38. "İntikam"

460 49 69
                                    

(Arka fonda müzik: Davit Garrett - En aranjuez con tu amor)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Arka fonda müzik: Davit Garrett - En aranjuez con tu amor)

Not: ⚠️ bölüm 16+ üzeri okurlar içindir. Sadece rahatsız edici nitelikler bulunmuyor artı psikolojik şiddet ve tecavüz olaylarıda bulunuyor. Lütfen eğer güçlü bir psikolojiye sahip değilseniz bölümü okumayın arkadaşlar. Saygılar.

***
~ Jane ~
4 sene önce

Kar yağıyordu.
Ciğerlerini paramparça eden soğuk hava birazdan ölümüne neden olacaktı. Eğer burada son nefesini verirse yaşamak için yaptığı onca şey koca bir hiç olacaktı. O kadar şiddete, acıya, tecavüze maruz kalması bir hiçten ibaret olacaktı. Şu ana kadar dayanabilmişken şimdi pes edemezdi. Bu acizliği kendisine yapamazdı. Pes edemezdi. Pes etmek ona yasaktı!

Soğuk karın adeta bir örtü misali kapladığı yolda sendeleyerek yürümeye devam ederken iki bacak arasından damlayarak kan akıyordu o sırada. Sırılsıklam olan yanakları soğuk havanın yüzüne çarpmasıyla daha da kızarmıştı. Dişlerini daha da sıktı. Acıyla haykırmak istiyordu ancak bunu yaparsa az önce ellerinden kurtulduğu iğrenç askerlere yeniden yakalanabilirdi. Ve bu kez ona sadece tecavüz etmekle kalmayacaktılar... belki böyle bir durumda çoğu kişi ölmeyi yeğlerdi. O da farksız değildi. Ölmek daha kolay bir kurtuluş yolu olurdu. Ancak ölürse onun intikamını kim alacaktı? Ah, hayır... O ilahi adalet denen şeye artık inanmıyordu. Eğer ilahi adalet olsaydı şu an bu durumda olmazdı. Bu sebepten dolayı ölemezdi. Tüm benliğiyle ölümün soğuk pençelerini kendisinden uzak tutmaya çalışıyordu. Pes etmeyecekti. İntikamını almadan son nefesini vermeye hiç niyetli değildi.

Damarlarında gezen her kan damlası intikam ateşiyle alevlenirken inatla adım atmaya devam ediyordu. Saçları birbirine girmiş, yüzünün her yerinde şişlikler, kızarıklar vardı. Kaç gündür yıkanmamıştı. Leş gibi kokuyordu. Yırtık elbiseleriyle bir köleden farkı yoktu. Gözlerini her kapattığında aklında canlanan sahneler zihinsel acıdan fiziksel acıya dönüşüyordu. Dizleri daha fazla dayanamamıştı. Bembeyaz karın üstüne yığıldığında sırtında hissettiği soğuk, kürek kemiklerini parçalıyordu sanki. Acıyla inlediğinde boğazından gelen hıçkırık sesine son anda hakim olabilmişti.

Hepsini öldürecekti... Hepsini! Teker teker! Kendi elleriyle o beş para etmez canlarını alacaktı.

Gözlerini yavaşça açtığında karşılaştığı tek şey karanlık gök yüzü olmuştu. Her şey o kadar bulanıktı ki... Yağan kar tanelerini ayırt edemiyordu ama yanağına düştüklerini zorda olsa hissedebiliyordu. Çok güzeldiler. Soğuktular ama güzeldiler. Ve narin... Kırılgan... Tıpkı bir zamanlar onun olduğu gibi...

Bu kadar acıtmalı mıydı diye düşündü. Kasıklarında hissettiği acı içini paramparça ediyordu. İlk başta çok acıdığını duymuştu ama bunun sürekli acıyacağını hiç kimse söylememişti ona. Dudaklarını ısırdı ağlamamak için. Hayır, artık ağlamayacaktı. Ağlayarak o şeytanların kazandığını kabul etmiş olurdu o kadar.

Karanlık Sayfalar +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin