3. Bölüm

1.2K 96 9
                                    

Zehra Güneş

Ebrarla kapıdan girdiğimiz anda Hande beni yine etkisi altına almıştı. Masada ki herkesle selamlaşmış ve sarılmıştık, ona nasıl davranmam gerektiği konusunda bir fikrim yoktu. Kimsenin bizim yüzümüzden gerginlik yaşamasını istemiyordum. Elimi uzatsam havada bırakabilirdi, ya da arkamı dönüp bir sohbete katılsam ondan bu kadar uzaklaştığımı düşünmesini istemiyordum. Kendi içimde çelişirken "selam." demesiyle bir an için afalladım, Beklemediğim bir tepkiydi hemen kendimi toparlayıp "selam." demekle yetindim. Ardından hızla kızlara dönüp sohbetlerine katıldım. Handeyi çok özlemiştim onunla konuşmak, gülmek bir bakışımdan ne hissettiğimi anlaması çok özel duygulardı benim için. Masada gözlerim arada onun olduğu yöne kayıyordu, gülerek eşlik ettiği sohbet baya hoş olmalıydı onu mutlu görmek beni de mutlu ediyordu. Beni bir anda yalnız bırakması yani bıraktığını sanması onun için büyük bir yüktü bunu bana olan kaçamak bakışlarından bile fark ediyordum. Suçluluk duyduğu belliydi ona böyle hissettirmek hakkım değildi. Suçluluk duyuyordu çünkü onunla arama mesafe girince kocaman bir boşluğa düşmüştüm berbat haftalar geçirmiştim ama o buna neyin sebep olduğunu bilmiyordu beni yarı yolda bıraktığını düşünüp yanımda olmadığı için suçlu hissediyordu sadece. Kaan'la çıkmaya başladığımızda yaşadığım her şeyi gözüne sokmuştum adeta, bu durumu o kadar abartmıştım ki yaptığım hatayı bir anda hayatımdan çıkıp benimle iletişimi kestiğinde fark etmiştim. Yüzsüz gibi konuşmak istediğimde haklı olarak mesajlarıma bile cevap vermemişti ama işte bugün buradaydık. Yine birlikte aynı forma için ter dökecektik umarım bu birliktelik aramızdaki buzların erimesine yardımcı olurdu.

Eda ablayla verdiğimiz röportaj bitiminde telefonuma gelen ve susmak bilmeyen bildirimlere baktım. Tabi ki başkası olamazdı Kaan konuşmak için dışarıya çağırıyordu. Ebrara hemen haber vermek için arayacaktım ama Handeyle birlikte oturduklarını gördüm dışarıda olduğuna dair kısa bir bilgilendirme mesajı atıp çıktım.

" Sonunda gelebildin Zehra saatlerdir sana ulaşmaya çalışıyorum."

" Bu gün hepimiz için önemli bir gün Kaan, boş vaktim yok."

" Boş vakit mi?. Biz birlikteyiz biliyorsun değil mi bu durumu boş vakit olarak mı tanımlıyorsun."

" Biz ayrıldık Kaan."

" Bir şans vereceğini söylemiştin."

" Hayır düşüneceğimi söylemiştim, düşündüm ve artık sana karşı bir duygu hissetmediğime emin oldum."

Söyledikrim Kaan'ı epey şaşırtmıştı ilişkimize bir şans daha vereceğim konusunda çok emindi. Zaten bitmiş bir ilişkinin sınırlarını zorluyorduk.

" Zehra saçmalama lütfen, gel daha sakin bir yere gidip konuşalım."

" Konuşacak bir şey yok konuşmamız gereken şeyleri konuştuk zaten, denedik işte olmuyor zorlamanın bir anlamı yok neden anlamıyorsun."

" Anlıyorum Zehra ama biliyorum sadece kafan karışık, böyle bir kararı hemen alamazsın hadi daha sakin bir yere gidip konuşalım."

" Arkadaşlarımın yanına dönmem gerekiyor, hemen alınmış bir karar değil bu hatta geç alınmış bir karar daha önce bitmeliydi."

" Ne dediğinin farkında mısın, hadi yürü konuşacağız."

Kaan'ın sesi gerektiğinden yüksek bir tondaydı. Sinirlendiği çok belliydi ama gerçekler bunlardı ve yüzleşmesi gerekiyordu. Daha fazla olay çıkamaması için kendimi sakin tutmalıydım, yoksa tüm geceyi berbat erebilirdi.

" En iyisi ben içeri gideyim, sen de sakinleş ve evine git üzgünüm ama konuşacak bir şeyimiz kalmadı."

İçeri geçmek için arkamı döndüm, ilerleyecekken Kaan beni kolumdan tutup sert bir sekilde kendine çekti.
Hiç bir tepki veremedim ortam hiç uygun değildi sinirlerime hakim olman gerekiyordu, Kaan'a olan öfkeli bakışlarımı Handenin sesi böldü.

Kusursuz / HanZehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin