2. "Tozlu sayfalar"

2K 126 23
                                    

♣♣♣

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

♣♣♣

Dilara elindeki bitmiş olan şişeyi kenara bıraktı. Bir başka şişe aldı ancak boş olduğunu fark ettiğinde sinirle yerine bıraktı. Bir başka şişeyi daha eline almıştı ama maalesef o şişenin de boş olduğunu boş şişeyi dudaklarına götürdüğünde anlayabilmişti. Sinirle elindeki cam şişeyi var gücüyle duvara doğru fırlattı. Şişenin parçalandığı an çıkardığı uğursuz ses boş evin koridorlarında yankılanmıştı. Kulaklarını kapattı. Belki bu hareketi kulaklarının çınlamasını önlerdi ama nafile. Ne sesleri engelleyebiliyordu ne içindeki sessiz çığlıkları susturabiliyordu. Ağlamak yüzünden boğuk çıkan sesiyle kendi kendine "Bu kadar kör olduğum için kendimden nefret ediyorum," diye mırıldandı.

Hıçkırıklara boğulmamak için kendine zor engel oluyordu. Bitti sandığı gözyaşları tekrardan firar ediyordu gözlerinden. Dizlerini kendine doğru çekti. Başını dizlerine yaslayarak, kollarını bacaklarına sardı. Üstü başı perişan haldeydi. Yanında üç tane boş şişe vardı. Aldığı alkol acısını dindirmek yerine daha da çoğalmasını yardım etmişti sanki. Tam anlamıyla perişan olmuş durumdaydı.

Kalp yarası neden bu kadar acıtıyordu insanı? Kalbi sıkışıyor, nefes alması zorlaşıyor, görüşü bulanıklaşıyordu. Ne kadar derin nefesler alırsa alsın ciğerlerine oksijen yetmiyordu adeta. Boğuluyordu. Sanki bir el onun gırtlağını var gücüyle sıkıyormuş gibi boğazı acıyordu.

Alay konusu olduğu için, o işittiği sözler için kalbi çok acıyordu. Neden ondan bu kadar nefret ediyordular? O öyle biri değildi... o kötü birisi değildi. O masum rolünü oynamıyordu. Hiç oynamamıştı. O hep göründüğü gibi birisi olmuştu. Ya da olduğu kişi oldu... artık ne fark eder ki bu gerçek. İnsanların ona karşı olan düşüncelerini öğrenmişti bu gün. Onun maske takan bir iyilik meleği olduğunu düşünüyordular! Vay be! Demek ki o hep arzuladığı o peri masallarındaki prenses değil, çevresindeki insanlara zarar veren kötü kraliçeymiş!

"Meğer kötü kadınmışım da haberim yokmuş..." diye kendi kendime alayla güldü. "Ağlanacak halime bir de gülüyorum ya... Belki de gerçekten de kötü biriyimdir..."

O hep Aysun'a hayran olmuştu. O çok güzeldi, kadınsıydı, pervasızdı. Toplumun onun hakkında ne düşünecekleri konusunda asla endişelenmişti. Çevresindeki bütün erkekler ona hayrandı. Her zaman onunla flört etmeye çalışıyor, adeta onunla biraz yakınlaşabilmek için pervane olurdular. Oysa kimseyi umursamaz, asla birinin canını yakmasına izin vermedi. Hah! Tam tersi o canını okurdu. Tıpkı bu gün onun canını okuduğu gibi...

Oysa o...

O sadece Dilara'ydı işte.

Fazla çekiciliği olmayan, lise öğrencisi gibi görünen, 1.54 boyu, küçük göğüsleri olan çilli kızıl saçlı bir kadın!

Demek Ferit Efendi onu hiçbir zaman sevmemişti. Pislik adi herif! O iğrenç herifin de aynı duyguları yaşamasını istiyordu. Tıpkı onun gibi bu hayalkırıklığı isimli boktan çukurun dibini boylaması gibi onunda aynı duyguyu yaşamasını istiyordu. Hayatın özellikle ona karşı bu kadar adaletsiz olmasını artık kaldıramıyordu. Bir de onu bencillikle suçlamıştı o lanet kadın! O muydu bencil? Daha on beş yaşında ailesini aniden kaybeden, hem öksüz hem yetim kalan bir insan olarak; hayat ile tek başına mücadele etmenin ne kadar zor olduğunu acı bir şekilde çok erken öğrenen bir kadındı o. Bu zorlukları yaşayan bir insan, hayatın ona bencil olmak için pek fazla neden sunmadığını gayet iyi biliyordu. O hep azla yetinmeyi bilen, sabırlı, erdemli bir insan olmaya çalışmıştı. Ama yine kabak onun elinde patlamıştı. Sanki dünyanın en kötü, çirkef kadınmış gibi bir muameleye maruz kalmıştı. İşittiği kelimelerin ağırlığı ruhunun daralmasına neden oluyordu.

Karanlık Sayfalar +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin