalan son üç basamağa basmadan direkt merdivenlerden aşağı zıpladım.

" Yavaş düseceksin."

" Biri hızlı olmam gerektiğini söyledi."

Elim hâlâ karnımdaydı. Derin bir nefes verip gülümsedim.

" Geleceğini söyleseydin beklerdim."

" Ne bileyim öyle diyince panikledim, neyse hem spor yapmış oldum iyi geldi."

" İki kat koştun mu gerçekten." Başımı salladım ve uzanıp elini tuttum.

" Yani bu kadar koşmuşken seni dışarı çıkaran ben olmak isterdim ama Hale hanım benden önce davranmış."

" Hiç zaman kaybetmeden kıskaçlığa mı başladın." Alt dudağımı ısırıp güldüm.

" Tamam bir şey demedim." Ellerini çekip o da gülümsedi.

" Ben dün sana çok mu yüz verdim."

" Yani çok yüz verip vermediğini tam hatırlayamadım ama, çok güzel bir öpücük verdin o hâlâ aklımda."

Eliyle omzumdan itti. Gülerek tekrar yaklaştım ve sıkıca sarıldım.

" Seni özledim, o yüzden değil iki kat buradan İstanbul'a kadar bile koşarım."

Gözlerinin içi gülmüştü bu defa. Bu görüntüyü sürekli görmek için her şeyi yapabilirdim. Cevap vermeyeceğini anladığımda dışarıda bekleyen kızlara çevirdim başımı. Tekrar Zehra'ya dönüp gözlerimle dışarıyı işaret ettim.

" Ebrar'ı bekletme daha fazla, düşman olmayalım şimdi durduk yere acıkınca canavara dönüşüyor."

" Sadece Ebrar'ı mı bekletmeyeyim."

Kusursuz / HanZehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin