"Uyandın Öğretmen?" Bayık gözlerle yüzüne baktım. Hızlıca tekrar yanıma yaklaştı. "Sende ne hassasmışsın? Hemen yüzün morarmış."
Bilal arkadan elinde bir tepsiyle geldi. "Bak aç da bırakmıyorum seni." Sonra güldü.
Çatalı alıp bana uzattı. "Kendi ellerimle besleyeceğim seni." Yüzümü çevirdim. Israr etti. "Bak diğerlerine hiç yapmadım böyle şey. Kıymetini bil Öğretmen."
Çenemi tutup zorla ağzımı açmaya zorladı. Yemeği tükürmemek için zor duruyordum. "Mis gibi et. Sevmezsin?"
Zorla yutkundum. Güldü. "Heh şöyle. Sen yola geleceksin." Gözlerim doldu yeniden. "Ağlamak yok ama."
Pis pis güldü. "Artık benim olduğuna göre, dediklerimi harfi harfine yapacaksın. Anladın mı?"
Ses çıkarmadım. Çenemi tutup sıktı sertçe. "ANLADIN MI?" Ölmemek için yavaşça kafamı salladım. "Güzel." Ayağa kalkıp bedenimi süzdü.
"Seninle çok işimiz var Öğretmen." Sonra Bilal'e döndü. Kürtçe bir şeyler söyleyip odadan çıktı.
Bilal'de pis pis sırıtarak yavaşça uzaklaştı. Tekrar yalnız kalmıştım. Ellerimi çözmeye çalışıyordum.
Olmadı. İyice güçten düşmüştüm. Önümdeki tepsiye baktım. "Kurtulmak için yemelisin." Etrafa göz gezdirdim. İpleri kesebileceğim hiçbir şey yoktu.
Bileklerimi oynatıp gevşetmeye çalıştım. "Hadi!" Olmadı. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı tekrardan. "ÇIKARIN BENİ NE OLUR?!" Hıçkırıklarım artmaya başladı. "NE İSTİYORSUNUZ BENDEN?" Çığlık attım ama boşunaydı. Yerin altında, bulunması neredeyse imkansız bir yerdeydim.
Cafer tekrar geldi. Elinde telefon vardı. "Ama beni kırıyorsun Komutan. Kaç yıllık arkadaşlığımız var seninle." Güldü Cafer. "Sikerim arkadaşlığını Cafer." Pusat'ın sesini duyunca biraz rahatlamıştım.
"Öğretmen Hanım'ın etrafında çok ayıp oluyor bu sözler." Pusat'ın tekrar küfürleri duyuldu. "Senin ecdadını ters yatırıp düz sikeceğim, senin o kelleni götüne sokacağım. Mezarından çıkarıp tekrar tekrar sikeceğim seni!"
Duyduğum küfürler ile kelime dağarcığım genişlemişti resmen. "Ne ayıp! Öğretmen Hanım siz ne düşünüyorsunuz?" Gülüyordu Cafer.
"Ceylan? İyi misin?" Uzun zaman sonra ilk defa gülümsüyordum belki de. "Buradan çıkarsam daha iyi olacağım." Güldü Pusat. "Bulacağım ben seni, korkma tamam mı?" Güven sarmıştı her yanımı.
"Tamam." Cafer sinirle konuştu. "Bak Komutan, bu kadın artık benimle. İstesen de alamayacaksın onu."
Pusat'ın psikopat kahkahası duyuldu. "Mezarına kaç kemiğin kalacağını hesapla Cafer. Çünkü geldiğimde seni tarihten sileceğim."
Cafer belli etmese de korkmuştu belli ki. Yutkundu. "Gel de öyle konuşalım Komutan." Telefon kapandı.
Cafer sinirle bana döndü. "Bilal suyu getir." Bilal sorgulamadan koştura koştura gitti. Geri döndüğünde elinde bir kova su vardı. "Biraz Öğretmen Hanım ile yüzeceğiz."
Ben ne olduğunu anlayamadan saçlarımdan tutup sertçe kafamı suyun içine soktu. Nefesim kesilmeye başlamıştı ki geri çekti kafamı.
"Bana itaat etmeyen tüm kadınlar şuan nerede biliyor musun Öğretmen?" Öksürdüm. "Ölü."
Tekrar kafamı suya soktu. Birkaç dakika sonra kafamı geri çıkardı. "İşkence çekerek öldü hepsi." Islak saçlarımı arkaya itti. "Seni diğerlerinden ayrı tuttuğum için daha az işkence çekeceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Hayatı Mı?
RandomCeylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği garip olaylar olmaya başlar. Peki Ceylan kendisini bu olaylardan nasıl kurtaracaktır? Dışarıdan her ne k...