Hamile olduğumu öğrendikten sonra hep beraber hastaneye gelmiştik. Ve bilin bakalım bugün kimin doğum günüydü?
Pusat'ın doğum günü olmasına rağmen ortada yoktu kendisi. Görevi bitmesine rağmen henüz Ankara'ya gelmediği için ona bir sürpriz bile hazırlayamamıştım.
Görevi bittiğinde beni aramıştı ve Şırnak'ta olduğunu, eğitim vermesi gerektiğini ama en kısa sürede geleceğini söylemişti.
Cazibe ile oturuyorduk, hamile olduğumu ilk o öğrenmişti ve sürekli karnıma bakıyordu. Sonra gözleri doluyordu.
"Pusat'a ne zaman söyleyeceksin?" Gülümsedim. "Gelince pat diye söylemeyi düşünüyorum. Biraz şok geçirsin." Cazibe bu dediğime güldü. "Senin adına çok sevindim. Allah sağlıkla büyütmeyi nasip etsin inşallah."
Gözlerinin dolduğunu görünce omzunu sıvazladım. "İyi misin?" Gözünden damlayan bir yaşı sildi. "Birkaç hafta önce düşük yaptım." Duyduklarım yüzünden şok geçirmiştim.
"O günden sonra bebek sahibi olmaktan korkmaya başladım." Kızıl saçlarını okşadım. "Bir bebeğe bile düzgün bakamadım ben." Gözlerim dolmuştu.
"Böyle düşünme. Olacağı varmış demek ki." Ağladı, uzunca bir süre ağladı. "Sen çok güzel bir anne olacaksın, ben inanıyorum."
Bana bakıp gülümsedi. "İyi ki varsın Ceylan..." Kısa bir sarılmadan sonra hoşnutsuzluk yüzünden damlayan babaanne girdi içeriye.
O beni istemiyordu ve ben bunu fark ediyordum. Cazibe, babaannesinin gözlerindeki siniri görünce sertçe konuştu. "Babaanne, bu nefretin sebebini ne zaman söyleyeceksin?"
Karşımıza oturdu. "Sevmemek bir duygudur ve ben bu kızı hiçbir zaman sevmeyeceğim." Çokta umurumdaydı sanki.
Beni en yakınım olan babam sevmiyordu. Onun sevgisizliği çok umursadığım bir şey değildi.
"Sevmek zorunda değilsiniz zaten." Somurttu.
Kalkıp odama çıktım. Daha fazla onunla aynı ortamda bulunmak istemiyordum.
Yatağa uzanıp Pusat'ı aradım. Birkaç kez çalmış olmasına rağmen açan olmadı. "Of..." Yapacak hiçbir şey yoktu ve benim aşırı canım sıkılıyordu.
"Kızım biz pazara gideceğiz, gelmek ister misin?" Müge anneyi reddedip odamda biraz daha oturdum. Zümrüt hala ile beraber gitmişlerdi.
Cazibe ile Bekir televizyon izliyorlardı ve ben yine tek başıma kalmıştım. Kocam telefonlarımı açmıyordu.
Kısa bir süre sonra telefonum çaldı. "Yavrum?" Derin bir nefes aldım. "Bir şey mi oldu?" Sinirlenmiştim. "Neden? Öylesine arayamaz mıyım kocamı?" Güldü. "Arayabilirsin."
Yastığı kucağıma koydum. "Ne zaman geleceksin?" Arkadan birkaç ses geldi. "Bilmiyorum güzelim." Doğum günü ile ilgili hiçbir şey söylememişti.
"Bana söylemek istediğin bir şey var mı peki?" Uzun bir sessizlik oluştu aramızda. "Nasıl bir şey sevgilim?" Söylemeyecekti. "Anlaşıldı..."
Güldü. "Ne duydun?" Tek kaşım havalandı. "Ne duymam gerekiyordu?" Birbirimize küçük sorular soruyorduk.
Bir yere oturma sesi geldi. "Yavrum ben seni birazdan arasam olur mu?" Bir şey diyemeden telefon yüzüme kapandı.
Beklemeye başladım. Fakat geç saatlere kadar aramadı. Müge annelerde pazardan döndükten sonra komşuya gitmişlerdi.
Evde yine tek kalmıştım. Aşağı inip masanın üzerinde duran sürahiden bir bardak su içtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Hayatı Mı?
RandomCeylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği garip olaylar olmaya başlar. Peki Ceylan kendisini bu olaylardan nasıl kurtaracaktır? Dışarıdan her ne k...