Fezai ile Ayça yine bir akşam buluşmuştu gizlice. "Baba, biz kısa bir zaman sonra Şırnak'a dönüyoruz." Fezai üzülmüş gibi davrandı. "Babanı bırakacak mısın?" Ayça masanın üzerinde duran babasının ellerini tuttu. "Bırakmak istemiyorum ama ablamın bana da ihtiyacı var."
Fezai bir ipucu yakalamak üzereydi. "Nasıl bir ihtiyaç? Bir sıkıntı mı var?" Ayça'nın babasına olan sevgisi ona olan güvenini daha fazla arttırıyordu.
"Hasta. Psikolojik ilaçlar kullanmaya başladı. Halüsinasyon görüyor hep." Suratı düştü hemen. "Onu böyle görmeye alışkın değilim. Yardım etmek istiyorum ama elimden hiçbir şey gelmiyor." Fezai kafasındaki vahşi planı uygulamaya başlayabilirdi artık.
"Ben yardım etmek isterim ama Ceylan benimle görüşmek istemez." Ayça hemen heyecanlandı. "Nasıl? Nasıl yardım edeceğiz?" Fezai kızına baktı.
Her ne olursa olsun Ayça onun biricik, tatlı kızıydı.
"Birkaç ay önce aynı belirtilerle bir hastalık geçirdim. Doktorum bana ağır ilaçlar vermişti. Onlardan hâlâ elimde var. İstersen bunu Ceylan'a verebilirsin." Ayça biraz düşündü.
"Bilmediğim ilaçları ablama içiremem." Fezai gülümsedi kızına. "Onun kötülüğünü isteyecek bir şey yapar mıyım Ayça? Ceylan, benim kızım..."
Ayça bu cümleye inandı. Fezai'nin cebinden çıkardığı ilaca baktı. Küçük bir poşetti. "Benim verdiğimi söyleme ama içmez yoksa."
Ayça poşeti alıp cebine koydu. "İyi ki varsın baba..." Fezai'nin Ayça'ya olan düşkünlüğü çok farklıydı.
Bu sevgi ise küçüklüğünden beri Ayça'yı şımartmıştı.
Evin tek prensesi olarak büyümüştü ve asla yokluğun ne olduğunu bilmezdi. Fakat Ceylan öyle değildi.
Yoklukta görmüştü, zorlukta. Zor bir çocukluk geçirmişti. Bir bebeklik fotoğrafı dışında başka hiçbir fotoğrafı olmamıştı. Neden çekmediklerini o zamanlar bilmezdi.
Evin prensesinin yanında harcanan bir çocuktu. Onun mutluluğu ile mutlu olmaya çalışırdı hep.
Ceylan ve Ayça iki kardeşti. Aynı evde büyüyen, farklı hayatlar.
🌺
Pusat ile voleybol oynuyorduk. Şırnak'a dönmeden önce son kez ailecek pikniğe gelmiştik.
Yavaş yavaş bize yaklaşan Fırat ve Cenk'e baktım. "Bizde oynayabilir miyiz?" Pusat bir şey demeden bana attığının aksine sertçe topu Fırat'a attı. "Yakalayamadın." Fırat sinirle Pusat'a baktı.
"Elbet yakalayamam beyefendi!" Sonra beni gösterdi. "Hanımefendiye böyle, bana da böyle atarsan yakalanır mı yani?" Gülmeye başladım. "Siz adaletli olmak zorundasınız!" Pusat hafif güldü. "Sus ve topu getir Fırat." Fırat başka bir şey diyemeden topu getirmeye gitti.
Uzaktan sertçe topu bana attı. Topu karşılayıp Cenk'e attım. Uzun bir süre düşürmeden oyunu oynadık.
"Hayde gelun. Yemek yiyeceğuz." Sofraya giderken birkaç gündür suskun olan Ayça'ya baktım. Geçip onun yanına oturdum. "Canım?" Beni görünce kafasını kaldırdı. "İyisin değil mi?" Hafif gülümsedi. "İyiyim abla." Aziz'e baktım. Umursamıyordu. "Aranız mı bozuk?" Aziz'e baktı. Bir şey demedi. "Yok, sadece çok konuşmuyoruz."
Anlayışla karşılayıp yemeğime dönecekken Pusat'ın, Ayça'ya attığı sinirli bakışları gördüm.
Ayça korkuyla kafasını kaldırıp arada ona bakıyor, sonra geri önüne dönüyordu. Pusat ona baktığımı fark edince bana gülümseyip göz kırptı.
![](https://img.wattpad.com/cover/359320236-288-k925040.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Hayatı Mı?
RandomCeylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği garip olaylar olmaya başlar. Peki Ceylan kendisini bu olaylardan nasıl kurtaracaktır? Dışarıdan her ne k...