Pusat'ın söylediklerinden sonra herkes şok olmuştu.
Ben bu kadar mı yalnızdım? Kendi kız kardeşim bile arkamdan iş çeviriyordu. Geri geri yürüdüm ve kendimi arkamdaki koltuğa bıraktım.
"B-ben yapmadım." Yerde duran kilimin ucuna dalmıştı gözüm. "Abla yemin ederim..." Ayça ağlayarak ayaklarıma kapanacakken Maria sinirle onu saçından tuttu.
"Bencil!" Fırat küçük adımlarla yanıma gelip önümde eğildi. "Ceylan ablam? Dışarı çıkalım ister misin?" Hiçbir şey söylemeye halim yoktu. Kafamı çok yavaş bir şekilde yana salladım.
Pusat ve Poyraz yan yana duruyordu ve ikisi de fazla sinirli görünüyordu. Ayça, Maria'nın elinden kurtulup tekrar bana yönelince bu sefer önünde Fırat ve Cenk durdu. "Haddini çoktan aştın Ayça. Uzaklaş."
Ağlamayla karışık bir şekilde bağırdı. "ABLAMLA KONUŞMAK İSTİYORUM!" İkisinin arasından sıvışıp bir şekilde bacaklarıma yapıştı.
"Abla, bilmiyordum. Sadece yardım etmek istemiştim." Babaannem, sert adımlarla Ayça'yı kolundan tutup ayağa kaldırdı ve suratına sert bir tokat geçirdi.
Tokadın acısını içimde hissetsem bile yerimden kalkmadım. "O it babanun köpeği mi olacasun?" Ayça'nın sinirle kaşları çatıldı. "Babam hakkında düzgün konuş!"
Hâlâ onu savunuyordu. "Ayça, yeter!" Didem'in sert sesi duyuldu. "Annen öldükten sonra sana baban bakmadı. Böyle mi teşekkür ediyorsun ablana?"
Ayça karşımda yutkunurken Aziz'e baktım. Kırgın bakışları benim bakışlarımla aynıydı. "Bu kadar düşeceğini tahmin etmezdim."
Ayça, Aziz'den duyduğu sözlerle daha çok ağlamaya başladı. "Seni sevmekten utanacağım hiç aklıma gelmezdi."
Bu sözler onu bin parçaya ayırmıştı. Dedem konuşmadan önce Pusat belindeki silaha yöneldi.
Silahı tam Ayça'ya doğru kaldırdı ve kabzasını sıkıca tuttu. Herkesin korku dolu sesleri arasında Pusat hiç kıpırdamadı.
Yutkundum. "Pusat..." Fısıltı gibi çıkan sesime yavaşça döndü. Bir şey demedi. Tekrar Ayça'ya döndüğünde içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim.
"Seni uyarmıştım." Ayça korkuyla geri geri kaçarken ben hiçbir şey diyemedim. "Abla, lütfen..." Gözlerindeki yaşlar kilime damlarken Pusat fazlasıyla acımasız görünüyordu.
"SENİ UYARMIŞTIM AYÇA!" Aziz ile kısa bir süreliğine birbirimize baktık. O sevdiği kadını kaybetmek üzereydi. Ben ise...
Ben kimi kaybetmek üzereydim? Ayça benim neyimdi? "Abla..." Dudaklarım yavaşça aralandı. "Artık değil." Kırgın bakışları altında kalbim paramparça oluyordu.
"Artık ablan değilim."
Hıçkırıkları artışa geçti. "Beni vurmasına izin mi vereceksin?" Vicdanım bir saniye bile sızlamamıştı.
"Pusat." Poyraz'ın sesine döndüm. Temkinli bir duruşu vardı.
O konuşmaya devam etmeden önce evin kapısı sert bir tekmeyle kırılıp açıldı. "İndir o silahı kızımın üzerinden."
Babam sert adımlarla içeri girerken dedem önünde dikildi. "Çik evumden." Babam, babasına baktı. "Çekil baba!" Dedemi kenara ittirip Ayça'nın önüne geçti.
Ayça'nın gözlerinin parladığını gördüm. "İndir silahı." Pusat silahı daha çok Ayça'ya yöneltti.
Babam da bir anda belinden silahını çıkarınca korkuyla Pusat'a baktım. Poyraz ile yan yana durmuşlardı. Poyraz, ne olursa olsun Pusat'ı korumak için yanında duruyormuş gibiydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Hayatı Mı?
RandomCeylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği garip olaylar olmaya başlar. Peki Ceylan kendisini bu olaylardan nasıl kurtaracaktır? Dışarıdan her ne k...