FİNAL

59 1 0
                                    

"Bu kadına zerre inanmıyorum" dedi tükürürcesine. Sonrasında ise dolu gözleri masumca beni buldu. "Ama bu evlilik kaç yalan üzerine kuruldu Aziz? Sevgine inanıyorum ama yalanlar... Nasıl devam edeceğiz? Ölecek bile olsam yüzüne güvenle bakabilmeyi isterdim. Sen bize ne yaptın?"

Cevabım yoktu. Hislerimde samimi olsam da ona yalan söylemiştim. Beni anlamasını ümit etmekten başka çarem yoktu. Tüm bunlar önceliğim de değildi zaten. Onu kurtarmalıydım. Ekip uğraşırken oyalayabildiğim kadar oyalamalıydım şeytanı. Tolga sanki bunu duymuş gibi "hiçbir yerde yok anasını satayım! Uzaya mı çıktın be kadın?" diye söylenince cevap bekleyen Umay'a döndüm.

"Kendimi savunmayacağım. Seni çok seviyorum. Tüm bunlar bittiğinde beni anlamanı istiyorum sadece. Şu an tek amacım seni sağ salim bu caninin elinden almak ufaklık. Özür dilerim."

Umay sessiz gözyaşları arasından hayal kırıklığıyla bana bakarken "bitti zaten her şey" dedi kısık sesle. "Öldürecek beni. Bir önemi yok. Gördüğüm son yüz olmanı evlenmeden önce istemiştim Allah'tan. Ama seni bir yabancı olarak göreceğimi düşünmemiştim. Yalanların içinde avutulmayı beklememiştim. Babam gerçekten kızını öldürdü mü? Bunu da duymak istiyorum."

Ben kasılmaktan ağrımaya başlayan çenemle öylece dikilirken Tunç amca hızla ekrana yaklaşıp "kendine gel Umay!" dedi yüksek sesle. "Seni alıkoyan kişi bir vatan haini! Kızının nasıl öldüğünü herkes biliyor! Kendisi de gayet iyi biliyor! Onun lafıyla babana ve kocana cephe alamazsın! Nasıl bir durumun içinde olduğunun idrakine var!"

Amcam bana bakmıyordu. Kadının laflarında zehirli sözcükler de vardı çünkü. Babamın yaşıyor olması fikri aklımdan çıkmıyordu söylediğinden beri. Önceliğimi Umay'a vermeliydim. Ne olursa olsun önce onu canlı bulmalıydım. Sonrasında hem albay meselesini hem de babamı amcamla konuşacaktım. Beni bile böyle etkilemişken Umay'ın sorgulaması ilginç gelmiyordu o yüzden.

"Baskın yapıp onlarca kişiyi öldürdüğü köyde baban köy halkını korumak için ateş emri verdiğinde peşinde sürüklediği hasta kızı da öldü. Onun saplantılı bir vatan haini olması öldürdü kızını! O gün o köyde bir sürü çocuk katledildi! Kızı da böyle bir caniyle yetişmekten kurtuldu böylece. Şimdi mantıksız lafları kes ve sakin ol."

Kadın gözü dönmüş bir şekilde ekrana eğilip "kızım hakkında konuşma komutan! Sizin benimle iyi geçinmeniz gerekiyor! Damarıma basarsan canlı canlı doğrarım bu kızı burada! Size yeterince tolerans gösterdim. Yeter bu kadar. Vedalaş karınla" diyerek hızla Umay'ın arkasına ilerledi. Umay panikle kıpırdanıp "yapma! Bırak!" diyerek karşı koymaya çalışsa da gücü yetmezdi. Yerimde duramazken "seni gebertirim! Girdiğin deliği bulur çıktığın yere kadar kovalarım gerekirse! Seni ellerimle öldürürüm! Duydun mu?" diyerek bağırıyordum.

"Aziz" dedi Umay titrek bir sesle. Kızgındı. Kırgındı. Güveni kırılmıştı ama yine bana sığınan o kızdı. Başımı hızla iki yana sallarken "izin vermem Umay. Korkma. Bir şey yapamaz sana. Korkma canımın içi" diyerek teselli ediyordum. Buradan hiçbir şey yapamazdım. Elim kolum bağlıydı ve bu inanılmaz canımı sıkıyordu. Kadın belinden çıkardığı silahın kilidini açıp Umay'ın kafasına dayadığında gözleri sımsıkı kapanmıştı. Kalbim patlayacak gibiydi.

"İyi bir insan olduğum için seni canlı canlı doğramayacağım küçük kız. Bu da sana son kıyağım."

Artık diklenemeyeceğimi bildiğimden "ne istiyorsun söyle! Ne istiyorsan yaparım! Beni al! Tek gelirim! Umay'ı bırak! Para, kaçacak imkân, af... Ne istiyorsan! Bırak Umay'ı ne olur!" diye bağırmaya başladığımda şeytansı gözleri keyifle kısılmıştı. Amcam omzumu sertçe sıkarak uyarsa da umurumda değildi. Dediklerimi yapardım. Yeri bulunamazken öylece ölümünü izleyecektim. Gurur yapacak halim yoktu. Blöf işlemiyordu. Tehdit işlemiyordu. Yalvarmamı görmek istiyorsa görecekti.

A.K.A IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin