///21///

934 60 44
                                    

Öhm. Nasılsınız canım okuyucularım. İnşallah hala sövmüyorsunuz. Neyse, iyi okumalar bol yorumlar.

-

-

-

-

Karanlık... Her yer karanlık ve hiç ışık yok,
Zifiri karanlık en son olandı demi? Öyleyse tam olarak ondan. Öyle bir karanlık ki, her yere bakıyorum, ama boş ve hissiz hiç bir şey göremiyorum.

Oysa her yerde ışık var, parlak ve göz alıcı. Peki neden ben karanlık görüyorum? Niye bütün enerjim çekilmiş gibi, niye o ışıklar içimi rahatlatmıyor, daha kötü içimde ki ateşi körüklüyor.

Eh tabi, insan sevdiğini kaybedince Dünyası başına yıkılırmış, Benim, Caner'in, Tarık abinin, hatta Baran ve Ali abinin bile Dünyası başına yıkılmıştı. En çok da bizim... O dünya yıkılırken, bende altında kalmıştım. Oysa arkadaşım ölmüştü, benimde ondan bir farkım yoktu.

Nasıl olurda her anında, her dakikamda yanımda olan çocuk, düşsem benimle çamura batan o çocuk gözünü tamamen kapatır hiç açmazdı. Nasıl olurdu bu! Ölüm herkesin sonu, ama o bunu haketmemişti. Hala imkansız geliyor ve inanamıyordum, sanki....

Sanki çıkıp gelicek, 'Ben geldim lan, nabersiniz özlediniz dimi beni. ' diyecekti, bazen kafayı yiyorum gibi oluyor, gerçekten öyle dıyerek gelecek diye kapıdan ayırmıyorum gözümü. Daha fazla o evde kalamazdım, Asef'im öleli, tam 2 hafta olmuştu. Yıkılmıştık, tek yıkılan da biz değildik. Tarık abi aklı dengesini iyice kaybetmişti. 2 hafta oldu hala sakinleştiriciler yapılıyor başında doktorlar bekliyordu, İlk öldüğünü duyduğu an, krize girmiş. Sonucunda ise ruhen büyük bir hasar almıştı. O eve her baktıkça o geliyordu, ayağıma gelen kan.

Gece rüyalarımı süsleyen o kabus!

Başka büyük bir evdeydik, Caner, Ali abi, Tarık abi ve biz artık birlikte yaşıyorduk. En azından bir süre. Baran'la en son ne zaman konuşmuştum, hmmm hiç hatırlamıyorum. Özlemiş miydim? Evet!
Ama konuşamıyordum. Çok özledim ama ona çok kızgındım. Her konuda çok kızgındım. Arkadaşımın hayatını o sikik düşmanları yemişti resmen... Ben nasıl dayanacaktım onsuzluğa. Kardeşim ölmüştü benim.

Caner... Çok kötüydü. Ali abinin desteği sayesinde toparlamış, ama hala gözleri kan çanağı gibi geziyordu. Evde yapılan yemeklerin hepsi çöpe gidiyordu, kimse yemiyordu. Gülmeyi unutmuştuk. Ali abi Caner'i güldürmeye çalışsa da olmuyordu, onlar da çok üzülmüştü. Ben ilk defa Baran'ın bana sarılarak ağladığına şahit oldum. 4 gün önce hıçkıra hıçkıra ağladı kollarımda, daha sonra sessizce odasına gitti.

Caner artık tırnak etlerini koparıyordu. Tırnak dipleri sürekli kan... Ali abi bu durumu fark edince, ellerine küçük birer top vermişti, Strese girerse o topları avucunda sıkarak koparmasına engel olsun amacıyla vermişti. Şimdi de odada sarılarak yine Caner'in ağlamasını durdurmuş uyutuyordu. Baran da işten gelmiş, yanağımı öperek kendi odasına gitmişti.

Aşağıda tektim.

"Beyefendi, bir ihtiyacınız var mı? "

Gelen hizmetli kıza döndüm. Bir ihtiyacım var mı! Kardeşime ihtiyacım var? Bu kızdan nefret ediyordum o yüzden kafamı iki yana salladım yok anlamında.

Ha söylemeyi unuttum.

İlk gün bütün konuşma hakkımı bitirmiştim sanki, arkadaşım öldü, o giderken sesimi de aldı gitti. Kendi eliyle düzelttiği sesimi konuşmamı, giderken de götürdü. O günden sonra bir daha konuşamadım, Doktorların hepsi psikolojik olduğunu söylüyordu, çabalasam belki konuşabilirdim, ama kim bana destek olacaktı. Ne Caner, Ne Baran ne de diğerleri, kimse onun destek olduğu gibi olamazdı. Resmen yıkılmıştık. Ben bu acıyı bir annem öldüğünde, bir de çocukluğumdan geriye kalan dostum öldüğünde yaşadım.

MAFİA -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin