"Burası askeriye Zümra" dedi ciddiyetle. "Seni burada görmek hoşuma gidiyor ama burası erkek yurdu. Neyin ne olduğunu bilecek kadar aklım var. Bu tabir için de özür dilemeyeceğim. Sen buraya geldiğin sürece yengesin. Herhangi birinin farklı bakması tahammül edebileceğim bir durum değil."
Sanırım aklımı kaybetmemi istiyordu. Her seferinde soğukkanlı bir şekilde üste çıkmayı başarması artık savaş boyalarımı sürmem gerektiğini bağırıyordu beynimde. Annesinin çingene kızı olmam gereken durumlar peyda oluyordu sürekli. Her seferinde utanıp kaçamazdım. Zühre Kurt'un kızıydım ben. Haksız da olsam çingenelikle üste çıkmalıydım.
"Ama yenge değilim" dedim meydan okuyarak. "Kısmetimi kapatamazsın doktor." Alpay sinir emareleri göstererek kaşlarını çatarken "iş konuşuyoruz sanıyordum?" dedi sabrının son kırıntılarıyla. Daha da üste çıkmak için "hep iş konuşan sıkıcı biri olmadığımı söylemiştin az önce" dedim gözlerinin tam içine bakarken. Kaşları havalanırken dili agresif bir şekilde dudaklarında gezindi.
"Utangaç olmadığını kanıtlamaya çalışırken kurduğun cümleleri seçemiyorsun ama ben bu oyuna gelmeyeceğim. Benim yanımda olduğun sürece, burada ve her yerde yenge olacaksın. Kısmetlerin cehenneme gidebilir. Seni kendime istiyorken başkaları için çekingen olmayacağım."
İş inatlaşmaya dönüyordu ve artık bende arsızlaşıyordum. Sözleri kalbime işlese de utanmamak için kendimi şartladığımdan öfkeyle soluyup "değilim yenge falan" dedim bastırarak. O da aynı meydan okumayla "öylesin" dedi. Bakışlarımızın arasında elektrik akımı varken şaşkınca bizi izleyen Süleyman'ın masumca "isterseniz amcaoğlu olun ama Allah için bana şu ağrı kesiciyi yapın, Allah için" demesi bile kesememişti bu elektriği. Kalbim sıkışıyordu. Meydan okuma konusunda istikrarlı değildim ki ben. Devam etmek için üstün bir çaba sarf etmem gerekecekti.
Pes ettiğimi görmemesi için öfkeyle elindeki ampulü aldım ve ağrı kesiciyi iğneye çekip Süleyman'a yöneldim. Gözleri korkuyla açılan asker "anlıyorum, tutkulu bir ilişkiniz var ama Alpay'a sinirlenip beni gözden çıkarmanız ne kadar doğru hocam? Bırakın şehit olarak öleyim be" deyince ciddiyetimi bozmadan "kalçadan yapacağım. Dönün" dedim. Süleyman ciddiyetimi görüp el mahkûm arkasını dönerken el çabukluğuyla iğneyi yapıp "geçmiş olsun" dedim ve arkama döndüm. Hayretle beni izliyordu. Beni her gelişimde utandırmayı başardığı için bu kez meydan okumam değişik gelmişti eminim ki. Geri adım atmaya niyetim yoktu.
"Yine de bir tomografi çektirin. Ağrı kesiciden sonra geçmezse ciddi bir durum olmasını istemeyiz."
Süleyman şaşkın bakışlarla yattığı yerden kafasını kaldırıp "eliniz hafifmiş hocam. Alpay hıncını çıkarıyor bazen bizden. Keşke siz çalışsanız burada" deyince Alpay "oğlum seni geri gönderirim bak Çağrı komutanın yanına ha. Aranma" diyerek ona gözdağı vermişti.
"Ben bugün çok kalmayacağım" dedim birden konuya atlayarak. Aslında kalmak istiyordum ama ortam tuhaf bir hal almaya başlıyordu. Ayrıca Aziz yeterince gözümü korkutmuştu bu konuda. Annemden gizli iş yaptığımda başıma bir iş gelmesi gibi huylarım da vardı ayrıca. O yüzden daha fazla bu kafa karışıklığına devam etmemeliydim.
Öfkesi aniden afallamaya dönen Alpay "neden?" dedi sakince. İçten içe kalmamı isteyen bir çocuk gibi çıkmıştı sesi. İçimden geldiği gibi davranıp "Aziz biraz sorun çıkarıyor bugünlerde. Ayrıca anneme yalan söyleyerek evden çıkmış olmanın vicdan azabını yaşıyorum. Geç kalıp daha da başıma iş almayayım" diyerek açıklama yaptım. Normalde ona ümit verecek her türlü kişisel muhabbetlerden uzak duruyordum ama girişteki muhabbetinden sonra bir şeyler paylaşmak istemiştim.
"Başın derde girsin istemem ama keşke kalsaydın. Yeni geldin zaten."
Hevesi yerli yerindeydi. İçi parlayan gözleriyle bakıyordu gözlerime. Tebessüm etmeden edememiştim. İşte benim meydan okumalar da buraya kadardı. Zaten o da çoktan gardını düşürmüştü. Başımı Süleyman'a çevirip tekrar ona döndüm ve "eğer tek işin Süleyman'sa bir çayını içerim doktor" dedim ılımlı bir sesle. Yüzüne yayılan tebessümü izlemek keyifliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A.K.A II
TeenfikceBabasızlığın yükünü doğmadan sırtına yüklenenler... Biz bundan ibaretiz. Şehit oğlu - Şehit kızı denilerek şerefle anılan ama çocuk olması yasak olanlar... Anneleri üzülmesin diye şımaramayanlar... Baba figürünü filmlerden, kitaplardan bilenler... İ...