36. "Kul, Tanrı ve Şeytan"

471 56 61
                                    

                                          ***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

"Bu soruyu neden sorduğuna anlam veremedim."

"Sadece... eğer senin kaderini yazan kişi ben olsaydım..." suda kıpırdanarak arkasına döndü. Onun gözlerine bakarak "...benden de nefret eder miydin?" diye sordu.

Dilara'nın kalbi her geçen saniye daha da hızlı atmaya başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dilara'nın kalbi her geçen saniye daha da hızlı atmaya başlamıştı. Ah, Tanrı aşkına az önce yaşadığı muhteşem orgazmdan sonra uyuklayan kadın yok olmuş, geriye hız treninin tepesinde kalmış bir insanın yaşadığı heyecan ve korkuyu aynı anda yaşayan o insan kalmıştı. İçinde büyüyen endişe cevap vermediği her saniye kalbine adeta bir ok misali saplanarak delip geçiyordu. Okun delmiş olduğu her noktada filizlenen korku bir sarmaşık misali hızla büyürken adeta bir zehir gibi tüm bedenini zehirliyordu. Bu uğursuz sessizlik onu tek bir cevaba götürüyordu.

Kesinlikle ondan nefret ederdi...

"Ben... özür dilerim," gözlerini kaçırarak tekrar önüne döndü. Derin bir nefes aldığında gerginliğinin yok olacağını ummuştu lakin hâlâ içindeki huzursuzluktan kurtulamamıştı. Tam tersi kalbi kederle sızlamıştı. "Senin iznin olmadan geçmişin hakkında konuştum... Çocukluğunu hatırlatmamam gerekirdi... Bir an boşluğuma geldi. Bir daha özel hayatına burnumu..." Daha konuşmasını bitiremeden ince beli güçlü kollarla sarılarak sırtı yaslandığı çıplak göğse çekilmişti. Josef yüzünü onun boyun boşluğuna yerleştirmişti. Çıplak omzuna öpücükler kondurarak mırıldandı. 

"Bazen çok konuştuğunu söylemem gerekiyor leydim."

Böyle bir tepki beklemeyen kadın şaşkınlığından dolayı sessiz kalmıştı.

"Eninde sonunda birilerinden çocukluğum hakkında hikayeleri duymuş olacaktın," Josef onu iyice kendine çekerek kucağında oturmasını sağlamıştı. Suyun içerisinde bile onun enfes teninin yumuşaklığını ve sıcaklığını hissedebiliyordu. "Niçin bu sebepten ötürü sana kızayım?"

"Bilemiyorum... çoğu insan kendisini rahatsız eden anıları hatırlamak istemez..."

Josef arkadan genç kadının saçlarıyla oynamaya başlamıştı. "İlk önce benim çoğu insan olmadığıma kanaat getirelim leydim," bir eli yavaşça öne giderek en hassas noktasında gezinmeye başladığında "Misal bunu sadece ben yapabilirim," diye günahkar bir tonda fısıldayarak konuşmuştu. "Bunu biliyorsun değil mi leydim?"

Karanlık Sayfalar +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin