Umay nihayet derin nefesler alarak korku dolu bakışlarını bana çevirdiğinde ne kadar dağıldığını görebilmiştim. Ne bekliyordum ki? Seferoğlu ne bekliyordu? Ufaklık dediğim, gözümden sakındığım, göğsüme sığındığı yıllarda korkudan kuş gibi çarpan yüreğini hissettiğim kızı bu işe sokarken ne bekliyordu? Bütün odayı kurşuna dizerdim gözlerindeki korku yüzünden.
"Az kaldı Meryem" dedim Arapça. "Çıkacağız buradan. Sen sadece sakin ol olur mu? Söz veriyorum bir daha böyle bir ortama düşmeyeceksin. Ama şimdi bana destek olmalısın. Konuşacağız. Lütfen kendine gel. Bana lazımsın."
Umay bu kez gözlerini sımsıkı kapatıp açtı ve derin bir nefes daha aldı. Gözleri bir kez daha masaya düşen iki kafaya iliştiğinde irkilerek Dimitri'ye döndü ve "işin gizli dosyalar kısmında devreye girerim. Ubeyd beni öyle kıskanır ki böyle işlere sokmaz. Şaşırmam çok normal. Alışkın değilim" dedi sesi titrerken. Midesinin bulandığını görebiliyordum. Kaşları çatıktı ve kanlı masaya bakamıyordu.
"Listenin fazlalığı silindiğine göre devam edebiliriz o zaman. Açıkça konuşacağım. Türkiye'de ünlü isimler dışında satış yaptırdığımız köklü çeteleri biliyorsunuz. Devlet halkı bilinçlendirmeye çalışıyor. Buna izin veremeyiz. Daha kalitesiz ürünü daha ucuzdan vereceğimiz ekipler kuracağız. Bu bizim ve büyük patronun büyümesi için önemli bir kazanç sağlayacak."
Öldürülen adamlar listeden profesyonelce silinmişlerdi Anka timi tarafından. Boş yere güvendikleri ortaklarını öldürmüşlerdi. Ayrıca Gölge denen herife bu denli güvenip anında adam elemeleri de sapkın bir bağlılıktı. İçim huzursuzlukla dolsa da Umay'ı daha fazla korkutmamak için bir hayli rahat davranıyordum. Onun ise toparlanması uzun sürecek gibiydi. Toplantının geri kalanı boyunca her konuyu Seferoğlu ve ekibinin not ettiğini bilmenin rahatlığıyla dinlemiştim. Zaten odaya alındığımız ilk andan itibaren aradığımız adamlar olduklarını göstermişlerdi ama daha fazla bilgi daha fazla terörist demekti. O yüzden ara ara fikir belirtip ciddiyetle öneriler de sunmuştum bu süreçte.
"Biraz ara verelim. İki saati doldurduk. Büyük patronla görüşme yapacağım."
Dimitri'nin ayaklanmasıyla birlikte herkes ayaklandığında masada kalan tek şey iki ceset ve korku dolu gözlerini gizleyemeyen Umay'dı. Bir an düşünmeden bileğini tutup kaldırdım ve "Dimitri'ye seninle özel istişare etmek istediğimi söyle" dedim sertçe. Adını duyan Dimitri tilki misali bize dönerken Umay bacaklarında güç kalmamış gibi zorlanarak ona doğru birkaç adım atmıştı.
"Ubeyd bir istişare yapmak istiyor. Burada tek güvendiği kişi benim. Yalnız görüşebileceğimiz bir yer göstermenizi talep ediyorum. Güvenmiyorsanız odalarınıza sokmak zorunda değilsiniz. Birkaç dakikalığına kapıları açsanız da olur."
Toplantı tamamen bitmeden yalıyı terk etmek kesinlikle yasaktı ama güven kazanmak için bu seçeneği de sunması akıllıcaydı. Beklediğimden daha güçlü bir duruş sergiliyordu şu an karşımdaki ürkek ufaklık. Dimitri dişlerini dökme isteğimi kamçılayan sırıtışı ile onu belinden bir yöne doğru yönlendirip "gölgeyi öylece kafanızdan sallamanız mümkün değil. Çok korunaklı bir kişi olduğunu biliyorum. Biri çıkıp ben gölgeyim derse ona inanırım çünkü bunu gölge dışında biri söyleyecek donanıma sahip değil. O yüzden size güveniyorum küçük hanım. Dilediğiniz kadar konuşun" dedi.
Umay huzursuzca elinden kurtulmaya çalışırken kırmızı görmüş bir boğa gibi ilerliyordum arkalarından. Elini çekme cüretinde bulunmayan herif sinirlerimi hoplatırken rolümün de gereği olduğu için hızla yanlarına ulaşıp Umay'ı diğer yanıma çektim ve aralarına geçtim. Dimitri artık bana alaycı bakmıyordu. Gölge denen herife gerçek bir saygısı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A.K.A II
Teen FictionBabasızlığın yükünü doğmadan sırtına yüklenenler... Biz bundan ibaretiz. Şehit oğlu - Şehit kızı denilerek şerefle anılan ama çocuk olması yasak olanlar... Anneleri üzülmesin diye şımaramayanlar... Baba figürünü filmlerden, kitaplardan bilenler... İ...