///8///

1.7K 109 43
                                    

Uzun zamandan sonra bir bölüm daha her kitaba yetişmek istiyorum ama elden bu kadar geliyor.

-
-
-
-
-
-

Sabahın yorgunluğuyla araladım gözlerimi, her yerim ağrıyordu.  Yataktan doğruldum,  banyoya ilerledim,  elimi yüzümü yıkayıp, havluyla kuruttum.
Bizimkiler kahvaltıda olmalıydı. Bende üzerimi değiştirip odadan çıktım.

Evin içinde huzur verici bir sakinlik vardı.
Salona geçerek büyük masada sessiz sessiz oturan adamlarla şaşırdım. Normalde konuşurlardı sohbet ederledi.

"Günaydın." Diyerek masanın en köşesine oturdum.  "Emir kalk oğlum ordan orası senin yerin değil, abi sinirlenmesin. " Göz devirdim bu dediğine. Abi sinirlensin ya, sinirlensin abi diye bağırmak istiyordum. "Niye orhan abi? Ha burası, ha orası. Bende sizin gibi bir çalışanım sonuçta ne farkım var sizden, göz önünde olarak Abinizin! Sinirini daha çok bozarım. " Geriye yaslanıp parmak uçlarımla masaya daireler çizmeye başladım.

Kimseden çıt ses çıkmıyordu. Şimdiye çok şey söylemesi gerekirdi.  Tabi herkes bunun doğru olduğunu bildiğinden susmuştur.  Önümde çeşit çeşit kahvaltı olsa da canım istemiyordu. Gece boyu düşünmekten kafam çatlayacak gibiydi. Yorulmuştum amına koyayım.

Oflayarak masada ritim tutturmaya devam ettim,  "EMİR! " İrkilerek kaldırdım kafamı. Etrafta kısaca göz devirip gözlerim sesin asıl sahibini buldu.  Çatık kaşlarlar  bana bakıyordu. "Efendim? " Sesimi sabit tutmaya çalıştım.  "Deminden beridir sesleniyorum duymuyor musun? "  Deminden beridir mi? Ben niye duymadım. Tabi psikoloji kalmamıştı ki, tabi duymazdım.

"Duymadım özür dilerim, bişey mi diycektin?" İfadesiz ve duygusuz sesime karşın bakışları değişti, yumuşadığına kendi gözlerimle şahit oldum. "hadi gel otur buraya, görev için yine bana lazımsın. "  İlk başladığında belki güzel biter diye düşünsem de, yine  görev lafı geçince  anladım niye çağırdığını.

İtaat edip kalktım,  hemen yanında ki sandalyeye oturup kafamı masadan kaldırmadan dinledim.  "Soner konuşmuyor, ağzını yüzünü siktik ama konuşmuyor. Onu sen konuşturacaksın. Nasıl yapacağın beni ilgilendirmiyor sadece konuştur. " Söylediği her kelime kanıma dokunuyordu. Götümü verir konuştururdum.  Aynen bunu istiyordu zaten. İnsan olmazdı bu adam. "Tamam." Diyebildim.

O da bu kadar çabuk kabul etmeme şaşırmış olacak ki, gözlerinde bariz şaşkınlık geçti. Kısa bi el hareketiyle herkes kahvaltıya başladı.  Ağzıma küçük peynir parçaları atıp. "Afiyet olsun herkese. " Sandalyeyi itip  ayaklandım.

"Nereye? "  Bu adam harbiden şizofren  gibi bişeydi. " Sonerciğimin yanına patron. " Sırıtarak kurduğum cümleyle elinde ki bıçağı sıkmaya başladı.  Onu aldırmadan çıkışa ilerledim, kapı açılınca kapıda duran Suat abiyle depoya ilerledik.  Depo'nun kapısı açılınca hafif karanlık ama yer yer ışıkların olduğu bir odaya gelmiştik. Burası mı depoydu.

Soner de yoktu. Köşede küçük bir yatak vardı,  "Suat abi nerde adam? " Sırıtarak geldi   Yerde ki halıyı toplayıp   kızaklı kapı gibi olan tahta parçasını itti, açılan merdivenle ağzım açık kaldı. Sinek girse yine kapatamazdım şuan ne halde olduğumu bilmiyordum.  Kolumdan sarsılmamla kendime geldim. "Ağzını kapat Oğlum, hadi git bakalım. Bizim  gelmemiz yasak." Onu onaylayıp indim. İnmemle kapı kapandı. İlerleyip alt katta bulunan ikinci kapıya geldim, burada da 2 kişi bekliyordu. Açılan kapııyla içeriye girdim,  kimse yoktu. Etrafta kısık bi lambada sönük bi ışık yanıyordu.  Sandalyeye bağlanmış yakışıklılığından eser kalmayan ağzı yüzü kan içinde  oturan adamı inceledim.

MAFİA -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin