(Canlarım ciğerlerim minnoslarim. Buraya küçük bir duyuru yapmaya geldim. Önceki bölümle ilgili.
Maalesef çok yanlış anlaşılmışım. Küçük bir sahne yazmıştım fakat olay biraz farklı noktalara gitmeye başladı. Bildiğiniz üzere bu kitabı uzun zamandır yazıyorum ve sahnelerin çoğu kitap yayınlanmadan öncede kafamdaydı. Maç sahnesi de bunlardan biriydi ve hiç olayın bu kadar büyümesini beklemiyordum.
Bölümde çok minnak bir düzenleme yaptım onun dışında hiçbir şeye ellemedim. Hiçbirinizle aram bozulsun istemem. Sonuç olarak ben sizi kendi ailemden bile daha yakın görüyorum.❤❤❤ Sizleri çok çok çok seviyorum. İyi okumalarrr.)
...
Ayça elindeki telefona uzun uzun baktı. Yaklaşık bir haftadır gizli numaradan mesajlar alıp duruyordu. Bu durumu ablası dahil kimseye anlatmamıştı.
Son bir cesaretle mesajları atan kişiyi aramaya başladı. Telefon kısa bir çalmadan sonra açıldı. "Ayça." Duyduğu sesle önce birkaç saniye konuşamadı. "Baba?" Telefonun diğer ucundan babasının gülen sesini duydu. "Ne istiyorsun benden?" Her ne kadar inkar etse de özlemişti babasını.
"Seni çok özledim." Babasının ağlamaklı sesini duyunca kalbi bir nebze yumuşamıştı. "Sen ne yüzle beni arıyorsun?" Gözünden bir damla yaş aktı. "Konuşmamız gerekiyor." Ayça oturduğu yerden kalktı. "Ne konuşması?" Babası derin bir iç çekti.
"Her şeyi konuşmamız gerekiyor Ayça'm..." Ayça yutkundu. "Ablam izin vermez. Bende ondan habersiz böyle bir şey yapamam." İkisi arasında derin bir sessizlik oluştu. "Kızım, seni çok özledim. Küçük, tatlı Ayça'mı özledim. Lütfen, kırma beni. Söz her şeyi anlatacağım."
Ayça'nın aklına yatmıştı. "N-nerede konuşacağız?" Babasının gülme sesini duydu. "Sokağın başına çık. Ben seni alacağım." Telefon kapandıktan sonra Ayça kimseyi uyandırmamaya çalışarak yavaşça merdivenlerden indi.
Mutfakta birinin sesini duyunca donakaldı. "Ayça?" Pusat, mutfaktan çıkarken gördüğü kişiye şaşkınca baktı. "Nereye bu saatte?" Ayça bir şey diyemedi. "Pusat abi, lütfen ablama söyleme." Fena yakalanmıştı. Pusat'ın kaşları çatıldı.
"Nereye Ayça?" Sesi yükselince Ayça parmağını dudağına götürdü. "Lütfen bağırma..." Zor durumdaydı. "Sadece ablama söyleme, lütfen." Pusat sinirli bir şekilde önündeki kıza baktı.
"Ayça!" Ofladı Ayça. Pusat'ın öğrenmeden salmaya niyeti yoktu. "Babam, babama gidiyorum." Pusat duyduğu şeye şaşırdı önce.
"Pusat abi, yalvarırım ablama söyleme..." Pusat, önünde gözleri dolu bir şekilde duran kıza baktı. "Ne demek söyleme? Bunu bilmesi gerekiyor." Ayça'nın gözünden bir damla yaş aktı. "Pusat abi bırak gideyim. Geldiğimde söz ben anlatacağım."
Pusat bir şey diyemedi. Karışmaya hakkı yoktu ama bu saatte onu tek bırakmak istemiyordu. Sinirle ona eğildi. "Beni dinle." Saate baktı. "Yarım saat içinde buraya geri dönmezsen Ceylan'a her şeyi anlatırım." Ayça derin bir nefes verdi. "Yarım saati bir dakika bile geçmeyecek, duydun mu beni?" Kafasını salladı. "Bekliyorum."
Yaptığı yanlıştı ve Pusat hiçbir şey yapamıyordu. Ayça çıktığı gibi arkasından o da çıktı. İçi rahat değildi.
Ceylan'dan hiçbir şey saklamak istemiyordu. Ayça sokağın başına çıktığı gibi yanına bir araç yaklaştı. Pusat gizlice arabaya baktı. Kendi arabasına binip o aracı takip etti.
Bu saatte açık buldukları ilk kafeye geçmişlerdi. "Of Ayça of." Arabadan inmedi. Onları net bir şekilde göreceği bir yere arabayı çekti.
Yan kapısı bir anda açılınca arabadan içeriye biri girdi. Pusat arabaya binen kişiye bakınca şaşırdı önce. "Ne oluyor lan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Hayatı Mı?
De TodoCeylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği garip olaylar olmaya başlar. Peki Ceylan kendisini bu olaylardan nasıl kurtaracaktır? Dışarıdan her ne k...