Bölüm 23

96 3 0
                                    

"Benim gözüm arkada değil. Ama hep kızımın üzerinde olacak. İnsan elinde büyüttüğü evladının damadı olmasını her zaman yaşayamaz. Şükür ki her şeyini bildiğim, güvendiğim, emanetime iyi bakacağına kefil olduğum birisin. Umay'dan önce seni aldım kucağıma. Umay'dan önce Zümra baba dedi kucağımda. Bende yeriniz büyük. Hafta içi gelin usulünce isteme yapalım."

💫

Bir hayattan en fazla ne istenebilirdi? Huzur? Saadet? Para? Sağlık?

Hepsi bir yana karşımdaki görüntü geriden başladığımız bu hayatta istediğim her şeyin birleşimi gibiydi. Beş gün içinde yapılan isteme, dini nikâh ve resmi nikâh işleri bitmiş, çocukluğumuzun birlikte geçtiği kızla, babamın arabasıyla, babamla annemin hikâyesinin başladığı yere doğru yola çıkmıştım. Arkamızdan ise Tuğrul amcam, Yakut teyzem ve annem vardı. Haftanın en güzel olaylarından biri ise ikizim ve Alpay'da bir nikâhla evlenmeye karar vermişlerdi ve aynı gün atmıştık sonsuz imzaları. Onları Ankara'ya yolcu edip Diyarbakır'a doğru yola çıkmıştık bugün de.

Daha ne olabilir derken ise Seferoğlu "karargâh komutanı Asil Kurt'un son yaşadığı evi seve seve sana vereceklerini söyledi. Her şeyiniz hazır. Valizinizi alın gidin. Allah utandırmasın oğlum" demişti. Elini zorla öpüp "güvenini boşa çıkarmayacağım başkan" dediğimde ise alnımdan öpüp "hiçbir zaman bunu yapmadın zaten. Umay'ı iyi koru yeter. Her zaman elim üstünde olacak" dedi. Bunu biliyordum.

Tüm bu hız başımızı döndürse de artık kendi hayatımızı kurmaya gidecektik. Umay başındaki tehlikeyi bilmiyordu. Zaten söylemeye de niyetim yoktu. Ne olursa olsun ona siper olacaktım. Gözlerimi yoldan çekip ona çevirdiğimde bir çocuk gibi kıpırdanıyordu yerinde. Bu görüntü yüzümü gülümsetirken "canım?" dedim dikkatini çekmek için. Kocaman gözleriyle bana dönmüştü hemen. "N'oldu?" dedi şaşkınca. Kesinlikle heyecanlıydı. Büyük bir tebessümle baktım şaşkın bakışlarına.

"Üçüncü molamızdan beri pek bir hareketlisin. İyi misin?"

"Sana da tuhaf gelmiyor mu? Tüm bu şeyler... Evlendik resmen! Bir haftada herkes yolunu çizdi. Zümra Ankara'ya gitti. Biz... Biz nasıl bunu başardık? Atandım ben! Bir anda oldu her şey. Sanki farklı hayatlara sürüklendik ama hiç ayrılmışız gibi gelmiyor. Sanki şimdi daha bir bütünüz gibi hissediyorum. Ayrıca... Her şeyin başladığı yere gidiyoruz! Amcamla teyzemin yaşadığı ev evimiz olacak. Senin doğduğun ev! Tüm bunlar... Hepsi... Bilmiyorum çok hızlı her şey."

Öyle heyecanlıydı ki bağırarak ve nefessiz konuşuyordu. Aynı hevesle dinledim hayat arkadaşımı. Haklıydı. Koltukta daha da küçülürken parmağındaki yüzükle oynamaya başlamıştı. Bakışlarımı yola çevirip "hayatın bizi sıfırdan başa gönderdiğini düşünüyorum bende. Sanki annemle babama verilen şansın ikincisini yaşıyoruz. Bu kez hüzünlü bitmeyecek. İzin vermeyeceğim. Söz" dedim son sözümü ne için verdiğimi bir tek ben bilerek.

Birkaç saniye sessizlik olurken elimin üstünde hissettiğim minik el ile bakışlarım tekrar ona dönmüştü. Bir kedi yavrusu gibi bana çevirdiği boncuk gözlerinde tedirginlik vardı. "Ne iş yapacağını hiç sormadım sana. Asil amcam gibi beni bırakıp gitmeyeceksin değil mi Aziz?" dediğinde olayı böyle anlamış olması biraz da olsa işime gelmişti. Ona kendisinin tehlikede olacağını söyleyemezdim. O yüzden elimi elinin altından çekip üste koydum ve güven verircesine sıktım.

"Sana söyledim ufaklık. Masa başında olacağım. Askeriyede bulunacak olmam mühendis olacağım gerçeğini değiştirmeyecek. Bilgisayar ve ben, bu kadar olacak. Seni bırakmam. En mutlu zamanlarımız olması lazım şu an. Bunları düşünme olur mu? Biz çok mutlu olacağız."

A.K.A IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin