7. "Şeytanın Kollarında"

2K 124 58
                                    

~ Dilara ~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~ Dilara ~

"Ah siktir! Bu lanet baş ağrısı da neyin nesi böyle? Bir daha asla içki içmeyeceğim..."  pencereden sızan gün ışıklarından korunmak için başını yastıklara gömerek homurdanmıştı. Bir tarafından da kendisine sabahın köründe eşlik etme lütufunda bulunan baş ağrısına küfür ediyordu. Niye içtiyse artık!  Ah hatırladı... Döngünün tekrarlanma olasılığından çok korktuğundan gece yarısı olana kadar beklemişti. Yelkovan on ikiye ulaşana kadar neredeyse bütün saniyeleri saymıştı. Tabii oturup dakikaların geçmesini beklerken ona eşlik eden de kadim dostu alkol olmuştu. Günün tekrarlanmadığını anladığındaysa neredeyse sevinçten uçmuştu. Hipotezi doğruluğunu kanıtlamıştı.

Tıpkı kitapta yer alan olaylar gibi ona ayrılan sahnelerde kötü karakter rolünü üstlenmesi gerekiyordu. Nasıl yaptığı pek önemli değildi. Yanı kısacası: illaki yazdığı şeyleri tekrarlamak zorunda değildi. Ve böylece Valeria Herold ölmekten kurtulmuştu! Kendi oyununda yine galip gelmişti. Kader onu fazla hafife almıştı. O öyle kolay ölecek bir kadın değildi. Gerçi şu an baş ağrısından ölebilirdi. Başı çatlamak üzereydi çünkü!

Dilara başını iki yandan tuttu. Sanki tutmazsa birazdan beyni patlayacaktı. Acı inanılmazdı! "Bir daha asla o brendi denen boktan şeye elimi sürmeyeceğim!" diye söz verdi kendisine. Bu baş ağrısına bir daha katlanabileceğini sanmıyordu.

"Bunu duyduğuma sevindim. Eşim olacak leydinin böyle şeylerden uzak durmasını yeğlerim."  

Genç kadın bir müddet başını yastıkların arasından çıkarmadan öylece durdu. Az önce duyduğu ses bir erkek sesi miydi? Evet, kesinlikle bir erkek sesiydi.  Peki, onun odasında bir erkeğin ne işi vardı? Bu bir şaka olmalıydı. Onun odasında, daha doğrusu onun yatağında bir erkek olmaması gerekiyordu!

"Uyandın sanıyordum."

Erkek sesi tekrar konuştu?!

Dilara'nın kafasının içinde alarm çanları sinyal vermeye başlamıştı. Şaka değildi, lanet olsun rüya da değildi! Onun odasında kahrolası bir erkek vardı! Kalbi hızlanmaya başlamıştı korkudan. Niye onun odasında yabancı bir erkek vardı? Bunun nedenini kesinlikle bilmiyordu ve içinden bir ses bunu bilmek istemeyeceğini fısıldıyordu. Zavallı beyniyse hiç bir şey hatırlamıyordu.  Başını yumuşak beyaz yastıkların arasından çıkarmadan yavaşça eliyle yatağın diğer yanını (boş olması gereken yanını) yoklamaya başladı. O an sıcak bir vücut hissetmişti! Ve de çıplak, ateş gibi sıcak bir ten! Hassiktir! Bu bir erkek göğsüydü! Kesinle bir erkeğin taş gibi sert olan kaslı göğsüne dokunuyordu şu an!

Elektrik çarpmışçasına elini hemen geri çekti. Gerçi içindeki fahişe biraz mıncıklamak istemişti ama şu an o zilliye kulak asamazdı. Neler düşünüyordu böyle! "N-neler oluyor böyle?" Kendi kendine endişeyle fısıldadı. Niye yatağında çıplak erkek yatıyordu? Kahretsin! Birini yatağa mı attı sarhoşken?! Hassiktir! Bir an beyni bunun olma ihtimalini tartmak istedi ancak... maalesef yatağa erkek atma potansiyeli yüksek olan bir kadın olduğunu hatırlayınca bundan vazgeçti. Muhtemelen suçlu kendisi olacaktı.

Karanlık Sayfalar +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin