///30///

1K 62 2
                                    

Voteler niye bu kadar düşük?  Neyse iki bölümden sonra final yapacağım. :)

-

-

-

-

Yatakta uzanmış bedeni izliyordum, sadece ben değil herkes onu izliyordu. Bana ise şok olmuş bir şekilde bakıyorlardı. Eh tabi kimse beklemiyordu böyle bir şeyi.

Benim ise beklemediğim tek şey, Baran'ın sırtında ki çiziklerdi. Dövmelerle kapatmıştı. Dokununca hissediyordu insan dikiş izlerini, arkasında bir yığın adam vardı, sürekli yanında gezen tedirgin duran adamın sağ kolu olduğu belliydi.

Aslında vurduğum için azıcık minicik bir pişmanlık duymuştum. Ben ateş eder etmez yere yığılmıştı. Bacağına sıkmıştım.  Karnına doğru ateşlemiştim.  Neyse ki karın boşluğuna denk gelmişti. Bayılma sebebiyse, aynı yerden yakın zamanda tekrar vurulmuş olmasıydı. Bunu duyunca ağlamıştım. Oğlum mal mısın! Hem vuruyon hem ağlıyon. Bir tarafım ise hiç pişman değildi. Oh iyi olsundu.  Hemen tedavi edilmişti. Uyanınca nasıl bir tepki vereceğiz, o ne diyecek hiç bir fikrim yoktu.

Bembeyaz olmuş esmer teni, kurumuş kırmızı dudakları. Ölü gibiydi. Onu affetmemiştim, ama ölsün de istemiyordum. "Emir, hadi kalk dayım. Sen git dınlen biz burdayız zaten. "  Kafamı usulca dayıma çevirdim. Gitmeyecektim.

"Olmaz dayı, ben vurdum. Gözünü açar açmaz da beni görecek, daha bitmedi sayacaklarım. Hatta hepiniz çıkın lütfen sadece ikimiz kalalım. " Dayım itiraz edecekken, Caner kolunu tutup dışarıya doğru götürdü. Asef'de Zorlukla Tarık abiyi çıkardı. Kitlenmiş sadece uzanan bedene bakıyordu. Her kime zarar gelse sevdikleri kişiler arasında hep böyle oluyordu. Adının Kerim olduğunu öğrendiğim adam, bana kısa bir bakış atmış hafif bir baş onaylamasıyla çıkmıştı. Sanırım sadece sağ kolu değil, aynı zaman dostuydu.

Geriye yaslanıp kollarımı tekrar göğsümde birleştirdim. "Neden? Niye yaptın bunu, söyle niye? "  Usul usul fısıldadım, Bir kere değil, iki kere değil, beş kere değil, on kere değil. O kıpırdanana kadar fısıldadım. Saatler geçmişti belki de, belim ağrımıştı ama ben ona bunu söylemekten vazgeçmemiştim. Merak ediyordum ne olduğunu.

Karşımda hareket ediyordu, uyanmak üzere olduğuna sevinsem de, hareket etmek istemiyordum. "E-emir... " Kapalı gözleriyle fısıldadı, uyanıyor muydu? Yoksa hayal mı görüyordu bilmiyorum.
Bekledim, o da gözlerini açmadı zaten, o açmadıkca ben bekledim. Daha sonra tekrar adımı fısıldadı, bir şeyler diyor anlamıyordum, elleri yumruk olmuş örtüyü sıkıyordu. Kafamı yaklaştırssm da duymuyordum ne dediğini, fısıltı gibi çıkıyordu sesi,  yerimden doğrulup yanına oturdum, uzun zamandan sonra ilk defa yakındım, heyecanlanmak istemiyordum, ama insan kalbine söz geçiremiyor iradesini koruyamıyordu sevdiğinin yanında. İşte bir nefret etme sebebi daha.

Kulağımı iyice dudaklarına yaklaştırıp bekledim, ilk bir kaç saniye bir şey demese de, kanımı donduracak sözleri fısıldaması uzun sürmemişti.

"D-durun, onun bir suçu yok, öldürmeyin onu, beni öldürün karışmayın ona. " Öyle bir sessizlikte konuşuyordu ki, kulağım dudaklarının bir mlim gerisinde olsa bile zorlukla duyup geriye çekildim.

Ne ölmesi, ne öldürmesinden bahsediyordu? 1 yıldır kayıp, tekr etmiş. Şimdi de çıkıp hasretlik gidermeye geliyordu. İki gün sonra tekrar gidecekti belki de. Ne yapacaktım o zaman? İnanmalı mıydım? Belki de benden bahsetmiyor? O zaman kimden bahsediyordu, kim kimi öldürecekti.

Sessiz bir çığlık atıp oturdum. Delirmek üzereydim. Hava hafif kararmış, kapı çalmıştı. "Efendim, yemek saati. Masa hazır. "  Bakışlarım Baran'a kaydı. Ya ben gidince uyanırsa, en kötüsü gizlice çıkıp giderse... "Olmaz, yemeğimi buraya getirin. Ben burada yerim, Baran için de sıcak çorba tarzı bir şeyler hazırlar mısın? Uyanınca içer. "  Onaylayıp çıkmıştı odadan. Yatak kocaman olsa da yanına oturmuyordum, benim odama getirmek istesem de buna cesaretim yoktu. Ya da onu odamda görmek istememiştim. Misafir salonu boştu.

Karşıda duran  en azından buradan daha rahat görünen koltuğa oturdum. Ayaklarımı uzatıp beklemeye başladım,  Tabi Baran çığlık atıp yerimden sıçramama sebep olana kadardı. Yatakta oturmuş ve ne ara bu kadar kan ter içinde kalmıştı bilmiyorum, hemen yanına gidip uzaktan baktım. "Baran, iyi misin!? " Aniden elimi tutup beni kendine çekti, kemiklerimin çıtırtılarını duyacağım kadar sıkıyordı resmen, yine de ses etmedim, dayımlar aniden odaya dalmışlardı. Bizi öyle görünce şaşırmış, ama Baran'ın yüz ifadesine bakınca hemen yaklaştılar.

"Emir ne oluyor? Baran niye bağırdı, lan bişey mi yaptın adama. " Kaşlarımı çatarak Dayıma baktım. "Siktim dayı, ondan bağırıyor. Allah allah, ne yapacağım ya aniden çığlık atarak uyandı. Kabus gördü herhalde, bende sakin ol falan derken  aniden sarıldı bişey yapamadım. Ya Baran sende kendine gel be, yeter kemiklerim kırıldı. "  Kolları gevşedi ama bırakmıyordu. Burun çekme sesi gelince dayıma kaş göz yaptım, anladığı için, Caner'in dolu gözlerine bakıp alnından öptü. "Gel güzelim, sen biraz odada kal sana her şeyi anlatacağım sonra hm? "

Caner, bir bana bir dayıma baktı ardından gülümseyip onayladı. "Tamam canım, dikkat edin, yani dikkat edin derken şeyden dedim. Aman işte boşver ben odadayım bekliyorum seni. " Endişesi sesinden belliydi.  Tarık abi, de aynı şekilde Caner'in yanında kalması için Asef'i gönderdi. Odada sadece biz kalmıştık.

"Baran, hadi bak bana. " Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Olmaz, bırakırsam seni öldürürler. " Sesi öyle titrek çıkıyor ki kaşlarımı çatmadan edemedim. "Kim beni öldürür? Baran bırak hadi beni, bak bana. Bak dayım burada, Tarık abi burada bana bişey olmasına izin vermezler. " Dayım hemen olaya el atarak yatağın diğer köşesine oturdu. Arkadaşına her ne kadar kızgın olsa da gördüğü yaralar, bu hali onu da epey bi üzmüştü. Kırgınlık dolu bakışlarını arkadaşına gönderdi, titreyen elini omzuna koydu. "Baran, biz de burdayız hadi bırak onu lütfen. Bak bize, anlat herşeyi. " Tarık abi elinde su bardağı bekliyordu. Zorlukla kendimden ayırdım. Kızarmış sulu gözler, karşımda duruyordu.  Tarık abinin Gözüne baktı. Ortamda yankılansn tek ses yutkunma sesiydi. Elinde duran bardağı alıp içti, ardından tekrar bıraktı. Yarasına baktığımda kanamış olduğunu görünce içimi bir korku sardı. Hatta gözlerim dolmuştu.

"B-baran yaran kanıyor. " Endişeyle ona bakarken elini kaldırıp elimin üzerine koydu. "Sorun yok, iyiyim.  Aniden hareket edince olmuştur. " Elimi elinden çektim, yine de emin olmamıştım.

"Baran, en baştan anlat. Ne oldu ne bitti? İlk gittiğin gün, nasıl b diyeceğimi de bilmiyorum,  Ulan nasıl siktir olup gittiğin günü anlat  bana, o gün ne yaşandı. Niye aniden gitme kararı aldın, niye arkanda sevdiklerini bıraktın? Neden bizden herşeyi sakladın, o kadar aradık bir kere bile dönmedin telefonlarımıza, ve aylar sonra neredeyse 2 yıl olmak üzere 1.5 yıldır ortada yoksun lan  NERDEYDİN! Hiç mi arkanda bıraktıklarını düşünmedin. 1.5 sene sonra çıkıp gelmişsin.  Vücudunda  bulunan yaralardan bahsetmiyorum bile... "

Dayım bütün içini dökmüş, hepimizin aklından geçen  soruları dökmüştü ortaya.  Baran derin bir nefes aldı, geriye yaslanmak istese de, canı yandığı için yapamıyordu. Tarık abi arkasında duran yastıkları düzeltip yüzüne bakmadan  kolundan destekleyerek daha rahat oturmasını sağladı. Hepimiz çok kızgındık.

"Hepsini anlatacağım. Sadece biraz dinlenmek istiyorum, en azından 1 saat falan bir kendimi toparlayayım, ne diyeceğimi düşüneyim. Unutmaya çalıştığım günleri anlatmam kolay değil."

Anlayışla karşılamıştık, o an anlamıştık ki, orada yatan bir acı vardı.

-

-

-

-

İyi okuyun bol yorumlar yapın hadi, sıkıcı bir bölüm oldu biraz bütün ilhamı siktilrr sanki

Queennniesa

MAFİA -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin