39. "Melekler ağladığında..."

477 58 29
                                    

                                        ♦️♦️♦️️Öfkeyle dizginleri tutan ellerini daha da sıkmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                        ♦️♦️♦️

Öfkeyle dizginleri tutan ellerini daha da sıkmıştı. Karanlıkta son sürat kuzeyden gelen sert rüzgarın üzerine doğru ilerlerken attan düşmemeye çalışıyor, sürekli gözlerine iflas eden gözyaşlarını eliyle silerek ilerlemeye devam ediyordu. Öfkeyle küfür homurdandı. Soğuk ciğerlerine mızrak gibi saplanırken göğsünde patlayan acı nefes almasını engelliyordu.

Yoğun kar yağışına aldırmadan karanlık ormanın ta derinliklerine doğru ilerlemeye devam etti genç kadın. Ne kadar ilerlediğini bilmiyordu. Sonunda şiddetli rüzgar yüzünden nefes alamaz hale geldiğinde atını yavaşlattı. Huysuzlanan atı sürekli şaha kalkıyor ve kişniyordu. Muhtemelen sahibinin onu böyle gaddarca kullanmasına öfkelenmişti.

Dilara dizginlere daha da sıkı tutundu. Attan inmemten başka çaresi. Yoksa birazdan düşerek bir yerini sakatlayabilirdi.

Atından iner inmez öfkeli hayvanın yelesini okşayarak onu sakinleştirmeye çalıştı ancak nafile. Vahşileşen atı kızgınlıkla sürekli kıpırdanıyor, kişnemeye devam ediyordu. Başka çare yoktu. At sakinleşene kadar beklemek zorundaydı.

Dizginleri en yakın ağacın gövdesine iyice bağladıktan sonra başını ağaç gövdesine yaslayarak soluklandı. Belki sessizliğe gömülmesi rahatlamasına yardım ederdi. Karma karışık zihnini boşaltmak istiyordu lakin başarabildiğini pek sanmıyordu. Bir eli yavaşça yanağına doğru gittiğinde hissettiği ıslaklık canını yakmıştı.

Ne cüretle ağlardı?

Ona canavarmış gibi bir tepki gösterdikten sonra sanki haksızlığa uğrayan kişi aslında oymuş gibi nasıl ağlardı?! Onun nasıl bir hayal kırıklığına uğradını hayal bile edemiyordu. Bu sanki... tüm kalbinle sevdiğin bir insan tarafından ihanete uğramışsın gibi bir hissiyattı. Gözlerinin içine baka baka ona canavar demişti. Şimdi de utanmadan ağlıyordu.

Bir elini yumruk yaparak göğsüne, tam kalbinin üzerine indirdi. Lanet kalbı sıkışıyor, nefes alamıyordu. Sert hareketini tekrar tekrar uygulamaya devam etti. Kalbindeki acıyı belki dindirebilirdi. Kendinden nefret ediyordu. Josef'in gözlerindeki o bakışı aklından silemiyordu. Sürekli zihninde canlanan sahneler sert dikenler gibi boğazına sarılıyor, nefes almasın diye sanki onu boğuyordu.  Onun gözlerindeki o kırgınlığı hayatı boyunca asla unutamazdı.

"Y-yardım... et!"

Dilara duyduğu sesle irkilmişti. Karın ezilme sesiyle beraber kırılan dal parçalarının çıkardığı sesler onu gerçekliğe geri getirmişti. Hızla arkasına döndü. Gözleri tedbirle etrafı tararken yanında taşıdığı küçük hançerine sarıldı.  Karanlığın içerisinden bir ses duyduğuna emindi. Gözlerini kısarak çevreyi taramaya devam ederken ormanın içindeki hafif gürültülere kulak kabarttı. Uzaklardan yırtıcı gece kuşlarının sesleri geliyordu; kuru bir dal küçük muhtemelen küçük bir hayvanın ağırlığı altında çatırtıyla eğildi. Bir baykuş birkaç metre uzaklarındaki ağacın kuru dalının üzerinden gürültüyle uçtuğunda ürpertiyle başını arkaya çevirdi. Birini duyduğuna emindi. Bir insan konuşmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 25 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlık Sayfalar +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin