60. Bölüm

1.8K 147 48
                                        

Didem elindeki telefona baktı yeniden. Aramaya çekindiği numarayı Ceylan'dan almıştı. Poyraz yazıyordu ekranda. Tırnaklarını yemeğe başladı.

Arama butonuna tıkladı. Telefon uzun uzun çaldı. Açmayacak diye düşündü. Tam kapatacakken telefonun diğer ucundan bir ses geldi. "Didem?" Nereden biliyordu o olduğunu?

"Benim, neden aradın?" Ne saçmalıyordu? Poyraz güldü. "Sen beni aradın ama yine de sen bilirsin." Didem afalladı. "Tamam bir daha aramam!" Tam kapatacakken Poyraz'ın telaşlı sesi geldi.

"Kapatma! Özlemişim sesini." Didem utanmaya başlamıştı. "Nasılsın?" Sonunda sorabilmişti. "İyi diyelim iyi olsun."

Güldü. O gülünce Poyraz'da güldü. "Kapatıyorum o zaman." Poyraz onu tekrar etti. "Kapat o zaman." Aynı anda telefonu kapattılar.

🌺

Pusat, ben ve Ayça bir çay bahçesinde oturuyorduk. Maria öğlene kadar uyumak istediği için bizimle gelmemişti. Ayça'nın ise gelme sebebi Pusat ile beni baş başa bırakmamaktı. 

"Ayça, sen kuyruk gibi her yere bizimle mi geleceksin?" Pusat bu durumdan çok şikayetçiydi. "Evet, bir sorun mu var Pusat abi?" Kafasını salladı. "Var, çok büyük bir sorun var." Ayça çayından bir yudum alıp omuz silkti. "Neymiş sorun?" Pusat kendini daha fazla tutamadı. "Sensin! Ceylan'ım ile baş başa kalamıyorum senin yüzünden."

Ayça kaşlarını çatıp bana döndü. "Ablam beni istiyor." Pusat alayla güldü. "Soralım istersen?" İkisi de bana döndü. Yerime sinip çayımı içmeye başladım. "Şey..." Beklentili bakışları arttı. "Bugün de hava ne kadar güzel." 

İkisinin bakışları hâlâ bendeydi. Ofladım. "Yeri geldiğinde ikinizle," Pusat'a döndüm. "Yeri geldiğinde baş başa vakit geçirmeyi çok seviyorum." 

Pusat arkasına yaslandı. Ayça ise kollarını önünde bağladı. "Sen ablamla benim aramı bozmaya çalışıyorsun." Güldüm. "Çocuk gibisiniz." 

İkisi de birbirine göz devirip tekrar çaylarını içtiler. Tam onları neşelendirmek için konuşacakken yan masamda oturan adama baktım. 

"Baba." Sesimi duyunca gözlerini kaldırıp bana baktı. Kısa bir bakışmanın ardından yanımda oturan Ayça'ya döndü. Bana bakan sinirli bakışları, Ayça'da yumuşamıştı. "Ayça..." Ayça'ya döndüm. 

Gözleri dolmuştu. Gözlerinde hem özlem hem de bir kırgınlık vardı. Onlara bakınca gerçek bir baba-kız ilişkisi gördüm sanki. 

Babam bana neden böyle bakmıyordu? Ayça zorla konuştu. "Baba..." Sonra bir şey hatırlamış gibi kaşları çatıldı. "Abla gidelim mi?" Yutkundum. O an bir şeyler dank etmişti.

Babamın tüm garezi banaydı. 

Yüzümde buruk bir gülümseme ile Ayça'ya döndüm. Pusat'ta bunu fark etmiş olacak ki hemen elime uzandı. Babam ayaklandı. Yavaş adımlarla bizim masamıza gelince Pusat'ta ayaklandı. Babamın sinirli bakışları Pusat'ın üzerinde durdu. 

Birbirlerine kötü bakışlar atıyorlardı. "Ayça, biraz konuşabilir miyiz?" Benimle konuşmuyordu. Ayça sinirle onu itti. "Ne konuşacağım ben seninle?" Yanında oturan kadına baktım. Sekreteri, daha doğrusu sevgilisi Seval'di.

"Lütfen Ayça, konuşalım." Ayça bana döndü. "Abla lütfen gidelim." Bende ayağa kalkınca babamla karşı karşıya geldik. Aynı boydaydık.

"Konuşmak istemiyor." Bana tiksiniyormuş gibi bir bakış attı. Kalbimin gerçek anlamda kırıldığını hissettim. 

Omzumdan beni geriye itince olaya Pusat dahil oldu. "KIRARIM LAN O ELİNİ!" Yumuşak itmişti ama sanki ruhum parçalanmıştı. Pusat'ı görünce bir nebze korkmuş olacak ki derin bir nefes alıp tekrar Ayça'ya döndü. "Lütfen..." Ayça yutkundu. Önden yürüyünce babam da arkasından gitti. 

Köy Hayatı Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin