"Leydiyi canınız pahasına koruyun!" diye bağırdı kılıcını savurmakta olan adam. Son anda üzerine atılan büyük canavarın ciğerine saplayabilmişti kılıcını.
Arkaya doğru sendeleyerek beyaz karın üzerine düştüğünde öldürdüğü kurdun leşini taşıyamamış o da onunla beraber yığılmıştı. Üzerine yığılan leşi zar zor kenara ittirdi. Üstü adeta kanla boyanmıştı. Soluk soluğa kalmış, aldığı soğuk nefesler akciğerlerine işliyordu. Kılıcını toprağa saplayarak dayanak olarak kullandı. Bir dizinin üzerinde hızlanan nefeslerini dengelemeye çalışıyordu. Göğsüne bir pençe darbesi almıştı. Ve ayağından ısırılmıştı.
Kurtların saylarında zehir vardı. Küçük bir sıyrık bile avlarının zayıflamasına neden olabiliyordu. Gözlerini kapayarak başını iki yana salladı adam. Kahretsin! Görüş alanı bulanıklaşmaya başlamıştı. Midesi bulanıyordu. Her an kusabilirdi. Kahretsin! Bu halde ne kadar savaşabilirdi bilmiyordu.
"Kaptan! İyi misiniz!" diye bağırdı o sırada başka bir şövalye.
Sör Albert ayağa kalktığında tekrar sendelemişti. Gittikçe hızlanan kar fırtınası yüzünden gözlerini kısarak etrafa baktığında neredeyse kurt sürüsü tarafından kuşatılmış durumda olduklarını fark etti. "Lanet olası bu yaratıklar bitmeyecek mi!" diye küfür geveledi. Daha can kaybı yoktu ancak durum böyle devam ederse sonları pek aydınlık sayılmazdı.
"Sakın benden uzaklaşmayın Leydi Cassandra!" dedi koruma amacıyla genç kadını arkasına alırken "Bu lanet yaratıkların nerden saldıracağı belli olmaz!"
Leydi korkudan titriyordu. Onun bulunduğu fayton devrilmişti. Kurtların saldırısına uğradıklarında hızlanmıştılar. Atlar korkuyla her biri başka bir tarafa hareket etmeye başlayınca faytonun tekerleklerinden biri yerinden çıkmış ve araba yana devrilmişti. Şimdiyse kapana kısılmış durumdaydılar. Önlerinde bu iğrenç yaratıklar arkalarındaysa uçurum!
"Sikmişim kaderimi!" diye tekrar küfür geveledi Albert. Burada ölmeyi düşünmüyordu. Asla! Daha bu yaptığı işi ömrünün son anına kadar dükün başına kakmak zorundaydı. Bu lezzeti tatmadan ölemezdi. Ve Leydiyi canı pahasına korumalıydı. Söz vermişti. Ve onu koruyabilmek için canına ihtiyacı vardı.
Kurtlar tekrar saldırıya geçmişti. İki kurdun aynı anda ona saldırması nedeniyle ardında saklanan leydi geriye doğru düşmüştü. Ayağa kayarak yuvarlanmaya başlamıştı. Uçurumun kenarında olan bazı ağaç dallarından son anda tutunarak düşmekten kurtulmuştu. Çığlık çığlığa bağırmaya başlamıştı.
"Lanet olsun! Çekil üzerimde ucube!" Albert artık neredeyse önünü göremez hale gelmişti. Üzerine saldıran yaratıkların birinden kurtularak "Leydim! Dayanın!" diye bağırdı. Hemen genç kadına uzanarak elini uzattı. O an arkasındaki kurt bacağından ısırmıştı.
Genç adam dişlerini sıkmıştı. İğrenç yaratık kaba etini neredeyse paramparça etmişti. Arkadan bir şövalye "Komutanım!" diye bağırdı "Uzaklaşın oradan! Çığ!"
Albert arkasına döndüğün dağın tepesinden çığın gelmekte olduğunu fark etti. "Hassiktir!" Gün bu kadar iç açıcı olamazdı zaten. Tekrar leydiye döndü. "Hemen elimi tutun! Fazla zamanımız yok!" diye bağırdı. Eğer hemen bu uçurumdan uzaklaşmazsalar çığla beraber uçurumdan aşağıya boylacaktılar. Karın altında kalarak donmak istemiyorsalar elini çabucak tutmalıydı bu kadın.
"Ulaşamıyorum!" diye ağlamaya başlamıştı Cassandra. "Yardım edin Sör Albert! Beni bırakmayın!"
"Sizi bırakmıyorum! Elimi tutun!" diye dahada aşağıya doğru uzanmıştı Albert. Ancak arkasındaki lanet kurt bir türlü uzaklaşmıyordu ondan. "Tuttum sizi!" Son anda leydinin elini yakalayabilmişti genç adam ancak bir anda altındaki toprak kar yüzünden yumuşamış olduğundan kaymaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Sayfalar +18
FantasyKulun Tanrıçasına aşık olduğu yaralı bir aşk hikayesi; Kadın; herkesin kaderini yazmıştı. Çünkü kaderin kalemi onun elindeydi. Adam; Tanrı'dan nefret etmişti. Çünkü kaderini yazan Tanrı'dan başkası değildi. - İçerik uyarısı! 🔊🚫 Hikaye tamamen 1...