*
"Senin burada ne işin var?" Lavin ve yanındaki küçük oğlu ona bakıyorlardı. Küçük çocuk annesine sarılmıştı. "Pusat, sen misin?"
Küçük çocuk annesine baktı. "O abinin ismi de mi Pusat, anne?" Pusat küçük çocuğa döndü. Yavaş adımlarla Lavin'e ilerledi. Küçük çocuğu kucakladı.
Sert bir ıslık çaldı. İçeriye en başta Aziz olmak üzere ekip girdi. Aziz hızlıca ilerleyip Lavin'in koluna girmek isteyince Lavin korkuyla geri kaçtı.
"Pusat..." Çocuğu Aziz'e verdi Pusat. Onlar hızlıca içeriden çıktılar. Pusat yürümeye dermanı olmayan Lavin'i kucakladı.
Gün ışığına çıktıkları zaman yüzünü daha net gördü. Uzun zamandır görmemişti. Lavin inatla Pusat'ı bırakmadı. "Yürüyebilir misin?" Bir şey söylemedi. Mavi gözleri Pusat'a döndü. "Teşekkür ederim Pusat."
Anlam veremedi Pusat. "Kimse kalmadı değil mi?" Aziz hayır anlamında kafasını salladı.
Geldikleri arabaya geçtiler. Pusat şoför koltuğuna oturdu. "Komutanım ben kullansam?" Pusat sadece baktı Aziz'e. "Anladım komutanım." Ön koltuğa geçip oturdu.
Pusat gazladı arabayı. Şırnak'a dönene kadar Lavin olanları anlattı.
🌺
"Önüm, arkam, sağım, solum sobe. Saklanmayan ebe." Etrafta öğrencilerimi aramaya başladım.
"Hasan gördüm seni. Sobe!" Hasan oflayarak geldi yanıma. "Ama öğretmenim." Güldüm. Etrafı gezmeye başladım. Bir ağacın arkasından Mihriban çıktı. Aynı anda koşmaya başladık. Benden önce koşup sobeledi. "Sobe!"
Herkesi bulmuştum. Bir tek Mustafa kalmıştı. Arkama döndüğümde ağaca koşturan Mustafa'yı gördüm. Sobeledi. Gülmeye başladım.
"Of ya." Bize doğru hızla gelen arabaya döndük aynı anda. "PUSAT ABİ GELDİ! PUSAT ABİ GELDİ!" Hepsinin sevinci gözlerinde belli olurken benim kalbimdeki kabuk bağlayan yara kanamaya başlamıştı.
Araba durunca içinden Pusat indi. Arka tarafa gidip kapıyı açtı. İçeriden önce küçük bir çocuk indi. Ardından bir kadın çıktı.
Tüm öğrencilerim benim yanıma yaklaştı iyice. "Bu kim ki?" Sarışın, mavi gözlü çok güzel bir kadındı. Sadece biraz kötü görünüyordu.
Köydeki herkes hızlıca dışarı çıkıp onlara sarıldı. Ayça ve Maria yanıma geldiler. "Abla istersen içeri geçelim?" Gülümsedim. "Siz gidin selamlaşın hadi." Ayça bunu dememi bekliyormuş gibi o tarafa gitti.
"Sende git." Maria küçük adımlarla gitti. Pusat ise bana bakıyordu. Gitmedim. Tek bir adım bile yaklaşmadım ona. Öğrencilerimin hepsi heyecanla onlara koşmuştu.
Pusat kadının ve çocuğun elinden tuttu. Kalbim susmuyordu. Kalbim kan ağlıyordu. Kimdi bu kadın?
Bana doğru geldiler. Ben ise bu sorunun cevabını çok iyi bildiğim için gitmek istedim. Konuşmak istemedim. Bana gelsin istemedim.
Arkama dönüp çadıra doğru ilerledim. "Ceylan!" Bana seslenince sadece birkaç saniyeliğine durdum. Beynim izin vermedi daha fazla durmama. Tekrar çadıra döndüm.
Tırnaklarımı yemeye başladım. Gülzerin nene girdi içeriye. "Güzel kızım benim." Gözlerimde yaşlarla ona sarıldım. Anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Hayatı Mı?
RandomCeylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği garip olaylar olmaya başlar. Peki Ceylan kendisini bu olaylardan nasıl kurtaracaktır? Dışarıdan her ne k...