Bölüm 9

93 5 0
                                    

Hızla çantasını alıp dışarı çıktığında sözlerinin ağırlığıyla öylece durdum bir süre. Yorulmuştum. Hem de çok yorulmuştum. Yıllarca en güçlü olmak zorunda hissetmekten çok yorulmuştum. Annem geceleri ağlarken onu görmemiş gibi davranmaktan, o iyi değil diye Zümra'yı sakinleştirme görevinin bana kalmasından, babasızlığımızdan vurmaya çalışan çakallara karşı dimdik durmak zorunda hissetmekten, evin otoritesi olmam gerektiğini bilmekten... Zoruma gidiyordu. Bende çocuk olmak istemiştim. Bende ağlamak, güçsüz olmak, sığınmak istemiştim. Adaletin rüzgârı bize esmiyordu işte.

Sıktığım çenemle başımı kaldırıp boncuk gözleriyle beni süzen kıza baktım. Zümra'nın peşinden gidebilirdi ama o öylece durmuş beni izliyordu. "Durma söyle" dedim gözlerine bakarken. "Zümra'nın haklı olduğunu, herkesi sorumluluğum altına alamayacağımı söyle."

"Zümra haklıydı Aziz. Ve evet herkesi sorumluluğun altına da alamazsın. Bunu sana bende defalarca söyledim. Seni eleştirmek için yapmıyoruz bunu. Yorulmadın mı artık? Anlıyorum sorumlu hissetmen için çok geçerli sebeplerin var ama kendini de düşün biraz. Herkesi kollamaya çalışırken aslında sadece sıkboğaz edip kendinden uzaklaştırıyorsun. Sende henüz çok gençsin. Biraz hayatına bak. Zaman yerinde durmuyor. Gözünün önündekileri kaçırıyorsun."

Umay anaç bir tavırla konuşurken bakışlarım hala gözlerindeydi. Kırgınlık dolu ifadesi hevesli bir ifadeye evrilirken ben içeriden kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Haklıydı ama böyle yetişmemiştim ben. Hayran olarak büyüdüğüm amcalarım bile "evin erkeği olacak Aziz Kurt. Kardeşine çok iyi bakacak" diyerek büyütmüşlerdi beni. Annem ve teyzemler kızları bana emanet ederken "gözün üzerlerinde olsun Aziz. Bir araya geldiklerinde gözleri hiçbir şeyi görmüyor. Başlarına bir iş açmasınlar" diye uyarmışlardı hep. Şimdi nasıl önüme bakmamı bekleyebiliyorlardı?

"Yetiştirildiğim bu hayat şeklinden nasıl çıkayım Umay? Yıllarca evin erkeği olmam beklendi. Yıllarca sizinle ilgilenmem istendi. O zamanlar bana ihtiyacınız oluyor diye herkes bu duruma alışmıştı. Şimdi siz büyüdünüz diye nasıl bir anda elimi çekip önüme bakacağım? Sorumluluk hissi yakamı bırakmıyor. Anlatamıyorum. Bana da zor... Bana da yazık."

İlk kez böyle açıkça paylaşıyordum hislerimi biriyle. Annemle Zümra üzülmesin diye kalbimdeki ağırlıktan hiç bahsetmezdim. Sahra'da dolduğum nadir anlara şahit olmamıştı. Umay ise her seferki gibi şaşırtıyordu beni. Farklıydı. Farklı olmasına bir kılıf uyduramayacağım kadar farklıydı. Sanki otursak saatlerce konuşurmuşum gibi hissettiriyordu. Sanki anlarmış gibi bakıyordu. Bakmamalıydı.

"Bizi koruyup kollamanı hala seviyoruz" dedi merhametle. "Ama sen zamanın ilerlediğini, büyüdüğümüzü, eskiden sana koştuğumuz her durumda artık sana gelmemizin gerekmediğini kabul etmiyorsun Aziz. Zümra baskılanmış hissediyor eminim ki. Ona karşı yapmaya çalıştığın şey korumacı bir abilik ise onun böyle düşünmediğine eminim."

"Sen ne hissediyorsun?" dedim birden konuyu ona çevirip. Zümra ile zaten konuşacaktık ve o benim ikizimdi. Umay'la bu aralar gerilen aramız yüzünden böyle bir şansım olmayabilirdi. Bu soruyu beklemediğini gözlerinden anlayabiliyordum. Şaşkındı. Düşünceliydi. "Bana da abilik mi yapmaya çalışıyorsun?" dedi benim yaptığım gibi yapıp okları bana çevirerek. Buruk bir tebessümle başımı iki yana salladım. Konunun abilik olmadığını bilmesi gerekiyordu.

"Güzel" dedi aynı buruk tebessümle. "Çünkü senden abilik istemiyorum. Senden sorumluluğun olduğum için gelen bir ilgi istemiyorum Aziz. Ben olduğum için korumacı ol istiyorum. Ben olduğum için sorgula istiyorum. Annem tembihledi diye değil. Babam sana güveniyor diye değil. Umay olduğum için yap istiyorum. Bir abiye ihtiyacım yok. Sana ihtiyacım var. Aziz Kurt olarak..."

A.K.A IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin