///22///

818 57 20
                                    

Bugün sahura kadar yazabildiğim kadar bölüm yazıp atacağım. Artık finale yakınız.

-

-

-

-

Gözümü açtığımda Baran, yan tarafımda sandalyede uyuyordu. Onlara herşeyi anlatmıştım, öyle bir sessizlikte dinlemişlerdi ki beni, sahiden onlar da kötü etkilenmişti. Anlattıklarıma özellikle Tarık abinin kanı çekilir gibi olmuştu. Bu gözle görülürdü.

Bir yere kadar aslında hiç bir şey rüya değilmiş,  ben aşağıya inerken, aniden itilmiştim, evet öyle birisi kasıtlı beni aşağıya itmişti, kafamı çarpma sonucunda bir süre uyutulmuştum. İten her kimse acemiydi, öldürememişti.  O sırada sürekli  bunları görmüştüm. Asef gerçekten Tarık abiyle barışmıştı, hala laf soksa da artık eskisinden daha iyilerdi, tabi hala sevgili değillerdi.  Beni yerde bulan Ali abi olmuş, hemen kucaklayıp Bağırarak hastaneye götürmüş sağolsun, benimle en çok o ilgilenmiş, tabi Baran d delirmiş çılgına dönmüş.  Hala beni merdivenden iten kişiyi bulamamışlar.

Ve ben bir şey hatırlamıyordum. Cidden hiç bir şey hatırlamıyordum. Nasıl düştüm, kim düşürdü. En son ne yaşamıştık. Önceler vardı ama buralar yoktu. Yavaş yavaş geleceğinden emin olsalar da ben öyle hissetmiyordum.
"Baran... Hadi uyan sevgilim gel yanıma uzan öyle rahat edemezsin. "
Uykusu çok hafif olduğundan hemen açmıştı gözlerini, kızarık gözleri bir süre idrak etmeye çalıştı ardından usulca kafa sallayıp yan tarafıma uzanarak belime sıkıca sarıldı. Kafasını boynuma gömdü.

"Öldüm, öldüm geri dirildim. Nefes alamadım ben sensiz, bir daha sakın beni bu kadar korkutma yalnız bırakma. " Sesi huysuz bir çocuk sesi gibi çıkıyordu. Uykulu uykulu azarlama modunu açmıştı, gülümseyerek saçlarının arasına öpücük bıraktım. "Uyu bebeğim. " Kafasını daha çok göğsüme sürtüp gözlerini tekrar kapatarak kısa sürede uykuya daldı. Ben ise onu izlemekle meşguldüm.

-

-

Asef'ten;

Emir'in anlattığı rüyadan sonra bütün  mektupları kendi elimle yakmıştım, küçüklükten kalma bu alışkanlığım arkadaşımın rüyalarına girmişti artık, uzun zamandır yazmıyordum ama saklıyordum eskileri de, olur da görür falan hiç çekilmezdi. Anlattıkları çok etkilemişti, kendisi de o kadar korkmuş ki beni görür görmez attığı o bakışı hatırlıyordum. Gerçekten çok korkmuştu.  Canım kardeşim benim, beni odaya göndermek  bile istememişti, yanımda Tarık gelince odadan çıkmama izin vermişti.

Eh çok seviyorlar beni canım.  O sırada arkamdan sarılan bedenle kaşlarımı çattım. Kısık gözlerle kafamı arkaya çevirince aniden dudağıma aldığım öpücükle duraksadım, onu kendimden uzaklaştırıp omzuna vurdum. "Ne yapıyorsun ya, ben sana demedim mi? Bana izinsiz dokunma diye. "  Çocuk gibi oflayarak omuz silkti.

"Ya sende gösteriyon elletmiyon ha. " Kaşlarımı daha çok çatınca parmağıyla düzeltti. "Ne zaman gösterdim? Ayrıca sen benim hala sevgilim değilsin, herkese gösteririm elletirim ama sana yapmam. " Ona arkamı dönüp kapıya ilerlemişken, kolumdan tutarak tekrar çekti. Sert gövdesine yaslanınca kafamı kaldırıp yutkunarak Ateş saçan gözlerine baktım.

"Sikerim lan o, gösterip ellettiğin kişileri, kökünden koparırım onların o ellerini çileden çıkarma beni. " Kıskançlığı aşırı hoşuma gidiyordu, 1 haftada burnundan getirmiştim, affetsem de  hala kızgındım. Süründürmeden de bırakmak istemiyordum. "Yiğidim, Aslanım. Tabi ki sen elliycen başka kime elletirim ben, sen sakin ol. " Suyuna gitmekte fayda vardı. Eh tersini de görmüştüm.

Bakışları hala sert olsa da, araya karışan yumuşaklıkla sırıttım, uzanıp dudağının kenarına küçük bir  öpücük bıraktım. "Hadi gel çıkalım, bizimkileri de çağırıp oturalım. Emir de gelsin uzun zamandır o odada, biraz da moral olur. "  Gülümseyerek onayladı beni, hoş ne desem onaylıyordu. Malum it gibi pişman etmiştim de, tabi bilerek üzerine döktüğüm kahveler, bütün çalışan korumalarla arkadaş olup onunla asla konuşmamam, diş macununun hepsini kıyafetlerine sürmem, telefonunu saklayıp saatlerce etrafta armasını sağlamam tabi toplantısı varken hemde... Bunları saymazsak pek bişey yapmamıştım. Ona rağmen hiç vazgeçmemiş, sinirlense bile beni öperek gidiyor bir daha hiç konuşmuyordu. Sonra yine kedi gibi yanıma geliyordu.

Salona gelerek oturdum, etraftan çıt ses çıkmıyordu. "Sence fazla sessiz değil mi? "  Tarık sırıtarak onayladı beni, ne yapacağımı anlamış olmalıydı. "CANNNEEEEEEĞĞĞRRR NERDESİİİİİN KOCANIN KOYNUNDAN ÇIK DA GEEEEEEĞLLLL" Avazım çıktığı kadar bağırmış hatta kapıdaki korumaların ellerinde silahlarla eve dalmasını sağlamıştım. Tabi bana bir sürü doğrultulmuş silah görünce ürkmeden edememiştim. Onlar da ben olduğumu anlayınca, bu adam olmaz bakışlarıyla çıkıp gitmişlerdi.  Caner koşar adımlarla odasından çıkıp yanıma gelmişti, sadece o olsa. Baran abi, kucağında Emirle birlikte öfkeli öfkeli iniyordu.

"Ses tellerini sikeyim senin, ne bağırıyon oğlum mal mısın sen? " Umursamadam göz devirdim.  "Sıkıldım amına koyayım ne yapayım bende insan gibi sizi çağırdım. İnsanlık da suç siz hayvanlıktan anlarsınız. "

Tam üzerime atılacakken Ali abi sıkıca sarıldı. "Ulan sen elime düşersin. " Ona omuz silkerek, bir. Diğer öldürücü  bakışlar atan Emir ve Baran ikilisine döndüm "ne bakıyonuz ya bana Hasbünallahi. "  Şuan hepsi. Yüz buruşturup bu daha olmamış bakışı atıyordu, ya bunlar da korumalarla birlikte resmen gözleriyle sövmüşlerdi. Bizimde gururmuz var canım. Herkes koltuklara yerleşmiş koyu bir sohbete dalmışlardı. Bende telefon  elimde gezinirken aniden karşıma çıkan fotoğrafla gülümsedim, Emir, annesi ve ben vardık. Parkta bizi sallarken birisinden rica etmiş resmimizi çektirmişti.

"Emi bak annen,  bizi sallarken çektirmişti, çok güzel çıkmışız. " Emir gülümseyerek Fotoğrafa bakıp iç çekti. "Aynen öyle, çok güzel çıkmışız. "  Caner de gülerek Emir'in saçlarıyla dalga geçiyordu. Çok komik kıvırcık saçlı bir çocuktu.

"Emir annenin adı neydi?  Babanı biliyoruz ama anneni tanımıyoruz. " Gülümseyerek Ali abiye döndü.

"Melekti abi, annemin adı Melekti.
Melek Karaoğlu. " Ali abi yutkunarak Emir'in gözlerine baktı, Yanımda ki bedenin de kasıldığını hissetmiştim.  "B-bakabilir miyim? Resmine. "  Onaylayıp elimde ki telefonu Ali abiye verdim, şuan kimse bir şeyden anlamıyor ama ortam fena gergindi.  Tarığa baktığımda, şaşkınlık ve üzüntü arasında gidip geliyordu.  Ali abi korkuyor gibiydi, ona rağmen telefonun ekranını açıp resime baktı, göz bebeklerinin büyüdüğünr kendi gözümle şahit olmuştum, telefonu aniden elinden düşürdü. "B-ben, benn şey... " Ali abi garip şeyler dese de hiç birimiz anlamamıştık, aniden ayaklanıp kapıya doğru ilerlemişti, Caner de arkasından bağırıp yetişmek üzereyken, Baran abi yakalamış yalnız kalması gerektiğini söylemişti.

"Tarık ne oluyor nen korkmaya başladım. " Tarık dolu gözlerle gözlerime baktı, ardından asla kardeşimin yüzüne bakarak o kaldıramayacağım günahı omuzlarıma yükledi.

İlk duyduğum an yutkunmuş doğruluğunu test etmek istercesine beklemiştim. Ama Tarık hiç şaka gibi bir tepki vermiyordu. 

"Melek Karaoğlu, Ali'nin yıllar önce kaçan kardeşi. "

-

-

-

Asıl kaos şimdi başlıyor bol yorum istiyorum.  İyi okumalar.

Queennniesa

MAFİA -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin