22. Bölüm

5.3K 227 61
                                    

Kahvaltı yapıyorduk. "Abla senin neyin var?" Ayça'ya baktım. "Pusat abi gittiği günden beri doğru düzgün konuşmuyorsun, aranızda ne olduğunu anlatmadın."

Pusat gideli üç gün oluyordu. "Bir şey olmadı." Maria omzumu sıvazladı. "Yalan söylüyorsun. Hadi anlat." Yutkundum. "Normal yani. Bir şey konuşmadık." Bunu söylerken gözümden yaşlar akıyordu. "Abla..." Ayça bana sarıldı. Hıçkıra hıçkıra ağlarken olanları anlattım. "Canım çok acıyor." İkisi de sıkı sıkı sardılar beni. "Canım Ceylan'ım."

Ayça bir bardak su getirdi bana. "Al biraz iç." En çok Ayça bilirdi üzülünce titreyen ellerimi, çarpan kalbimi. "Bana bunu yapamaz." Maria yüzüme yapışmış saçlarımı geriye itti. Kurabiye bile bir şeyler olduğunu fark edip hemen kucağıma gelmişti. 

Maria kaçmadı bu sefer. 

Aklıma geldikçe dolan gözlerim, sıkışan kalbim bana olayların hâlâ canımı çok yaktığını hatırlatıyordu. Geçer sandığım şeyler geçmemişti hiç. Bu da içimde hep ukde olarak kalacaktı.

*

Pusat ve ekibi görev yerine geleli üç gün oluyordu. 

Karşısında oturan adama baktı Pusat. Bu adamı öldürecekti. İsterse şimdi bile çekip vururdu. Ama onu kullanıp tüm ekibini çökertecekti. "Üç gün içinde en güvendiğim adamım oldun." Akif'ti adı. Beyaz saçları ve aynı şekilde sakalları vardı. Gür kaşları hep çatıktı. Elinde sürekli sigara vardı. Orta yaştaydı. En büyük teröristlerden biriydi. Tipinde meymenet yoktu zaten. Pusat'ın gördüğü ilk an midesi bulanmıştı.

"Bundan sonraki adımımız ne olacak?" Şüphe çekmeden sordu Pusat. Karşısındaki adam ona güvendiği için hemen anlatmaya başladı. "Elimizdeki silahları satacağım kişiler buldum. Azad'a haber edesin. Yarın yola çıkacağız." Pusat ayaklandı. "Turan." İkinci adıyla tanıtmıştı kendini. Böyle zor anlarda kullanırdı bu adını. Hep kurtarıcı olmuştu bu isim onun için.

"Dikkat edesin kendine. Lazımsın daha bana." Güldü Akif. Pusat'ta hafif gülümsedi. Odadan dışarıya çıktı sinirle. Bu işi hemencecik halletmek istiyordu. Başındaki ağrısı artmıştı. 

Şırnak'tan küs ayrılmıştı Ceylan ile. Döndüğü zaman ne olacaktı? Ceylan çoktan onun zaafı olmuştu bile. İstemiyordu, en son birine değer verdiğinde çok üzülmüştü. O kızı unutabilmiş miydi peki? Emin değildi. Sözde lise aşkıydı. 

Birkaç dakika sonra kendisine doğru gelen üç kişiye baktı. Aziz, Sedat ve Murat. "Komutanım biz bir şeyler öğrendik." Aziz telefonundan çektiği fotoğrafları Pusat'a gösterdi. "Bu adamın kaçırdığı bir kadın ve bir çocuk var." Fotoğraflara göz gezdirdi Pusat.

"Bu ikisi bulunacak. Bu işi bitirip gidelim buradan." Hepsi içeriden çıktılar. 

🌺

"Üç kere a a a, üç kere b b b. Üç kere a, üç kere b. Alfabe." Mihriban ile oyun oynuyorduk. Gülümsedim. "Öğretmenim neden bu kadar mutsuzsunuz? Pusat abi gittiği için mi üzüldünüz?" Küçücük çocuk bile anlamıştı. "Biraz." Yanağımı okşadı. "Pusat abi geri gelecek ama. Üzülmeyin daha fazla." Bende onun yanağını okşadım. 

"Evet, gelecek." Peki gelince her şey eskisi gibi olacak mıydı? Pusat beni sevmek isteyecek miydi? Yoksa beni kendinden uzaklaştıracak mıydı? 

Bacağıma uzandı. "Bacağınıza yatabilir miyim?" Kafasını bacağıma koydu. Gözlerini hızlıca kapattı. 

"Mihriban ne olmak istiyorsun?" Biraz düşündü. "Ben sizin gibi olmak istiyorum. Öğretmen olup sizin gibi öğrencilerimin hepsini çok sevmek istiyorum." Gururum okşanmıştı. Üç gündür kendimi bu kadar huzurlu hissetmemiştim. "Hem çok güzel ve çok tatlısınız. Yani ben büyüyünce siz olacağım." Saçlarını okşadım. 

Köy Hayatı Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin