Vasat bir antrenman ve berbat bir maç geçirmiştim. Zehra ve Ebrarla olanlar yetmiyormuş gibi maçtan önce Gio'nun aşırı moral bozan açıklamaları beni iyice dibe çekmişti. Kimseyle konuşmak istemediğim için soğuma bile yapmadan bir kaç imza verip soyunma odasına geçtim. Sinirle eştalarımı alıp otobüse gitmek için kapıya yöneldim tam bu sırada Zehra ve Ebrar gelmişti. Kısaca beni süzüp hızla içeri giren Zehranın aksine Ebrar kapıda dikiliyordu. Şu an sinirlerim tepemde olduğu için bana bulaşmaması gerektiğini bildiğinden Zehra kendini kurtarmıştı. Kapının önünde bana boş boş bakan Ebrara diktim ben de gözlerimi.
" Çekilsene Ebrar." Tereddütle bir adım yana kaydı ama hâlâ tam anlamıyla yolumu açmış sayılmazdı. " Çekilsene Ebrar geçeceğim." Bu defa tamamen kapıdan çekildiğinde tam yanından geçerken kolumdan tuttu. Bu hareketi kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. Hızla kolumu kendime çektim.
" Ne yapıyorsun."
" Sakin ol Hande sadece iyi misin diye soracaktım kötü bir amacım yoktu."
" Sorma." Yanından geçerken hafif omzuma çarpıp çıktım kapıdan. " Biz düşman değiliz farkındasın değil mi." Arkamdan seslenmesini duymama rağmen duymazlıktan gelip yoluma devam ettim. Otobüse binip arkadaki koltuklardan birine oturdum ve hemen kulaklığımı takıp kendimi müziğe verdim. Otobüste tek başıma geçirdiğim 10. dakikada nihayet otobüs yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Telefonu elime alıp gelen bildirimlere baktım. Hakaret, aşağılama ve daha bir sürü anlamsız eleştiriyle karşılaşmayı beklemiyordum ama kendimi okumaktan geri tutamadım. Bu kadar hakaret ve eleştiri alacak ne yapmış olabilirdim bizimde birer insan olduğumuzu unutuyorlardı. Kaşlarımı çatıp sinirle telefonu sıktım bu sırada telefon elimden çekildi kafamı kaldırıp telefonumu alan kişiye baktım.
" Bu saçmalıkları okumamalısın."
" Zehra ver telefonumu." Telefonu tuş kilidi yapıp bana uzattı telefonumu aldığımda gitmesini beklerken yanıma oturdu. " Oturabileceğini söylemedim." Kaşlarını kaldırıp bana baktı. " Ben de sormadım zaten." Sinirle güldüm.
" Zehra uzatmayalım kalkar mısın."
" Kalkamam Hande yanında olmama izin ver lütfen. Söylediklerim için çok pişmanım."
Cevap vermeden müziği açtım ve kafamı geri yaslayıp gözlerimi kapattım. Bir iki dakika sonra kulaklığımın çıkarılmasıyla gözlerimi açtım.
" Ne istiyorsun Zehra." Konuşmadan kulaklığının tekini uzattı. Bıkkınlıkla nefes verim uzattığı kulaklığı alıp taktım ve yeniden geriye yaslanıp gözlerimi kapattım. Şarkı başladığı anda yüzümde bir gülümseme olmuştu.
Bakma bana öyle
Dolu dolu gözlerle
Gel barışalım
Tanışalım yenidenYapma ama böyle
Onu bunu boş ver de
Gel uzun uzun bakışalım yenidenBiz hem dost hem düşman
Hem haklıyız hem pişman
Yorsa da savaşmak
Savaşmaktan zor barışmakGülerek gözlerimi açıp Zehra'ya doğru döndüm, o da bana bakıyordu.
" Ne demek istiyorsun." Ne demek istediğini biliyordum ama ondan duymak iyi hissettirecekti.
" Seninle barışmak savaşmaktan daha zor diyorum." Gülümsedim elini gamzeme götürüp okşadı.
" Lütfen benden zaman isteme çünkü artık bu zamanı verecek gücüm yok."
" Öyle söylemem gerekirdi asıl ben özür dilerim sana seni terk etmişim gibi hissettirdiğim için. O an tek amacım daha mantıklı düşünebilmek için biraz uzak kalmaktı." Gülerek bana baktı biraz yaklaşıp kulağıma eğildi. " Hem haklıyız hem pişman yani." Hafifçe kafamı sallayıp yüzüne döndüm yakınlığı bile başımı döndürüyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/318959896-288-k111418.jpg)