"Ne yaparsın oralarda tek başına? Ya başına bir iş gelirse?" Dün akşam gelen haberle Şırnak'a tayinimin çıktığını öğrenmiştik annemlerle. Ben çok mutluydum, atanabilmiştim. Ama annem ağlayıp duruyordu. "Hayır izin vermiyorum. Tek gidemezsin bende geleceğim." Annem ayaklanınca onu kolundan tuttum. "Anne dur Allah aşkına, nereye gidiyorsun?" Daha çok ağlamaya başladı.
"Gönderemem ben seni oralara." Yanağımı okşadı. Kız kardeşim geldi sonra. Elinde telefonu ile bana göz devirerek baktı. "Ay sonunda gidiyor musun?" Bende ona göz devirdim. Birbirimizin ezeli düşmanı gibiydik. Ama ihtiyacı olsa böbreğimi söküp verirdim.
"Of kavga etmeyin yahu! Ayça sarıl sende ablana." Ayça istemeye istemeye bana sarıldı. Kokusunu içime çektim. "Dikkat et kendine." İlk defa güzel bir şey söylemişti bana. "Sende dikkat et."
Hazır bavulumla kapıdan çıkacakken babam geldi. "Bana veda etmeden nereye gidiyorsun bakalım?" Hemen babama sarıldım. "Dikkat et kendine benim güzel kızım." Biraz daha sarıldıktan sonra kapının önündeki taksiye bindim.
Resmen hayatımın ilk gününe hazırlanıyordum. Beni bekleyen öğrencilerim vardı. Yeni bir şehir, yeni bir hayat, yeni bi-
Aniden öne doğru sarsıldık. Taksici küfürler savurarak dışarı çıktı. "Çok güzel başladım yeni hayatıma gerçekten." Kısa saçlarımı ellerimle tarayıp düzenledim. "Kusura bakmayın hanımefendi. Bir şey oldu mu?" Kafamı iki yana sallayıp gülümsedim. Moral bozmaya gerek yoktu.
Yaklaşık yarım saat sonra uçaktaydım bile. İlk defa uçak yolculuğu yapacaktım. Heyecanlı ve gergindim. Koltuğum cam kenarıydı. Hafif perdeyi aralayınca bulutlarla karşılaştım. Midem bulanmıştı resmen. Yanıma gelen hostese baktım. "İstediğiniz herhangi bir şey var mıydı?" Kafamı salladım. "Hayır çok teşekkür ederim." Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.
🌺
Şırnak Havaalanı'na ulaşmıştım. Elimde valizlerim ile yavaşça sırada ilerlerken arkamda birinin gölgesini hissettim. Kafamı arkaya çevirdiğimde üniformalı bir asker bana bakıyordu. Kafamı utanarak önüme çevirdim. "Hanımefendi?" Tekrar arkaya döndüm. "Bu size mi ait?" Elinde tuttuğu bileziğe baktım. "Evet, benim. Çok teşekkür ederim." Ceketimin cebine attım bileziği.
Havaalanından çıkınca parlayan güneşe doğru baktım. "Hazır mısın Ceylan?" Çok hazırdım.
Ama hiçbir yeri bilmiyordum. Olduğum yerde dolaşıp duruyordum sadece. Cebimde titreyen telefonumun melodisini duydum. Annem arıyordu. Uçakta da arayıp durmuştu zaten. Kalacağım yere ulaşınca aramaya karar verip kapattım.
Önümde duran küçük çocuğa baktım. Gülümsedim. "Merhaba!" Konuşmadı. Büyük büyük gözleriyle bana baktı sadece. "Senin adın ne?" Yine bir şey demedi. Bir adam yanımıza yaklaştı. "Dilsizdir o. Konuşamıyor." Çocuğun başını okşadım. "Ben Ceylan. Beni muhtara götürebilir misin?" Hızlıca kafasını sallayıp elimden tuttu. Diğer eliyle de valizlerimden birini çekmeye başladı.
Gülüp onunla beraber gittim. Hızlı geçen birkaç dakikanın ardından muhtarlığın önündeydim.
"Teşekkür ederim." Yanımdan hızlıca uzaklaştı.
İçeriye girip muhtarın odasına ilerledim. Koltukta oturan bir adamla birbirimize baktık. "Merhaba ben buraya yeni atan-" Sözümü bitiremeden ayaklanıp bana sarıldı. "Hoş gelmişseniz Öğretmen Hanım." Kısa boylu, tombul ve bıyıklı bir adamdı. Süper Mario'ya benziyordu.
"Mehmet benim adım. Kalacağınız yer hazırdır. Gelin götüreyim sizi." Hiçbir şey diyemeden beni lojmanıma götürmeye başladı.
Uzun bir yürüyüşten sonra kalacağım evin önüne gelmiştik. "Okulda aha ilerdedir. Amma çok eksiği vardır. Yıkıntılar oldu hep orada. Çocuklar korkuyor yıkılacak diye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Hayatı Mı?
De TodoCeylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği garip olaylar olmaya başlar. Peki Ceylan kendisini bu olaylardan nasıl kurtaracaktır? Dışarıdan her ne k...